BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

FT'de Türkiye yorumu: Kaçak kayıtların korsan pazarı

Financial Times gazetesinde Türkiye siyasetiyle ilgili çarpıcı benzetmelere yer verildi. Daniel Dombey, gizlice yapılan dinlemelerle elde edilen kayıtların günlük hayatın parçası haline geldiği ülkeyi, İstanbul'un sisli havasına benzetiyor.

Abone ol

Türkiye'de gizli dinleme kayıtlarının günlük siyasetin bir parçası olması, uluslararası basının ilgi konusu olmaya devam ediyor.

Financial Times muhabiri Daniel Dombey, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediğine göre, Türkiye'de "herkesin" dinleniyor olduğuna inanıldığına dikkat çekiyor.

"Kaçak kayıtların korsan pazarı" başlıklı analizde Dombey, bu kayıtlar aracılığıyla Erdoğan hükümeti ile Fethullah Gülen taraftarları arasında bir "savaş" sürdürüldüğünü belirtiyor.

Dombey, siyasi gelişmeleri İstanbul'da geçen hafta bastıran sisli puslu havaya benzeterek, "fırtına bulutlarının" toplanmakta olduğunu belirtiyor.

'Herkes dinleniyor'

İki buçuk yıl önce İstanbul'a geldiğinde, iletişime geçtiği haber kaynaklarının dinlendikleri gerekçesiyle telefonda konuşmak istemediğini fark ettiğini anlatıyor Dombey.

Kısa sürede bu kaygıların haklılığını anladığını belirten gazeteci, neredeyse her gün önde gelen kişilerle ilgili kayıtların yayımlandığını belirterek şu değerlendirmesini aktarıyor:

"10 yıldan fazladır Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan bu ay, - kendisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yöneticiler ve gazeteciler dahil - Türkiye'deki 'herkesin' şantaj amacıyla gizlice dinlendiğini söyledi. Erdoğan, daha çekici bir dille, bu kayıtlardan 1980'lerin terminolojisindeki gibi 'kasetler' diye bahsediyor. Fakat bu kayıtlar internette bulunuyor ve dünyaya Twitter aracılığıyla duyuruluyor."

"Bunlar Başbakan ve onun siyaset ve iş dünyasındaki müttefikleri hakkında çarpıcı bir resim ortaya koyuyor: Bazı kayıtlarda Erdoğan, dostu olan bir medya kuruluşu yöneticisine haberlerin nasıl sunulması gerektiğini anlatırken duyuluyor. Diğer bazılarının, hükümetle bağlantılı kişilere yönelik olarak başlayan ve Erdoğan yönetiminin fiilen engellediği yolsuzluk soruşturmasından alıntılar olduğu anlaşılıyor. (Bütün ilgililer masum oldukları yönündeki itirazlarını dile getiriyor; kimileri kayıtların manipüle edildiğini söylerken, Başbakan bu kayıtların özel hayatına tecavüz olduğunu söylüyor.)"

Daniel Dombey, Erdoğan hükümeti ile bir "savaş" halinde olan Fethullah Gülen'in medya ve iş dünyasındaki kurmaylarıyla görüşmelerine ilişkin kayıtların da ortaya çıktığını hatırlatıyor.

Sisli hava benzetmesi

Dinlenenleri içerdiği ileri sürülen binlerce kişilik listelerin gazete manşetlerinde yer aldığını, istihbarat örgütünün yetkilerinin artırıldığını, polisin sokaklardaki göstericilere gazla müdahale etmeyi sürdürdüğünü ve yüzlerce polisin görev yerlerinin değiştirildiğini anlatan Dombey, işverenlerin de laiklik yanlıları, AKP taraftarları ve Gülen hareketi sempatizanları olarak 3 ayrı örgütte birleştiğini aktarıyor.

"Bugün Türkiye'nin resmi genellikle böyle; kurallar ve kurumlar ülkesi olmaktan ziyade, siyasi bağlılığın hayatın her köşesine sindiği bir ülke" diye yazan Dombey, bu yorumunu şu benzetmelerle pekiştiriyor:

"Muzır bir ilahi güç geçen hafta İstanbul'u sisle büründürdü. İki kıta arasındaki mesafe bazı yerlerde bir kilometreden az olmasına rağmen, Boğaziçi boyunca girdap yapan sis örtüsü, Avrupa kıyısından Asya'nın görünüşünü engelledi. Hava araçları kalkamadı, normalde vızır vızır olan küçük yolcu motorları kıyılarda kaldı."

"Adeta, bazen koyu bir puslu havaya tutulan Türk siyasetine bir referans gibi olsa da, fırtına bulutları yaklaşırken bile bazen çarpıcı görüş netliği vardı."