BIST 9.636
DOLAR 34,64
EURO 36,32
ALTIN 2.934,26
HABER /  GÜNCEL

Fransa yeni liderini arıyor

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi televizyonda yüzleşen Sarkozy ve Hollande'ın tartışması oldukça hararetli geçti.

Abone ol

Fransa'da cumhurbaşkanlığına aday olan iki isim, pazar günkü seçimler öncesi televizyonda tartışma şansı yakaladı. Sonuç beklediğimden hiç de farklı olmadı.

Karşılıklı sert, tutkulu ve zaman zaman saldırgan ama bir o kadar da eğitici ve anlaşılır süren tartışma, üç saat boyunca izleyicileri sandalyelerine bağlamış olmalı.

François Hollande'ın ölçülü belki biraz da sıkıcı bir üslüpla üç temel konu olan adalet, kalkınma ve birlik hakkında fikirlerini söylemeye başlamasıyla Nicolas Sarkozy'nin saldırıya geçmesi bir oldu.

Bu da tartışmanın nasıl süreceğinin işaretini ilk dakikalarda verdi.

Hollande'ın sözlerini 'boş formüller' olarak küçümseyen Cumhurbaşkanı Sarkozy, Sosyalist adayın 'rassemblement' (halkı bir araya getirme) ifadesinin yalnızca 'kendiyle aynı fikirde olanlar için' geçerli olduğunu savundu.

Cumhurbaşkanı, "Belki aramızdaki fark da budur" dedi.

Bu sözle beraber iki tarafın da umutsuzluğunun adeta göstergesi gibi hırçın atışmalarla dolu ve izleyici için pek de anlaşılır olmayan bir tartışma patlak verdi.

Tartışma, karşılıklı nazik görüş alış verişinden çok kişilik, hırs ve mümkün olan en üst düzeyde siyasi atışmalara dönüştü.

Ekonomide ayrıldılar

Tartışma, işsizlik, bütçe açığı, Avrupa, göç, nükleer enerji ve Afganistan gibi birçok konuyu kapsadı.

Her iki adayın da eşit konuşma sürelerine sahip olması için gözler sürekli saatteydi.

Ancak hızından olsa gerek Sarkozy daha çok noktaya değiniyormuş gibi göründü.

Cumhurbaşkanı, tartışma boyunca yakalığı her fırsatı 'seçim programlarının kıyaslanması' için kullandı.

Ekonomi konusunda, Hollande petrol fiyatlarının düşürülmesi, beş yıl içinde 60 bin öğretmene iş imkânı sağlanması, zenginlerin vergi muafiyetinden faylandanmasına son verilmesi ve paranın yeni projelere yatırılması için Halk Yatırım Bankası oluşturulması hakkında görüşlerini ifade etti.

Sarkozy ise rekâbete yoğunlaşıp, işgücü maliyetini düşürmek için KDV'yi arttırma planlarından bahsederken, Hollande'ın sözünü kesmesine engel olmak için, sürekli olarak cumhurbaşkanı olduğu beş yıl boyunca yaptıklarını anlattı.

Avrupa konusunda Hollande, bütçe anlaşmasının yeniden ele alınmasını savunurken Avrupa Birliği'nin de tasarruf tedbirlerinin yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşünü yineledi.

Sarkozy de, Hollande'ı 'bütçe açığı konusunu' ciddiye almamakla suçlayıp "Kaderini kontrol etmek istiyorsan, yapılması gerek ilk görev borcu kapatmaktır" diye çıkıştı.

Her iki aday da göçmen sayısının azaltılması konusunda fikir birliğine vardı ancak AB üyesi olmayanların oy verme hakkı konusunda şiddetli atışmalar yaşandı.

Sarkozy, AB üyesi olmayanlara oy verme hakkı tanınmasının, özellikle havuzlarda kadın ve erkekler için ayrı saatler belirlenmesini savunan Müslümanların yaşadığı bölgelerde 'topluluk temelli' oylamaya dönüşeceği konusunda endişeleri olduğunu belirtti.

Tartışma boyunca Hollande ve Sarkozy, Müslümanlar hakkında çok çirkin varsayımlarda bulundu.

İzleyicilerin en çok akıllarında kalan anlar, muhtemelen Sarkozy'nin saldırılarının en güçlü olduğu o hassas dakikalardı.

Sarkozy birçok kez Hollande'ın 'yalan söylediğini' iddia ederken Hollande da "Bu lafı çok kolay harcıyorsun" cevabını verdi.

Adaylar nükleer sanayi konusunda da anlaşamadı.

Sarkozy, Fransa'nın atom enerjisine bağımlılığını azaltacağı sözü veren Hollande için, "İşçileri, Yeşillerle zavallı bir siyasi anlaşma uğruna sattı" dedi.

Hollande'ın hiçbir AB zirvesine katılmadığı göz önüne alınırsa Sarkozy'nin tartışmayı Avrupa'ya çekmesi pek de kurnazca bir adım değildi.

Peki kim kazandı?

Bu, cevap vermesi imkânsız bir soru. Fransızlar kendi seçimlerini yapacak.

Para konusunda, Sarkozy'nin çok daha iyi fikirleri var.

Sarkozy, mücadeleci ve açık tavrıyla Hollande'ın dürüstlüğüne ve zenginlerin 'partizanlığı' yaptığı iddialarına yönelik saldırılarından sıyrılmayı başardı.

Hollande'ın ekonomik programının yanı sıra Sosyalistlerin 'normalliğine, sıradanlığına' saldıran Sarkozy, "Sıradan veya normal bir cumhurbaşkanı olmaktan bahsediyorsunuz. Ama bu 'sıradan veya normal' bir iş değil. De Gaulle, Pompidou, Mitterrand... Bu adamlar 'normal' değildi. Sizin 'normalliğiniz' bu makamla örtüşmüyor" dedi.

Hollande ise eleştirilerini Sarkozy'nin cumhurbaşkanı olduğu son beş senelik döneme yöneltip Sarkozy'nin koltuğunu koruması için telaşa düştüğü izlenimini yarattı.

Yüzleşmeden hoşlanmayan Hollande'ın tartışma süresince Sarkozy'nin gerisinde kaldığı zamanlar oldu.

Sosyalist aday da kendini ifade etme fırsatı buldu tabi.

Özellikle kendi idaresi altında Fransa'nın nasıl değişeceğini anlattığı son konuşması etkileyiciydi.

Hollande'ın ılımlı, yumuşak tutumu Sarkozy'nin saldıgıran tutumuyla tamamen zıttı. Bu özelliği Hollande'ı cumhurbaşkanlığı koltuğuna götürebilecek bir avantaj sayılmaz.

Hollande, "Seçim belli. Nicolas Sarkozy ile devam etmek veya değiştirmek" dedi.

Sarkozy'nin gözü diğer oylarda

Sarkozy ise sözünü, oylarına ihtiyaç duyduğu aşırı sağcı Ulusal Cephe ve merkezdeki François Bayrou'nun destekçilerine seslenerek bitirdi.

Sarkozy, dengeli bütçe için anayasal değişikliğe gideceği önerisini dile getirdi.

Bu değişikliğin, Hollande'ın yeniden gözden geçirilmesinden yana olduğu AB'nin tartışmalı mali sözleşmesine uyumlu yapılacağını belirtti.

Sarkozy, "Bu, kararların alınıp belirli bir rotanın takip edilmesi, sorumluluk alınması gereken tehlikeli ve zor bir dünya" sözüyle konuşmasını bitirdi.

Bana göre tartışmayı Nicolas Sarkozy kazandı. Ancak kendisinin de bildiği gibi, nakavt etmek için son bir darbeye ihtiyacı vardı.