BIST 9.682
DOLAR 35,22
EURO 36,74
ALTIN 2.962,25
HABER /  GÜNCEL

Fransa'da geri sayım başladı

Fransa'da bir bakıma AB'nin kaderini tayin edecek olan referanduma katılım oranı yüzde 66.24 olarak belirlendi. Peki Fransa'da referandumdan 'hayır' çıkarsa ne olacak?

Abone ol

Fransa'da AB Anayasası için bugün düzenlenen referandumda, yerel saat 19.00 itibariyle katılım oranı yüzde 66.24 olarak açıklandı. Referandum için sandık başına giden Fransız seçmen, bir anlamda Avrupa Birliği'nin kaderini tayin edecek. Yetkililerin verdiği bilgiye göre, referandumda yerel saatle 19.00, Türkiye saatiyle 20.00 itibariyle katılım oranının yüzde 66.24 olduğu belirlendi. Küçük yerleşim birimlerinde sandıklar kapandı, Paris ve Lyon gibi büyük kentlerde ise 22.00'ye kadar açık kalacak. Referanduma katılım oranı, CSA araştırma merkezi tarafından yüzde 75, Ipsos araştırma merkezi tarafından ise yüzde 76 civarında olarak tahmin ediliyor. Küçük yerleşim birimlerinde sandıklar kapandı Fransa'da AB Anayasası için bugün düzenlenen referandumda oy verme işlemi küçük yerleşim birimlerinde yerel saat ile 20.00'de sona erdi. Fransa'da 1992 yılında Maastricht Sözleşmesi için düzenlenen referandumda öğle saatlerine kadar katılım oranı yüzde 20,39 olarak gerçekleşmişti. AB Anayasası referandumundan önce yapılan kamuoyu araştırmaları, katılım oranının yüzde 70 olacağını gösteriyordu. Sandıklar küçük yerlerim birimlerinde Türkiye saatiyle 21.00'de, büyükkentlerde ise 23.00'te kapanacak. İlk sonuçların geceyarısından sonra alınması bekleniyor. 'Hayır' çıkarsa ne olur? EKONOMİK KAYGI Fransa'da, AB Anayasası için yarın yapılacak referandumdan, 'hayır' sonucunun çıkmasının, AB'nin ekonomik büyümesini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor. AB Komisyonu'nun ekonomi ve para politikasından sorumlu üyesi Joaquin Almunia, yarınki referandumdan 'hayır' sonucunun çıkmasının, Avrupa ekonomisini olumsuz etkileyeceğini söyledi. Joaquin Almunia, 'hayır' sonucunun, siyasi iklimde bir belirsizlik yaratarak ve ekonomik reformları güçleştirerek, AB'nin ekonomik büyümesini vurabileceğini de ifade ettti. Ekonomistler, 'hayır' ihtimalinin belirdiği mart ayından buyana euronun, ABD Doları karşısında yüzde 5-6 düzeylerinde değer kaybettiğini belirterek, 'hayır' sonucuyla bu değer kaybının süreceğini vurguluyorlar. Son kamuoyu yoklamaları, referandumda, 'hayır' oylarının fazla çıkacağını gösteriyor. Sonuç 'hayır' olursa Fransa'da Türkiye karşıtları da güç kazanacak. Sandıktan bu sonuç çıkarsa, Avrupa Birliği'nin büyük bir krize sürükleneceği yorumları da yapılıyor. Referandumun ardından Fransız siyaset sahnesindeki dengeler de değişecek. Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın sonuç ne olursa olsun, hükümette değişikliğe gitmesi; Başbakan Jean Pierre Raffarin'in yerine İçişleri Bakanı Dominic de Vilpen'i getirmesi bekleniyor. Ancak, Avrupa Birliği Komisyonu yetkilileri, referandum sonucunun Ankara'nın üyelik sürecini etkilemeyeceğini; müzakerelerin 3 ekimde başlayacağını garanti ediyor. Resmi sonuç perşembe günü Büyük kentlerdeki sandıklar kapandıktan sonra, yerel saatle 22.00'de resmi olmayan seçim sonuçları televizyondan açıklanmaya başlayacak. İçişleri Bakanı Dominique de Villepin'in, yerel saatle 23.00 ile 24.00 arasında tahmini ilk resmi sonucu bir bildiriyle açıklaması bekleniyor. Kesin sonuçların ise perşembe günü açıklanacağı sanılıyor. Fransa'nın 1 milyon 425 bin kayıtlı seçmeninin bulunduğu deniz aşırı topraklarında ise oy verme dün işlemi başladı. Üye ülkelerin AB Anayasası'nı mayıs 2007'ye kadar onaylamaları gerekiyor. Şu ana kadar yalnız İspanya'da referandum yapıldı ve anayasa kabul edildi. Meclis oturumuyla anayasayı kabul eden ülkeler ise Almanya, Litvanya, Macaristan, Slovenya, İtalya, Yunanistan, Avusturya ve Slovakya. Anayasanın yürürlüğe girmesi için birliğe üye 25 ülkenin tamamında onaylanması gerekiyor. İşte Avrupa Birliği Anayasası'nda yer alan önemli başlıklar: Anayasa 270 sayfa ve 450 maddeden oluşuyor Anayasa dine atıfta bulunmuyor Üye ülkeler egemenliklerini tam anlamıyla teslim etmiyor, savunma, dış politika ve vergi konularında veto hakkı saklı tutuluyor Liderlik basitleştiriliyor: Şu anda uygulanan altı ayda bir dönem başkanlığının değişmesi yönündeki uygulamanın yerine Avrupa Konseyi'ndeki liderler iki ve beş yıllık dönemler için başkan seçiyor AB Dışişleri bakanı beş yıllığına seçilecek. Dışişleri bakanının ana görevi avrupa dış ve savunma politikasını geliştirmesi ve Avrupa'nın dünyadaki etkinliğini artırması olacak Anayasa, kararların çoğunun nitelikli çoğunluk prensibiyle alınmasını ve Avrupa Parlamentosu'nun yasama yetkisinin artırılmasını öngörüyor. Nitelikli çoğunluk, üye devletlerin yüzde 55'i veya AB nüfusunun en az yüzde 65'i olarak tanımlanıyor. Bir kararın bloke edilmesi için en az dört devletin bir araya gelmesi gerekiyor Yürütme yetkisine sahip Avrupa Komisyonu'nun, 2014 itibariyle üye devletlerin üçte ikisinin gösterdiği adaylardan oluşması öngörülüyor. Komisyon'un belirlenmesinde rotasyon prensibi uygulanacak 2014'e kadar Bulgaristan ve Romanya'nın da AB'ye katılacağı varsayılırsa, 27 üyeli AB'de, komisyon 18 üyeden oluşacak. Şu an her ülkeden bir tane olmak üzere 25 aday var. Avrupa Parlamentosu'ndaki parlamenter sayısı da en fazla 750 olacak. Her ülke için en az altı parlamenter bulunması, en kalabalık ülke için de en fazla 96 parlamenter olması öngörülüyor 'Hayır'cılar kazanırsa AB Anayasası referandumu ile ilgili tartışmaların odak noktalarından biri de Türkiye'nin AB üyeliği. AB Anayasası'na karşı çıkanlar, anayasanın kabul edilmesi halinde Türkiye'nin üyeliğine de onay verileceğini savunuyor. AB Anayasası'nı savunanlar ise anayasanın kabulü halinde Türkiye'nin bu durumdan olumsuz etkileneceğini düşünüyor. 'Hayır'cılara göre, AB Anayasası'nın reddi Türkiye'nin üyelik sürecini tehlikeye atacak. Bu görüşü savunanlar iki gerekçe ileri sürüyor: Birinci gerekçe, referandumda hayır sonucu çıkması durumunda, AB'nin topyekün ve derin bir krize sürüklenmesi ihtimali. Bu koşullarda Türkiye ile ekim başında müzakerelere başlanmasının imkansız hale gelmesi. İkinci gelişme, başta Cumhurbaşkanı Chirac olmak üzere Fransa politik yaşamındaki önemli şahsiyetlerin 'yenik' duruma düşmesi. Buna karşılık, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan politikacıların şimdikinden çok daha etkin duruma gelmesi. 'Evet'çiler kazanırsa Referandumda 'evet' denmesi durumunda, bu durumun Türkiye'nin aleyhine olacağını savunanlar da var. Bunların başında iktidardaki Halk Hareketi İçin Birlik Partisi Genel Başkanı Nicolas Sarkozy ile eski Cumhurbaşkan Giscard D'Estaing geliyor. Gerekçeleri şöyle: Anayasanın 57'nci maddesi AB'nin komşuları ile 'imtiyazlı ortaklık' türü bir statü geliştirmesini öngörüyor. Bu metnin yürürlüğe girmesi, tam üyelik projesinden imtiyazlı ortaklığa geçişi kolaylaştırır. Şimdiki haliyle AB, daha çok ekonomik içerikli bir birlik. Anayasa politik birliğe geçişi hızlandırıyor. Politik birliğin derinleştiği bir Avrupa'da Türkiye'nin yerine getirmesi gereken koşullar ağırlaşacak, Türkiye bunları doldurmakta zorlanacak.