Financial Times’ta bugün yayınlanan haberde, Türkiye’deki büyük altyapı projelerinin finansal zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Abone olFinancial Times’ta bugün yayınlanan bir haberde Türkiye’deki büyük altyapı projelerinin karşı karşıya olduğu finansal zorluklara dikkat çekildi.
Daniel Dombey’in imzasını taşıyan haberde, finansal belirsizliklerin Türkiye’deki büyük altyapı projelerini tehdit ettiği belirtiliyor.
Haberde ilk olarak dünyanın en büyük havaalanı olacağı söylenen yeni İstanbul havaalanıyla ilgili projenin büyüklüğüne dikkat çekiliyor.
Ancak bununla beraber yeni havaalanı projesiyle ilgili finansal belirsizlikler nedeniyle Atatürk havaalanının kapasitesinin genişletilmesi için çalışmalara başlandığı aktarılıyor.
Gazete bu durumun, ülkenin çok büyük altyapı projelerinin ertelenmesi veya ölçeklerinin düşürülmesi ihtimalini gösteren son işaret olduğunu söylüyor.
Haberde ülkedeki diğer büyük altyapı projelerinin de sorunlarla karşı karşıya olduğu da belirtiliyor.
Çevre konusundaki kaygılar etrafında ülkenin ilk nükleer santralinin açılışının en az bir yıl ertelenmesinin olası göründüğünü belirten gazete, iş çevrelerinden Kanal İstanbul projesine yönelik ilginin de az olduğunu aktarıyor.
'Altyapı projeleriyle ilgili komplo teorileri'
Gazete yeni havaalanı projesinin, proje için yeteri kadar uluslararası fonun bulunmaması nedeniyle de karmaşık bir görüntü verdiğini söylüyor.
İstanbul’daki Chadbourne & Parke hukuk firmasından Ayşe Yüksel gazeteye şöyle konuşmuş: “Üçüncü havaalanı için saat işliyor ve hala yeri bile halledilmiş değil.”
Yüksel, havaalanı ihalesini alan beş şirketin oluşturduğu konsorsiyumun, yatırımın ilk aşamasında 1 milyar Euro harcaması gerektiğini, Türk bankalarının bununla ilgili krediyi ancak uluslararası yardımla verebileceğini söylüyor.
Gazete Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, bazı bankaların çevre gibi bazı konuları bahane ederek kredi vermekten kaçındığını açıkladığını da yazmış.
Financial Times, Türkiye’de bazı hükümet yandaşlarının, Lufthansa gibi bazı büyük yabancı firmaların, ülkedeki yeni havaalanı ve benzeri büyük projelerin gerçekleşmesini önlemek istediklerini, bu amaçla Gezi Parkı eylemlerini desteklediklerine dair görüşlerinin varlığından da bahsediyor ve bu görüşler için komplo teorisi kavramını kullanıyor.