Fransa'da "Sarı yelekliler" tarafından ülkedeki akaryakıt zamlarını protesto etmek için düzenlen ve şiddet içerikli görüntülere yol açan gösteriler, esasen Fransız toplumunun mevcut siyasi ve ekonomik düzene ilişkin memnuniyetsizliği ve tepkisinin büyüdüğüne işaret ediyor.
Abone olFransa'da 17 Kasım'dan bu yana düzenlenen gösteriler nedeniyle bir yandan sokaklarda alevler yükselirken, diğer taraftan iş yerleri hasar görüyor. Fransız polisinin eylemcilere sert müdahalesi de dikkati çekiyor.
"Sarı yelekliler kim?"
Yaklaşık 10 gündür özellikle Fransa'nın başkenti Paris'te boy gösteren protestocular, isimlerini giydikleri fosforlu sarı yeleklerden alıyor.
Geleneksel olarak Fransa'da gösteriler siyasi partilerin veya sendikaların çağrısı ve desteğiyle yürütülse de "Sarı yelekliler"in halihazırda hiçbir parti ya da sendikaya bağlı hareket etmemesi dikkati çekiyor.
Bu durum, sosyal medya üzerinden organize olan "sarı yeleklilere" her siyasi görüşten ve yaştan insanın katılmasına imkan sağlıyor. Öyle ki ülke genelinde yapılan anketler, toplumun yüzde 70'inin "sarı yelekliler"e destek verdiğine işaret ediyor.
Yoğunluklu olarak orta gelirli kişilerden oluşan "sarı yelekliler"in hükümetle müzakereleri yürütmek için 8 kişiden oluşan bir temsil heyeti bulunuyor.
Neden protesto ediyorlar?
Eylemciler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron liderliğindeki hükümetin akaryakıta ek vergi koymasını protesto ediyor.
Fransa'nın fosil yakıtlara "bağımlılığını azaltmak" ve yenilenebilir enerji girişimlerini desteklemek için düzenlenen akaryakıt vergileri nedeniyle son bir yıl içerisinde ülkedeki motorin fiyatlarının yüzde 20'nin üzerinde artış gösterdiği görülüyor.
Yeni vergiler litre başına motorine 6.5 sent, benzine 2.9 sent zam getiriyor.
Eylemciler ne istiyor?
Eylemciler hükümetin akaryakıta getirdiği ek vergi politikasını gözden geçirmesini ve vergilerin kaldırılmasını istiyor. İklim değişimiyle mücadele adı altında getirilen vergiler eylemciler tarafından kabul görmüyor.
Protestocuların temel talebi akaryakıt fiyatlarının düşürülmesi olarak ortaya çıkıyor.
Genellikle ülkenin merkezindeki yüksek kira fiyatları nedeniyle kırsal bölgelere yerleşen kişiler, günlük rutinleri ve işe gitmek için arabaya ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle protestoya yoğunluklu olarak katılan orta gelirli kırsal kesimde yaşayan kişiler, akaryakıt fiyatlarından birebir etkilenen kesim arasında yer alıyor.
Genel anlamda ise Fransızların yaklaşık yüzde 80’ini işe arabayla gidiyor. Bu nedenle akaryakıta yapılan zam büyük bir kesimi etkiliyor.
Protestoların arka planında ne var?
Fransa sokaklarında "savaş görüntüsü"ne yol açan gösteriler görünürde akaryakıt zammını protesto etmek için düzenlense de esasen protestocuların Macron yönetiminin genel politika ve reformlarına tepki gösterdiği görülüyor.
Fransa toplumunda genel kanı Macron’un göreve geldiği günden bu yana yürüttüğü reformların ülkedeki zenginleri daha da zengin ettiği, orta ve alt gelirli insanların ise yaşamlarını zorlaştırdığı yönünde.
Bu çerçevede hükümetin akaryakıta koyduğu ek vergiyi, Fransızlar için “bardağı taşıran son damla” olarak nitelendirmek mümkün.
"Sarı yelekliler" genel anlamda belirli bir siyasi görüşe ya da radikal gruba mensup kişilerden oluşmuyor. Protestocuların genel profiline bakıldığında, bu kişilerin Fransa'nın ekonomik sorunlarını sırtlayan ve geçim sıkıntısı çeken orta gelirli kişilerden oluştuğu görülüyor.
Gelirleri düşük olan göstericiler, uygulanan vergilerin geçim sıkıntısını daha da derinleştirdiğinden şikayet ediyor.
Daha adil bir gelir dağılımı talep eden eylemciler, "Macron'un elitist" olmasından ve halkın sesine kulak vermemesinden şikayetçi. Bu grup, Macron'un politikalarının işletmeleri kayırdığı ve fayda sağladığını, halkı ise göz ardı ettiğini savunuyor.
Elysee Sarayı'nın çevresine gelen yaklaşık 1200 kişinin, "Macron istifa" sloganlarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
"Ay sonunu zor getiren" bu kişiler için Macron’un iklim değişimiyle mücadele için başlattığı reformlar gereksiz ve anlamsız görünüyor.
Protestoların siyasi ve toplumsal yansımaları ne olur?
Popülaritesinin çok düşük olduğu bir dönemde ülkede ciddi etkisi olan bu eylemler Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u zor durumda bırakıyor.
Gösterilerin, halihazırda popülaritesi yüzde 30'lara düşen Macron'u özellikle gelecek sene mayısta düzenlenecek Avrupa Parlamentosu seçimlerinde elini zayıflatacağı değerlendiriliyor.
"Sarı yelekliler"in herhangi bir siyasi partiyle bağı bulunmasa da muhalefet desteğini ortaya koyuyor.
Destek gösterenler arasında Fransa'da geçen sene düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura geçmeyi başaran aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisinin lideri Marine Le Pen de bulunuyor.
Le Pen'in destek verdiği gösteriler, ülkede Macron hükümetinden memnun olmayan kişilerin aşırı sağa kayma riskini artırıyor.
Diğer taraftan, gösterilerin ülke ekonomisi üzerindeki ciddi etkisini göz ardı etmemek gerekiyor.
Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, gösteriler nedeniyle şirketlerin ciro kaybının 17 Kasım'da yüzde 39, cumartesi yüzde 24 olduğuna, 10 günde kasap, fırın ve kuaförlerin ciro kaybının yüzde 60 ila 70 olduğuna dikkati çekti.
Ülkedeki birçok sektörü vuran gösterilerin, yakın vadede ekonomik anlamda daha ağır sonuçlar doğuracağı düşünülüyor.
Fransa sokaklarının alevler altında kalması, zarar gören iş yerleri, ziyarete kapatılan turistik yerler ve polisin sert müdahaleleri, Avrupa'nın "özgürlük ve demokrasi" savunucusu rolüne bürünen Fransa'nın imajına da ağır bir darbe vuruyor.