BIST 9.777
DOLAR 34,16
EURO 38,17
ALTIN 2.920,22
HABER /  GÜNCEL

Fransa'da Türkiye kitapları furyası

Hadi Uluengin, Fransa'da bulunan, Türkiye ile ilgili kitapların çokluğuna değindi. En ücra köşelerde de Türkiye'ye ait epey kitap olduğunu belirten Uluengin, şöyle devam

Abone ol

Hadi Uluengin, "Kitaplar savaşı" başlıklı yazısında Fransa'da bulunan Türkiye ile ilgili kitapların çokluğuna değindi...


YER gök dolup dolup Türkiye taşıyor desem yeridir.

Fransız yayın hayatını kastettim.

Gazete ve dergileri zaten geçtim, kitap bab’ında da aynı olgu yaşanıyor.

Ücra taşra kasabası veya Paris’in şıkıdım mahallesi, kitapçıya adım attığınız an, tezgáhın en başköşesinde daima Türkiye teması işleyen ciltlere raslıyorsunuz.

Bazılarını, aslında sittin sene önce piyasaya çıkmış olanları oluşturuyor.

Fakat esas ağırlık, son iki - üç; hadi bilemediniz dört - beş aydır yayınlanmış olan yepyeni ve sayfaları buram buram taze mürekkep kokan kitaplarda odaklanıyor. Dedim ya, Fransa şimdi dolup dolup Türkiye taşıyor.
* * *
DOĞALDIR, çünkü malûm, bezirgán Fransız politikacıların bir kaşık suda koparttığı fırtınadan dolayı, bu ülke siyaset hayatı haniyse sırf Türkiye’ye düğümlendi. Hattá öyle ki, hem iktidar, hem de muhalefet partilerinin hafta sonu gerçekleştireceği kongreler bile yine Ankara’nın AB üyeliği teması etrafında dönecek.

Eh, durum böyle olunca, hep ‘kitabi’ addedilmiş bir milletin tabii yine kaleme kağıda, daktiloya hurufata sarılıp sayfalar ‘döktürmesi’ni normal karşılamak gerekir. İşte, Fransa yayın hayatındaki ‘Türkiye furyası’ buradan kaynaklanıyor.
* * *
DAHA önce de değinmiştim, zaten o ağırlıklı bu furyanın ‘anti’ cephesindeki ilk tetiği, kendisine ‘siyasetbilimci’ sıfatını láyık gören ve adı sanı hiç bilinmeyen Alexandre Del Valle isimli bir zat, ‘Türkiye Avrupa’da başlıklı cildiyle çekti.

Sonra, onun kimliği de malûmum değil, Sylvie Goudard námındaki bir madama ‘uzlaşmaz çelişki’yi vurgulamak için Moliere’nin ‘Cimri’ piyesine atfen, ‘Koca Türk ve Venedik Cumhuriyeti’ serlevhasıyla bir kitap yayınladı.

Daha başkaları da ibadullah ama, onları fasulyeden sayıp es geçiyorum.

Peki, hani bunun ‘pro’su, ‘Anti Türkiye’likle zıtlaşacak ‘anti tez’ yok mu?

Meydan boş bırakılacak ve ‘laik aydınlama’nın beşiği olmuş olan Fransız ‘entelektüel hayatı’, utangaç mutangaç davransa da özünde ‘Hıristiyan Avrupa’ ahmaklığına kilitlenmiş ‘kalem efendisi’ zevata mı teslim edilecek?

Hayır, hayır, hayır!

Eğer ‘anti’ler çakar almaz piştovla tekik çekmeye başladıysa, tabii ki ‘pro’ların da onlara karşı sahra topu güllesiyle salvo ateşe geçmesi bir yükümlülüktür!
* * *
VE geçildi de, çünkü bugün yukarıda sözünü ettiğim hangi Fransız kitapçısına giderseniz gibi, tezgáhlardaki o ‘anti’lerle yanyana en az iki kitap daha duruyor. İlki, Paris’teki son ‘Türkiye - Fransız Stratejik Buluşması’nda sunulan tüm tebliğleri içeriyor ve ‘AB’yle Hayati Randevuya Doğru Türkiye’ başlığını taşıyor.

Ötekini ise, Galataray Üniversitesi Profesörü Cengiz Aktar’ın hazırladığı ve ünü cihanı tutmuş sosyolog Edgar Morin’in önsözünden sonra, ülkemiz pırıltılı entelektüellerinin ‘anti’ teorileri teker teker çürüttüğü dört dörtlük yazılara yer veren ‘Türklerden Mütereddit Olanlara Mektup’ başlıklı mükemmel kitap oluşturuyor. ‘Mükemmel’ dedim, zira buradaki tezler ‘biz iyiyiz ama siz ıskalıyorsunuz’ türü hamasetle, hiddetten inkárcılığa; sonra yalvarmadan küfürbazlığa yalpalamıyor.

Eksikleri de kabullenerek, AB üyeliğinin karşılıklı zorunluluğunu vurguluyor.

İşin özü, Fransa’daki ‘kitaplar savaşı’nda ‘anti’ler serbestçe at oynatamıyor. 17 Aralık’taki ‘Türkiye nihai kararı’nı biraz da bu ‘kitaplar savaşı’ndaki ‘tezgáh meydan muharebesi’nin sonucu belirleyecek.


YAZI: Hadi ULUENGİN