BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Gandi Balyoz'u Deniz Feneri ile vurdu

Balyoz tutuklamalarına muhalefetten ilk tepki CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan geldi.

Abone ol

Balyoz Davası kapsamında 163 asker hakkında verilen tutuklama kararına siyaset sahnesinden ilk tepki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Yargının siyasallaştığı eleştirisi getiren Kılıçdaroğlu Balyoz Davası'nı Deniz Feneri davası ile vurdu.

Deniz Feneri davasının iki yıldır Türkiye'de sonuçlanmadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu,
"Davanın siyasallaşması Türkiye'de demokrasinin önüne çıkacak en büyük engel olarak kendisini gösteriyor'' dedi.

Tutuklama kararının yargıçlar değiştikten sonra çıkmasına da dikkat çeken Kılıçdaroğlu gelişmeleri dikkatle ve kaygıyla izlediklerini belirterek, “Davaya kendi beklentilerinize uygun kararları verecek yargıçları atamaya çalışırsanız çıkan karar tartışmalı olur” dedi.

“İşsizlik kader değildir”
mitingi için Adana’ya giden Kılıçdaroğlu Balyoz tutuklamaları ile ilgili soruları yanıtladı.

''Balyoz Planı'' davasında mahkemenin verdiği ara kararlara ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde, anayasa oylaması sırasında yargının siyasallaşmasının doğuracağı tehlikeleri bütün ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştığını ve kararların çoğu kez siyasi mekanizmalar tarafından alınacağını, yargının da alınan bu kararları yargı kararıymış gibi onaylayacağını, ortaya çıkacak böyle bir durumunun Türkiye'de demokrasi ve özgürlükler açısından son derece büyük risk oluşturacağını ifade ettiğini kaydetti.        

DENİZ FENERİ NEDEN SONUÇLANMIYOR

''İşin gerçeği şu: Yargı siyasallaştığı ölçüde Türkiye bedel ödeyecektir, insanlar bedel ödeyecektir'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:        
''Biz isteriz ki yargı siyasallaşmasın, insanlar oraya kendileri geldiler. Deliller toplandıysa tutuklanmalarına gerek yok. Ama deliller toplanmadı ve gerçekten ciddi bulgular varsa o zaman bu konuda kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmaları gerekiyor.

Yargının siyasallaşmasından duyduğumuz endişe şu: Bu davanın siyasallaştığı ta başından beri belliydi. Sayın Başbakan (Bu davanın savcısı olduğunu) daha önce defalarca ifade etmişti. Bakınız bir 'Deniz Feneri' davası var. Daha dava bile açılmadı. 2 yıldan fazla süre geçti. Ne oldu bu Deniz Feneri'ne hala sorarız. Sonuçlandı mı? Sonuçlanmadı mı? Ne oldu? Almanya'da yargılandılar, Almanya'da mahkum oldular. Faillerin Türkiye'de olduğu söylendi. Ama hiç kimse bir şey yapmıyor. Herkes yine elini kolunu sallayarak geziyor. O nedenle davanın siyasallaşması Türkiye'de demokrasinin önüne çıkacak en büyük engel olarak kendisini gösteriyor.''        

''Bu süreçte ilk kez kuvvet komutanları tutuklanıyor. Bu anlamda neler söyleyeceksiniz?'' şeklindeki soru üzerine de Kemal Kılıçdaroğlu, ''Önemli bir süreç. Herkes olayı büyük bir dikkatle izlemeye çalışıyor. Biz de hem dikkatle hem kaygıyla izliyoruz'' yanıtını verdi.        

YARGIÇLAR NEDEN DEĞİŞTİ?

Ortada nelerin olup olmadığını bilmediklerini belirten Kılıçdaroğlu, ancak medyaya yansıdığı kadarıyla tutarsız bazı delillerin olduğu, belli kişilerin toplantıya katıldığı ve iddia edilen tarihte yurt dışında görevde olduklarının söylendiğinin yazıldığını ifade etti.        

Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:        
''Tabii işin ilginç tarafı şu: Bir davada kendinizin beklentilerine uygun olarak karar verecek yargıçları atamaya kalkarsanız, kamuoyuna böyle bir imaj verirseniz, çıkan karar ne olursa olsun her zaman tartışmalı olur. Yargıçların değiştirilmesi gerçekten kamuoyunu tatmin etmiş değil. En azından bizi tatmin etmiş değil. Hangi gerekçe ile niçin yargıçları değiştiriyorsunuz? Bu konuda kaygılarımız var.'' 

GÜÇLÜLERİN HUKUKU OLUŞTURULUYOR

Bundan sonraki sürece ilişkin bir soru üzerine de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:        
''Bizler de takip edeceğiz. Haksızlık, hukuksuzluk var mıdır diye. Zaten onları yakından takip ediyoruz. Arkadaşlarımız gidiyorlar, bakıyorlar nerede bir insan hakları ihlali varsa o ihlallere ilgi gösteriyorlar onları kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyoruz. Bu bizim görevlerimizden birisi. Çünkü biz sonuçta bu ülkede demokrasi istiyoruz. Bu ülkede özgürlükleri istiyoruz. Bu ülkede hukukun üstünlüğünü istiyoruz. Hukukun üstünlüğünü halka götürüp, (Biz hukukun üstünlüğünü sağlayacağız) diye meydanlarda bağıracaksınız sonra kendi hukukunuzu oluşturacaksınız. Bu olmaz. Üstünlerin hukuku oluşturuluyor şu anda. Güçlülerin hukuku oluşturuluyor. Şu anda aileler perişan ediliyor. Dolayısıyla biz yargılama süreci objektif olduğu sürece buna saygımız var, ama yargılama süreci siyasallaştığı sürece bundan kaygımız var.''

DAVANIN YARGIÇLARI NE ZAMAN DEĞİŞTİ?

Balyoz davasını gören İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanlığını Hakim Ömer Diken yapıyor. Balyoz davasının ilk duruşmasına iki gün kala, 14 Aralık 2011'de HSYK yetki kararnamesi olarak bilinen 1. Bölge hakimlerinin yetkilerini düzenleyen kararname açıklanmıştı.

Kararnameye göre, "Balyoz Planı" davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı Zafer Başkurt görevden alınmıştı. Kurul, sanık askerlerin bir bölümünün yakalama kararlarına karşı çıkan ve Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın tahliyesi yönünde oy kullanmasıyla gündeme gelen Başkurt'u Gebze'ye düz hakim olarak atamıştı. "Ergenekon davasını yönlendirmeye teşebbüs" soruşturmasında da adı Başkurt'un, soruşturmanın şüphelisi eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile buluştuğu ve Yargıtay'a atanmak için HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile görüştüğü öne sürülmüştü.

ÖMER DİKEN ATANDI

HSYK, Başkurt'tan boşalan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına Ergenekon davasının başlamasıyla birlikte kurulan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ikinci heyetinin kıdemli üyesi Ömer Diken'i atamıştı. Hakim Ömer Diken, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde 6 yıl tetkik hakimi olarak görev yaptıktan sonra iki yıl önce İstanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tayin olmuştu.