Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk, GSTV'deki "Gündem" adlı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Abone olÖztürk "Zamanında Cemal Nalga skandalı yaşandığında basketbol takımımızı bizim küme düşürmemiz gerekiyordu" dedi.
Futbol takımının zirve mücadelesine yeniden dönmesi hakkında konuşan Öztürk "Futbolda hiçbir şey kesin değil ama artık Galatasaray'da hem camia hem de taraftar olarak hepimiz eski başarılı, ümitli ve sevinçli günlere geri dönmeye başladık. Dolayısıyla birkaç zamandır olmadığı şekilde stada güvenle ve içimizde bir sevinçle geliyoruz" dedi.
Yiğit Gökoğlan ve Yiğit İncedemir ile ilgili olarak sizin Manisaspor Başkanı ile bir görüşme yaptığına dair çıkan haberlere de değinen Adnan Öztürk şunları söyledi:
"Birincisi maça çıkacağınız bir takımla maçtan bir gün önce transfer görüşmesi yapmak zaten doğru değil. İkincisi Galatasaray'da her işin prosedürleri bellidir. Her zaman transfer için şunu söyledik, ki kural böyle, Fatih Hoca hesabını kitabını yapar; bir talebi olursa yönetime bildirir. Yönetimde de eğer transferle ilgili bize bir görev düşerse onu yerine getiririz. Ama benim bir başkan yardımcısı olarak gidip kimseye durup dururken teklifte bulunmam söz konusu değil. Zaten Galatasaray yönetimi transfer konusunda nasıl bir duruşu olduğunu her fırsatta dile getiriyor."
EN KARIŞIK DÖNEMDE GÖREVE GELDİK
3 Temmuz'dan bu yana Türk futbolunda yaşananlar ve 58. maddenin değiştirileceği söylentilerine de değinen Galatasaray Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk şu ifadeleri kullandı:
"Yönetim olarak daha yeni seçildiğimiz dönemde kendimizi Türk futbol tarihinin en karışık döneminde bulduk. Ama Galatasaraylılık duruşunu ilk günden itibaren söyledik; eleştirildiğimiz zamanlar da oldu. Hapis cezalarıyla ilgili çok net bir duruş sergiledik, insani boyutunun çok önemli olduğunu söyledik. Biz kimsenin hapiste yatmasından memnuniyet duymayız, rakibimiz de olsa hatta düşmanımız da olsa kimsenin hapiste yatması bizi mutlu etmez ya da kimsenin mutsuzluğu da bizi mutlu etmez. İnsani boyutta Avrupa'daki cezalar neyse Türkiye'de de aynısı olsun diye biz hatta çalışmaların içine aktif bir şekilde katıldık. Fakat sportif cezalar kısmına geldiği zaman ilk günden beri hep aynı şeyi söyledik. Sportif cezalar kısmında 'Hayır talimatname değişmeyecek' dedik. Bunu da çok açık bir lisanla aylardır kamuoyu toplantılarında dile getirdik; artık iddianamede gizlilik kalmadığı için geçenlerde bunu kamuoyu tarafından hiçbir şekilde şüpheye yer vermeyecek bir lisanla da duruşumuzu bir kez daha özetledik, dolayısıyla burada üzerine eklenecek bir şey yok. Artık modern dünyada empati yapmak lazım. Kimse burada 'Galatasaray fırsat kolluyor, rekabeti kötü anlamda kullanıyor' demesin. Ben siz sormadan söyleyeyim; ne yazık ki Galatasaray'da da yakın bir zamanda çok çok önemli olmasa da bununla ilgili bir olay oldu. Hatırlarsınız ben Mart 2010 seçimlerinde başkan adayıydım. Adnan Polat'a karşı seçime aday olarak girmeye karar vermiştim.
BİZİM DURUŞUMUZ BELLİDİR
Bir akşam şirkette kendi işlerimle meşgulken seçim ekibinden bir telefon geldi. Meşhur o zamanlar çok gündeme fazlasıyla düştü; basketbol takımımızda bir oyuncu Almanya'daki özel bir maçta değişik, sahte bir formayla yer aldığı için skandal olarak adlandırılan bir olay yaşandı. Seçim ekibinden arkadaşlarımız derhal bir toplantı yapılması gerektiğini belirttiler. Ben atladım gittim ve orada şöyle bir söylemde bulundum; 'Lütfen bu konuyu burada kapatın' dedim. 'Ben Galatasaray camiasının ayıbı üzerine politika yapmam. Hiçbiriniz de yapmayacaksınız. Galatasaray'ın ayıbı üzerine konuşmak hiçbirimize yakışmaz; dolayısıyla seçim sürecinde ve seçimden sonra bile ağzımdan böyle bir şey duymayacaksınız' dedim.
O dönem içerisinde de orada bir rekabet olmasına rağmen sonuçta rakibiniz olan bir yönetimin yaptığı bu hatayı seçim kozu olarak kullanmayı düşünebilir insanlar ama Galatasaray camiasında böyle bir şeye müsaade etmedim hatta derhal Adnan Polat'ı aradım. 'Başkan nasılsın' dedim; 'Mide spazmı geçiriyorum çok üzgünüm' dedi. Ben de kendisine "Hayır. Şu anda çok sağlam durman lazım, olmuş bir kere ama benim ağzımdan en küçük bir eleştiri duymayacaksın, tam tersine sizin çok sağlam durmanız gerektiğine inanıyorum. Bu konuyla ilgili Galatasaray camiasını yıpratmak isteyenlere izin vermemeniz lazım, bizim de vermemiz lazım hatta hiçbir kurumun Galatasaray camiasını cezalandırmadan benim fikrim basketbol takımını ikinci lige kendimizin düşürmemizdir' dedim.
Nitekim de federasyon hiçbir şekilde eleştirmeyeceğimiz bir biçimde itiraz da etmediğimizi bir biçimde o dönem basketbol takımımızın o kadar çok puanını sildi ki teknik olarak düşmüş gibi sayıldı, Galatasaray camiası da buna itiraz etmedi. Ama bakın o basketbol takımı nerelerden nelere geldi. Buradan şunu özetlemek istiyorum; kimse Galatasaray fırsatçılık yapıyor demesin. Bizim fikrimiz kendi ailemizde de kendi camiamız içinde de nettir. Dışarıya karşı da böyle nettir, dolayısıyla Galatasaray camiası olarak bu konudaki fikirlerimizi bence çok net olarak ortaya koyduk. Bu konudaki duruşumuzda en ufak bir değişiklik olması da söz konusu değildir."
SÜREKLİ KAR EDİLMEZ
Küme düşme olması halinde yayıncı kuruluşun daha da büyük sıkıntılar yaşayacağını, haliyle bu sıkıntıların da kulüpleri mali açıdan çok büyük boyutlarda etkileyeceği söylentileri hakkında da konuşan Adnan Öztürk şu yorumu yaptı:
"Tabii ki yayıncı kuruluşa büyük saygımız, sevgimiz var, onlar da bizim dostlarımız ama bir de takdir etmek lazım, hemen hemen Avrupa'nın futbol ekonomisinde ilerlemiş ülkelerine yakın bir miktarda futbol sektörüne yatırım yaptılar. Dolayısıyla, Türk futbol camiasının çok teşekkür etmesi lazım. Biz yönetici olarak tabii ki kimsenin zarar görmesini istemeyiz ama iş hayatında böyle şeyler var. Yani iş hayatında her gün kar edeceğiz diye bir şey yok. Zarar ettiğimiz günler oluyor, kar ettiğimiz günler oluyor. Mühim olan her iki durumda da kurumları prensipler çerçevesinde yönetmek. Tabii ki yayıncı kuruluşun yönetimi bundan bir çıkış yolu aramakta son derece haklıdır, ben bunu daha önce de söyledim. Kendi kendimize itiraf etmemizde hiçbir sakınca yok. Daha önce sunduğumuz malın kalitesi biraz düşüktü. Tabii bu son olaylardan sonra mal da biraz ayıplı hale geldi. Ama ben şahsen, uzmanlık alanım değil, avukat değilim ama, bu olayın mahkemeye taşınacağına ihtimal vermiyorum. Eğer tabii ki, aralarında imzaladıkları kontratta eğer işte "Türkiye'de şike yapılırsa, şikeden dolayı da küme düşme olursa, işte bu tazmin edilir" diye bir madde yoksa mahkemeye gideceklerini zannetmiyorum ama yine söylüyorum; kesinlikle eleştirmiyorum. Zararlarını bir şekilde karşılamak için çeşitli hamleler yapacaktır ama bence Türk futbol camiası olarak, ki Galatasaray bunun en büyük paydası, Türk futbolunu bu durumdan nasıl çıkartırız, bunu bir fırsat olarak görüp nasıl Türk futbolunu ilerletiriz, hep beraber tartışıyor olmamız lazım. Ama ne yazık ki bu sezon da bu tartışmalarla gidecek gibi görünüyor. Ne mutlu ki Galatasaray bu tartışmaların içinde değil. Biz yine, eski başarılı günlerimizde olduğu gibi ümitle, sevinçle stadımıza geliyoruz. Taraftarımız geliyor. Ki taraftara defalarca teşekkür etmemiz lazım. İlk yarının son maçına çıkıyoruz; stadımızda bütün bir yarı sezon boyunca en küçük bir olay olmadı, en küçük bir küfür olmadı. Tam özlediğimiz şenlik havasında maçlar oynanıyor. Dolayısıyla taraftara da çok ciddi teşekkür etmemiz lazım.
17'YE 1 KALSAK DA FARK ETMEZ
Adnan Öztürk 58. maddeyle ilgili olarak Galatasaray'ın bu görüşüyle diğer 17 kulüpten ayrı olacağı ve bu durumda da çoğunluk kararının geçerli olacağı konusunda ise şunu dile getirdi:
"Şimdi tabii ki bu bir meclis oylaması değil. Daha önce de söyledim, her gün de söyleyebilirim. 17'ye 1 değil, 170'e 1 kalsak da hiç problem değil. Biz inandığımız, biz bildiğimiz, bize öğretilen bizim öğretmeye çalıştığımız Galatasaraylılık duruşunu sergilemeye devam ederiz. 17 ya da 170'e 1 olmakta hiç fark etmez ama ayrıyetten ben 17'ye 1 olduğuna da inanmıyorum. Ama yine söylüyorum 17'ye 1 olsa da bizim için hiç fark etmez. Biz inandığımız, öğrendiğimiz ilkeler ve prensipler çerçevesinde davranmaya devam ederiz. Tekrar ediyorum hiçbir şekilde de bundan rahatsız olmayız.