Fransız vatandaşları Beşinci Cumhuriyet'in ilan edildiği 1958'den bu yana ikinci kez sosyalist bir adayı cumhurbaşkanlığına taşıdı.
Abone olFransa değişim için sandıklara gitti. Beşinci Cumhuriyet’ten bu yana ikinci kez Sosyalist bir aday cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak. Fransa solu yirmi beş yıldır iktidara gelememişti.
Beşinci Cumhuriyetten bu yana ikinci kez Fransız vatandaşları sosyalist bir adayı cumhurbaşkanlığına taşıdı. Bu, Avrupa için de oldukça mühim bir gelişme. Uzun bir süredir merkez sağın iktidarda olduğu Fransa’da sosyalist bir adayın seçilmesi, Avrupa siyasetini de sarsabilir.
Francois Hollande akıllıca bir kampanya yürüttü. Nicolas Sarkozy’nin yüksek oktanlı cumhurbaşkanlığının yarattığı bezginliğe karşı sıradan bir aday olmanın erdemiyle öne çıktı. Kendisini Fransız halkını güvenini kazanacak “Bay Normal” olarak sundu.
Seçim kampanyası boyunca verdiği mesaj oldukça tutarlıydı. Nicolas Sarkozy’nin ekonomi politikalarının başarısız olduğunu ve ekonomik büyüme olmadan krizin aşılamayacağını vurguladı.
Bu değişim, hem Fransa hem de Avrupa için belirsizliği de beraberinde getiriyor. Hollande şimdiye kadar hükümette hiç yer almadı. Kamu harcamalarını artırmayı ve vergi artırımlarıyla bütçeyi dengede tutacağını taahhüt ediyor.
Ancak gerçek şu ki, Fransa’nın 2013 itibariyle bütçe açığını %3’e düşürmesi için, gelecek sene 18 milyar euro kesinti yapması gerekiyor. Bunun nasıl yapılacağıysa kampanya boyunca pek tartışılmadı.
Seçimlerin ilk turundan önce Francois Hollande daha çok sola hitap etti. “Benim bu savaşta düşmanımın adı, yüzü ya da partisi yok, düşmanım finans dünyasıdır” dedi.
Eğitim alanında 60,000 istihdam yaratacağını ve zenginlerin daha çok üstüne gideceğini söyledi. “Fransa’nın özü eşitliktir” dedi.
Ancak seçimlerin ikinci turuna giden süreçte bu sözleri daha az duyduk. Radikal solun oylarını alacağını bildiğinden bu konularda daha fazla taahhütte bulunmadı.
Avrupa’da nefesler tutuldu
Ancak Hollande, görevi esnasında, daha temkinli, pragmatik ve bir sosyalistten ziyade bir sosyal demokrat gibi davranacak. Piyasaların gözünün üzerinde olacağını biliyor.
Fransa’nın borçlanma maliyetinin artmasını göze alamaz. Manevra alanı olduça kısıtlanmış durumda.
Seçim kampanyası boyunca Cumhurbaşkanı Sarkozy, Hollande’ın cumhurbaşkanı olması durumunda Fransa’nın Yunanistan’ın izinden gideceğini ve kamu harcamalarının artacağı konusunda uyarılarda bulundu. Hollande’ın danışmanları tehlikenin farkında ve önemli iş adamları ile toplantılar düzenlediler.
Avrupa’nın geri kalanıysa nefesini tutmuş durumda. Hollande, önceliği kemer sıkma önlemlerine değil ekonomik büyümeye vereceğini söyledi. Bunu söyleyerek euro bölgesi krizini aşmada Alman reçetesine karşı çıkıyor.
Yemin töreninden sonra yapacağı ilk resmi görüşme Alman lider Angela Merkel ile olacak.
Hollande, euro bölgesinde daha fazla bütçe disiplini öngören anlaşmanın yeniden yeniden müzakereye açılması çağrısında bulundu.
Merkel bu konuda gayet net: anlaşma yeniden müzakere edilmeyecek. Hollande ise “Avrupa’nın geleceğine Almanya karar veremez” diyor.
Hollande, AB’nin izleyeceği yolda Fransa’nın izini belli etmek istiyor.
AB için hızlı başlangıç
Şimdiden uzlaşma yönünde işaretler var. Alman Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle bütçe anlaşmasına büyümeye dair maddeler ekleneceğini söyledi.
Hollande, şimdiden Avrupa’da tartışmanın seyrini değiştirdi. Almanya iki ay öncesine kıyasla daha da yalnızlaşmış durumda.
Tartışma şu an daha çok Avrupa ekonomisinin nasıl yeniden yükselişe geçeceği üzerine. Altyapı projelerine yapılan harcamaların artırılması tartışılıyor. AB bütçe açığını kapatma konusunda hedeflerini yumuşatabilir.
Hollande seçim kampanyası süresince Fransa’nın sosyal yapısını ve ‘Fransız farkı’nı koruyacağına dair söz verdi. Emeklilik yaşının bazı gruplar için yeniden 60’a indirileceğini söyledi.
Haftalık çalışma saatleri 35’te kalacak. Birçok kişi Fransa’yı geçmişin nostaljisi içinde yaşayan ve küreselleşmiş ekonomiden kaçmanın yollarını arayan bir ülke olarak görüyor.
Hollande, cumhurbaşkanlığı sırasında yüksek maliyetli Fransız yaşam biçiminin sürdürülebilir olup olmadığını yeniden düşünmesi gerekecek.
'Kaybol’
Nicolas Sarkozy için seçimler sadece ekonominin gidişatı ile ilgili değil aynı zamanda kendi kişiliği ile ilgiliydi.
Çok sayıda Fransız vatandaşı, Sarkozy’nin tarzından hoşnut değildi. Bir çiftçiye ‘kaybol’ diyen bir cumhurbaşkanı isyemiyorlardı. Sinirli üslubundan ve bitmez tükenmez fikirlerinden memnun değillerdi.
Sarkozy Fransa’yı modernleştireceği edeceği sözüyle iktidara geldi. Geçmiş ile bir “kopuş” olacağını söyledi. Euro bölgesi kriziyle Angela Merkel ile omuz omuza mücadele etti ancak işsizlik %10’a kadar yükseldi.
Albay Muammer Kaddafi’ye karşı verilen mücadelenin başını çekti ancak askeri konularda yapılan kampanyalar seçimlerde pek de başarılı olamıyor.
Sarkozy, kendi çağının en zeki siyasetçilerinden biriydi ancak kendisinin dekabulettiği gibi her zaman Fransız vatandaşlarının bir cumhurbaşkanından beklediği gibi davranmadı. İhtiyatlı değildi.
Kampanya boyunca göçmenler ve sınırların kapatılması, vurguladığı temel konuları arasındaydı. Avrupa’nın serbest ticaret ve deregülasyon için çok fazla ödün verdiğini ve Fransız vatandaşlarının kendilerini güvende hissetmediğini söyledi.
Kampanyanın ikinci turunda, ağırlıklı olarak, oylarına muhtaç olduğu radikal sağın alanına girdi. Ancak bup ek de başarı şansı olmayan bir taktikti. Radikal sağ ona güvenmedi.
Daha önce de onların dilinden konuşmayı denemiş ancak başarılı olamamıştı.
Sarkozy’nin muammalı seçim kampanyası
Fransız vatandaşları, Hollande’ın doğru tespit ettiği üzere, göçten ziyade işsizlikten şikayet ediyorlardı.
Kampanyanın ileriki aşamalarında, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin euro bölgesi krizinin ve deneyimsiz bir liderin göreve gelmesinin yaratacağı risklere neden yeterince değinmediği ise bir muamma.
Sarkozy, Merkel ile ilişkisini elinde bir koz olarak gördü. Hatta kendisi için gelip kampanya yapacağını düşündü. Ancak bu fikir geri tepti.
Sonuç itibariyle verdiği mesaj tutarlı değildi. Hollande’ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması pek de riskli görünmedi.
Hollande, kendisini, izinden gittiği Francois Mitterand’ın kalıbına soktu. Sarkozy, işe yaramaz gördüğü rakibini küçümsemek gibi ölümcül bir hataya düştü.
Fevri ve girişken bir lider olan Sarkozy, euro bölgesi krizi ve kendi hataları nedeniyle ardı ardına devrilen liderlerin sonuncusu oldu.