Galatasaray'ı kutluyoruz, bükemediğimiz eli öpüyoruz!
Şampiyonlar Ligi maçlarında estik gürledik ya... Galatasaraylı
arkadaşım Sedat Yazıcıoğlu haklı olarak hakkını teslim etmemi
istiyor.
O kadar güzellik yaşadık Fenerbahçe ile..
O kadar keyiflendik...
Ümit Sezgin gibi ben de takımımla her zaman gurur duyacağım...
Ancak... Gelin yiğidi öldürüp, yiğidin hakkını teslim edelim.
Bahar Girti bu yazıyı okurken yağları eriyecek biliyorum ama
gerçeği söylemek, daha doğrusu tebrik etmek biz Fenerbahçeliler'e
yakışır. Ben yoktan şampiyonluk var eden Galatasaray takımını canı
gönülden kutluyorum.
Helal olsun!
Helal olsun çünkü bu takımın son haftalarda hocası yoktu.
Helal olsun çünkü, bu takımın parası yoktu.
Helal olsun çünkü, bu takım 6 hafta seyircisiz oynadı.
Helal olsun çünkü, bu takım parayla, pulla değil, ruhuyla
oynadı.
Ve alnının teriyle, bileğinin hakkıyla bu takım şampiyon oldu.
Bize gelince, Fenerbahçe'ye yani...
Şampiyonlar Ligi'nde yüzümüz güldü. Ama içeride her maçta içimiz
kan ağladı, kanser olduk. Ali Bektan'le her izlediğimiz maçta,
kendimizden geçmiş bir şekilde stattan ayrıldık.
Niye?
Rahat bir maç kazanamadık çünkü...
Hep stres, hep stres...
Sonuç olarak, ligin bitimine bir kaç hafta kala, teslim bayrağı
çektik ve şampiyonluğu Galatasaray'a ikram ettik:
-Biz istemiyoruz kardeş, al sen şampiyon ol!
Peki şampiyonluk bizden ne götürdü?
Ya da ne götürecek?
Hiç!
Şampiyonluk bizden götürmediği gibi, kazandıracak.
Transferler için daha dikkatli adımlar atılacak.
Geçen seneden dersler çıkartılacak.
Ve geleceğe yönelik daha sağlam adımlar atılacak.
Şampiyon olsaydık eğer, belki de aynı tas aynı hamam devam
edecekti.
Ama şimdi daha farklı düşünebiliyoruz. Zico'yu, futbolcuları
sorgulayabiliyoruz. Adımlarımızı daha dikkatli atıyoruz. Atmaya
devam edeceğiz.
Özeti şu:
Fenerbahçe şampiyon olmayı haketmemişti.
Galatasaray bileğinin hakkıyla ipi göğüsledi.
Tebrikler bütün Galatasaraylılar'a...
Ne demişler...
Bükemediğin eli öpeceksin!
Biz de öyle yapıyoruz!
Mecburen :)