BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,72
ALTIN 2.958,22
HABER /  GÜNCEL

FT: Türkiye'nin bölgesel hedefleri dostlarıyla birlikte yok oluyor

İngiliz Financial Times gazetesinde yer alan yazıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği dış politika stratejisinin Türkiye'yi yalnızlaştırdığı savunuluyor.

Abone ol

İngiliz Financial Times gazetesinde yer alan Daniel Dombey imzalı yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği dış politika stratejisinin Türkiye'yi yalnızlaştırdığı savunuluyor.

Yazı, Erdoğan'ın Şubat ayında gerçekleştirdiği Latin Amerika turundan dönerken yaptığı açıklamaları hatırlatarak başlıyor:

"Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum [...] Bizim için halkın nezdinde bir durumdur."

Erdoğan'ın sözlerinin hatırlatılmasının ardından "Türkiye'nin büyük güç olma emelleri de buraya kadarmış" yorumu yapılıyor ve bundan sadece üç yıl önce Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı döneminde "Yeni Orta Doğu'nun sahibi, öncüsü, hizmetkarı olacağız" dediği vurgulanıyor.

Türkiye'nin komşuları ve müttefikleriyle ilişkilerinin gerildiği belirtilen yazıda "Bunun sebebi, Erdoğan'ın nevi şahsına münhasır diplomasi yöntemleri, Ankara'nın radikal İslamcı örgütlere desteği ya da ülke içindeki farklı dini grupların çatışması olabilir" deniyor.

'Orta Doğu'da azalan dostlar'

Dış politikada yaşanan son gelişmeler ise şöyle özetlenmiş:

"Ankara'nın Mısır'da, İsrail'de ya da Suriye'de büyükelçisi yok. Kahire Türk tırlarının Afrika ve Körfez ülkelerine taşınmasını kapsayan çok değerli bir anlaşmayı askıya alıyor. Libya Türk şirketlerinin kamu ihalelerine sokulmayacağını açıkladı. Bir zamanlar bu ülke Türk müteahhitleri için sağlıklı bir gelir kaynağıydı. Geçtiğimiz ay ise Türkiye Yemen Büyükelçiliği'ni kapatarak vatandaşlarına ülkeyi terk etme çağrısı yaptı."

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Türkiye'nin dış politika etkinliğinin güzel bir göstergesi olabileceği ifade edilen yazıda "2008'de Türkiye Güvenlik Konseyi'ne seçilmişti. Ancak altı yıl sonra, 2014'te aynı başarıyı tekrarlayamadı" deniyor.

Türkiye'nin Orta Doğu ülkeleriyle arasını açan en önemli nedenlerden birisinin, Mısır'da seçimle başa geldikten sonra askeri darbeyle görevden alınan Müslüman Kardeşler hareketinin temsilcisi Muhammed Mursi'ye verilen destek olduğu da Daniel Dombey'nin yazısında dile getiriliyor:

"Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak kabul ediyor. Geçtiğimiz hafta bir yakınlaşma sinyali geldi. Suudi Arabistan Kralı Selman, Riyad'ı ziyaret eden Erdoğan'ı havalimanında karşıladı. Ancak Mısır konusunda görüş ayrılıkları sürüyor."

'ABD'yle ilişkiler zayıfladı'

Yazıda Ankara - Washington arasındaki ilişkilerin de eskiye göre zayıfladığı ifade ediliyor:

ABD Başkanı Barack Obama'nın Erdoğan'ı 'Güven bağı kurduğum beş liderden birisi' sözleriyle tanımladığı günler geride kaldı. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, 'Ankara'nın IŞİD'e [Irak Şam İslam Devleti] karşı mücadele etmek dışında öncelikleri var' demişti."

Ancak yazıda Türkiye'nin bu hafta içerisinde Bağdat'a askeri teçhizat taşıyan iki uçak gönderdiği de hatırlatılıyor.

Erdoğan'ın dış politikadaki üslubunun da ele alındığı yazı şöyle devam ediyor:

"Erdoğan'ın açıklamaları giderek daha fazla dine vurgu yapar hale geldi. En azından İslam dünyası ve Batı kıyaslamalarında bu vurgu dikkat çekiyor. Geçen yıl İslam İşbirliği Teşkilatı'nda bir konuşma yapan Erdoğan 'Yüzümüze dost gibi görünenler, bizim ölümüzü, çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar. İnanın bizi sevmiyorlar' diyordu."

'Afrika'da Gülen anlaşmazlığı'

Erdoğan'ın Afrika ülkeleriyle güçlendirilen bağları fırsat buldukça dile getirdiği de belirtilen yazıda, "İşler burada da çok iyi değil. Erdoğan Afrika'daki Fethullah Gülen okullarının kapatılması için çağrı yapıyor. Birkaç ülke bu okulları kapattı. Ancak diğer ülkelerde okulları destekleyen açıklamalar geldi" deniyor.

Yazıda son olarak Afrika Birliği'nin, kıtada oldukça etkin olan bir Fethullah Gülen vakfıyla işbirliği kararı aldığının da altı çiziliyor ve "Bu gelişmeler Türkiye'de hükümetin Fethullah Gülen'in uluslararası ağı ile rekabet etmesinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor" deniyor.

Türkiye'nin konumu itibarıyla stratejik önemini koruduğu ifade edilen yazıda "Diplomatik çevreler Erdoğan'ın sert üslubunun dindar siyasi tabanına yönelik olabileceğini de düşünüyor" deniyor.

Yazı Erdoğan ve Obama arasıdaki ilişkide gelinen son noktayı yorumlayarak tamamlanıyor:

"Ülkesinin dostlarının azalmasına Erdoğan'ın kendisi de anlam veremiyor. Geçen ay Türkiye izole edilmişse bunun nedeninin diğer liderlerin kıskançlığı olduğunu söylemişti. Ancak tam olarak neyi kıskandıklarına dair bir şey söylemedi. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: 'Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi [...] görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı.'”