Ağustos ayında Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'na atandıktan sonra FETÖ'cü olduğu ortaya çıkan Serdar Atasoy olayının ardından, TSK'nın son anda MİT'e haber vermeden Gara operasyonuna başladığı iddia edildi.
Abone olTSK'nın Gara'ya yaptığı operasyonun yankıları sürüyor. Harekata dair ortaya yeni ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Bomba bir iddiayı T24 yazarı Tolga Şardan köşesinde paylaştı.
13 vatandaşı kurtarmak için uzun bir süredir MİT ve TSK'nın birlikte çalıştığını yazan Şardan, son anda TSK'nın MİT'e haber vermeden icra ettiğini duyurdu. Şardan, gerekçe olarak FETÖ'cü general Serdar Atasoy olayının duyulmasından ötürü yaşanan rahatsızlığın olabileceğini yazdı.
Şardan ayrıca 1996 yılında yaşanan benzer bir katliamdan sonra Hilmi Özkök'ün yükselişe geçtiğini belirterek, "Askeri, bürokratik ve siyasi yansıması mutlaka olacaktır." ifadelerini kullandı. İşte Şardan'ın dikkat çeken yazısının o bölümü:
"Gara harekâtını araştırırken, ilginç bir bilgiye daha ulaştım. Belki bir iddia demek daha doğru olabilir. Bir üst paragrafta, Gara kampına yapılması planlanan operasyonla ilgili MİT ve TSK'nın beraber çalıştığını aktarmıştım.
Serdar Atasoy ile TSK'da ortaya çıkan olumsuz tablo
İddiaya göre, bu kadar yakın çalışılmasına rağmen, MİT'in Gara operasyonundan "son anda" bilgisi oldu.
Bu iddiaya bağlı olarak başka bir iddia ise, harekâtın Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'na atandıktan sonra FETÖ'yle bağlantılı ankesör – mahrem imam soruşturmasında adı geçen ilk general olan Serdar Atasoy'un gözaltına alınmasının kamuoyunda yarattığı olumsuz tablo.
"Gara operasyonu ile Atasoy'un yakalanması arasındaki süreç tesadüf değil"
Hatırlanacağı üzere, Atasoy'un gözaltına alınmasıyla birlikte hükümete yakın medya kuruluşları bile "Atasoy'un kim tarafından korunduğunun ortaya çıkarılması" konusunda haberler yayımlamıştı. Kimi kaynaklarım, Gara operasyonu ile Atasoy'un yakalanması arasındaki sürecin tesadüf olmadığı görüşünde.
Bir kaynağım bu konuda; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in harekât sonrasında yaptığı açıklamalarda "mağara ile ilgili uzun süredir çalışma yapıldığı" değerlendirmesine dikkat çekerken, "o kadar detay bilgi varken, bölgenin ve mağaraya girişin zor olacağı bilinmesine karşın bu süreçte acil operasyon yapılmasının gerekçesinin ne olabileceği" sorusunun yanıtının önemli olduğunu vurgulaması önemliydi.
Gelinen bu noktada; TSK, üzerinde çalışılmış bir harekât gerçekleştirdi. Bu operasyonun amacı bölgeye adım atmaktan daha önemlisi PKK'nın alıkoyduğu 13 kişiyi örgütün elinden kurtarmaktı.
Olmadı maalesef. PKK, yıllardır elinde tuttuğu silahsız insanları hiç acımadan katletti. Yaşananları gördükten sonra TSK'nın asli amacını gerçekleştirdiğini söylemek de hayli zor. Bir başarısızlık hâli oluştu.
Yakın zamanda görülecek sonuçlar
1993'te Elazığ – Bingöl karayolunda durdurdukları otobüsteki silahsız 33 eri şehit eden PKK, iki ay geçmeden bu kez Başbağlar'da 33 köylüyü öldürüp köyü ateşe verdi.
Silahsız insanlara karşı yapılan bu iki katliam devletin gözünü açtı. O döneme kadar "savunma konsepti"ni uygulayan güvenlik kuvvetleri, iki katliamla birlikte terörle mücadele model değişikliğine gitti. Devlet, yavaş yavaş "alan hâkimiyeti konsepti"ne geçmeye başlamıştı. Nitekim geçti de. Yıllardır bu model uygulanıyor.
Ardından 1996'da Lice kırsalında arazideki askeri birliğe baskın yapan PKK, 28 askeri başlarına tek kurşun sıkarak şehit etmiş ve silahlarını alıp kaçmıştı. Bu saldırının ardından TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü beraberce Türkiye'nin en önemli terörle mücadele harekâtlarından Atmaca Harekâtı'nı yürütmüştü.
Bu harekât, baskın sonrası emekliliği gündeme gelen dönemin 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Hilmi Özkök'ün yıllar sonra Genelkurmay Başkanı koltuğuna oturmasının önünü açmıştı.
Yakın zamana kadar PKK, hem kırsalda, hem de şehir merkezlerinde sivilleri ve devlet kurumlarını hedef alan katliamlar yaptı. Pek çok yurttaşımız ile devlet görevlisini şehit verdi bu topraklar. Binlerce insanımız da bu katliamlardan yaralı olarak yaşama tutunmaya çalıştı, çalışıyor.
Örgüt, en son geçen hafta 13 yurttaşımızı TSK'nın harekâtını gerekçe gösterip başlarına sıktığı tek kurşunla şehit ettiği eyleme imza attı.
PKK'nın en önemli kamplarından Gara'ya - Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin haritalarında Gare adıyla bilinen bölgeye - TSK'nın 10 Şubat'ta gerçekleştirdiği harekâtı, gerek Türkiye'nin terörle mücadelesinde, gerekse iç siyasette çok önemli bir köşe taşı olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.
Askeri, bürokratik ve siyasi yansıması mutlaka olacaktır."