Charlie Hebdo saldırısına Fransa'da yaşayan Müslümanlardan da tepki var. Derginin çizgisinden rahatsızlık duyanlar da saldırıya tepkili. Fakat ‘birkaç kuşaktır orada yaşıyor olsalar dahi, ırkçılıkla karşılaştıklarını’ söylüyorlar.
Abone olParis’te öğle vakti yaklaştıkça kentin 18’inci bölgesi Barbès’teki Müslümanlar Cuma namazı için camilerin yolunu tutmaya başlıyor.
Hızlı ve erken hareket etmelerinin sebebi, camide yer kapmak. Bölgede birbirine 5-10 dakika mesafede üç tane cami var. Fakat yetmiyor.
Barbès’te yaklaşık 5 yıl önce Cuma namazlarında camilere sığmayanlar seccadelerini mahallenin sokaklarına seriyordu, 2011’de ise Fransa’da sokakta namaz kılmak yasaklanmıştı.
Charlie Hebdo saldırısından sonra kılınan ve imamlara ‘saldırıyı kınamaları çağrısı’ yapılan ilk Cuma namazına da ilgi yoğun.
Namaz öncesi Barbès’teki camiye yakın bir Tunus lokantasına oturuyorum.
Karşımda kırk yılı aşkın bir süredir Fransa’da yaşayan üç Cezayirli var: Rachide, Abdou ve Hocine. Bir yandan incikli nohut, kus kus ve şiş tavuk yiyor bir yandan da televizyonda Charlie Hebdo saldırganlarının kuşatılmasını canlı yayında izliyorlar.
Fransa devletinin cihat savaşı için Suriye’ye gidenleri engelleme konusunda yeterince önlem almadığı görüşündeler.
Bu saldırıların toplumda din temelli ayrımları tetiklemeyeceğini düşünüyorlar ama ‘Fransız olmayı tarif etmelerini’ istediğimde Rachide ‘ırkçılık’tan bahsediyor:
'Irkçılıkla karşılaşıyoruz'
“Bana bazen burada ‘Aa siz hiç diğerleri gibi değilmişsiniz’ diyorlar. Bu soru bile başlı başına bir ırkçılık.”
“Kimmiş o diğerleri, kimleri kast ediyorlar sordunuz mu?” diye soruyorum.
“Evet, işte böyle teröristleri görüyorlar. Bir de, Müslümanlar hakkında bir imaj yaratıyorlar, böyle karikatürler de buna dahil. Sonra bizi de öyle görüyorlar. Irkçılık yapıyorlar.”
“Bakın, burada, Fransa’da üç kuşaktır yaşıyor olsanız bile göçmensinizdir. Amerika’da ise Amerikalısınızdır.”
Abdou, saldırılardan bahsederken Charlie Hebdo için “Bu derginin suçu. İfade özgürlüğü var ama özgürlük adına diğer dinlerin hassasiyetleriyle dalga geçemezsiniz” diyor.
Hocine’e göre de “ifade özgürlüğünün sınırı olmalı ve insanları yaralayacak meselelere dokunulmamalı.”
‘Çocuklarım için endişeliyim'
Boulevard de Barbès’te derici dükkanı sahibi olan ve "polis görürse başı belaya girebileceği" endişesiyle adını paylaşmak istemeyen bir Tunuslu da ırkçılıktan bahsediyor. Yaklaşık 30 yıldır Fransa’da yaşayan derici, “Irkçılık burada yoktu, son yıllarda ekonomik kriz, işsizlik, zayıf iktidar nedeniyle ırkçılık doğdu” diyor.
Fransa’nın sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande’ın sadece "sembolik bir lider" olduğunu ve "onun başarısızlığı" nedeniyle ülkedeki ayrımların derinleştiğini söylüyor.
Charlie Hebdo saldırılarının ardından bir Müslüman olarak ülkede ayrımcılık endişesi taşıyıp taşımadığını sorduğumda da, “Biz emekli oluyoruz, geçti bizden ama benim çocuklarım var. Onlar için çok endişeleniyorum. Bu radikallerin yaptıkları daha yalnızca başlangıç. Fransa’da değil, tüm dünyada ırkçılık artabilir” diyor.
Namaz vakti geldiğinde ise ben de camiye doğru yöneliyorum. Barbès’teki ilk camide koşarak girenlerin ardından yer kalmayınca kapılar kapanıyor, bu sefer kalabalık koşarak birkaç sokak ilerde bulunan İslam Kültür Merkezi’ndeki camiye gidiyor.
Orada da bir itiş kakış olunca içeriden biri söylenerek çıkıyor, “Ne biçim Müslümansınız itip duruyorsunuz.”
Bu sefer dışarıda kalanlar yine koşturarak 10 dakika uzaklıktaki Müslüman Sosyokültür Ensisütüsü’ne gidiyor.
Fransa'nın iki büyük yarası
Namaz bittiğinde kadınların çıktığı kapıya yöneliyorum ve 40 yaşlarında, ismini vermek istemeyen, doğma büyüme Fransız ve Müslüman bir kadın ile konuşuyoruz.
Diğer kapıdan çıkan kocasını beklerken heyecanlı ve öfkeli konuşuyor:
“Charlie Hebdo saldırganlarının İslam’la alakası yok. Müslümanlar insanlara da hayvanlara da zarar vermez. Ama ben kocam olmasa sokağa bile çıkmazdım. Bu saldırılardan önce de ırkçılık ayrımcılık yaşadım ben. 2002’de sırf başörtüm yüzümden yüzüme bakıp ‘Evine dön’ diyenler oldu. Benim evim burası, Fransız’ım ben.”
Charlie Hebdo saldırılarının Fransa toplumunda, kapanması zor iki derin yara açtığı görüşünde:
“Birincisi, kaybedilen değerli karikatüristler. Onlar gitti artık yok... İkincisi de artık Müslümanlara bakış değişti. Bizi bu saldırganlar kötü gösterdi. Bunlar derin yaralar.”
Cami çıkışında, 50 yaşlarında Faslı Hadija ise saldırıdan sonra ülkenin "dinlerle değil terörle mücadele edeceğini" söylüyor.
“Charlie Hebdo beni rahatsız ediyor, hem de çok. Kırmızı çizgiler vardır, onları aştı yaptıkları. Ama bu şekilde olmaz.”
“Mesele bundan sonra Müslümanlara ne olacağı değil. Fransa’ya ne olacağı. Müslümanlar kadar Müslüman olmayanlar da endişelenmeli. Bu artık terör.”