BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Fransa tamam da, bizim hiç mi kusurumuz yok…

Fransa tamam da, bizim hiç mi kusurumuz yok…

Bugün Fransa ile yatıp Fransa ile kalkıyoruz.

Sarkozy’e saydırıp, Fransız mallarını boykot’u tartışıyoruz.

Alınacak siyasi önlemleri konuşuyoruz.

Tamam bunları konuşalım, tartışalım, Fransa’ya giydirelim, önlemler alalım ama biz neden bu durumdayız, fırsatını bulan neden Türkiye’ye Ermeni meselesini gerekçe yapıp yükleniyor diye de düşünelim.

Çünkü İsviçre ile başlayan” inkar yasası” modası Fransa ile diğer Avrupa ülkelerinde de yayılma eğilimi gösteriyor. Bunun önüne neden geçemedik sorusuna da yanıt arayalım, çuvaldızı başkasına batırırken iğneyi unutmayalım.

2009’un ekim ayıydı…

Türkiye’de diplomasi ile ilgisi olan herkeste heyecan doruktaydı.  

İsviçre’de bir ilk gerçekleşecekti, dünya tarihi buluşmaya kilitlenmişti. Türkiye ile Ermenistan ”ilişkilerin normalleştirilmesi” için imza atacaklardı.

Zor oldu, son dakika krizleri çıktı ama sonunda hazırlanan protokollere, o imzalar atıldı.

Amerika’lı, Rus ve İsviçreli dışişleri bakanlarının gözetiminde atılan imzalar soykırım iddialarının uzmanlar tarafından incelenmesini, hükümetler arasında bir komisyon kurulmasını öngörüyordu.  

Yıllarca soykırım suçlamasına karşı durmaya çalışan Türkiye ilk kez Ermenistan’ı bu işi uzmanlar araştırsın noktasına getirmişti.

Yani tarihçiler araştıracak ve varılan sonuç yine hükümetler arası komisyon tarafından değerlendirilecekti, süreç, iki ülke ve uluslar arası tarihçiler arasında ilerleyecekti.

İki ülkenin üzerinde uzlaştığı isimler çalışırken diğer ülkelerin parlamentolarının bir karar alması söz konusu değildi.

Kimse bu konuyu Türkiye’nin yumuşak karnı olarak göremeyecek, sürecin sonuçlanmasını beklemek zorunda kalacaktı. Yani dışarıdan gazel okuyanlar için soykırım tartışmasından elde edilecek bir rant olmayacak, bu başlık Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için kullanılamayacaktı.

Ama olmadı.

Protokoller imzalandıktan sonra rafa kaldırıldı.

Ankara protokolleri meclisten geçirmek için Ermenistan’ın Karabağ’daki işgaline son vermesini ön şart olarak ileri sürdü.

Ermenistan buna karşı çıktı.

Ve süreç kilitlendi, bütün dünyayı heyecanlandıran yakınlaşma girişimi başlarken sona erdi.

Fransa bu konudaki en iyi örnektir.

Tamam, Sarkozy dengesiz..

Tamam, Fransa parlamentosunda siyaset yapanlar gelecek seçimleri düşünüyor,

Tamam Fransızlara ders verelim, ekonomik ve politik olarak onları dışlayalım

Ama durup bir de düşünelim.

Biz bu meseleyi çözmek için ne yaptık sorusuna yanıt arayalım.

Sorunu Türkiye’ye karşı kullanmak isteyenlerin elinden argumanları almak için fırsat varken neden kullanmadık diyerek özeleştiri yapalım.

Öngörüsüzlük mü, seçim hesabı mı yoksa yeteri kadar cesur olamamak mı Türkiye’yi bu hale getirdi.

Veya daha can alıcı bir soru.

Benzer kararları alan ülkelerin sayısı artarsa ne yapacağız?

Hepsine mi ambargo uygulayıp, ilişkileri askıya alacağız?

Her ne kadar kabul etmekte zorlansak da, bu sorulara içtenlikle yanıt verildiğinde ortaya çıkan bir gerçek var.

Daha fazla üzülmemek, ülke gündemini meşgul etmemek ve beklide en önemlisi , tarihin gölgesinden kurtulmak ve haksızlığa uğramamak için.

Ezber bozacak bir şeyler yapmamız gerekiyor.

Hem de hiç vakit kaybetmeden, hemen…