Yıllarca İstanbul'un kenar semti olarak anıldı. Oysa fotoğraflara konu olacak bir yüzü vardı. İşte o ilçeden yansıyanlar!
Abone ol >>>ADVERTORIAL>>>En sanatsal resimler bile hayata dair vesikalıklardır aslında. Dünya yaşlı bir adam yüzüdür ve sanatçı o yüzdeki kırışıklara saklı yaşanmışlıkları resmeder. Geçmişi binlerce yıla dayalı Küçükçekmece’nin yüzü bazen bir çocuk kadar masum, kimi zaman ihtiyar bir bilge gibi vakur ve hüzünlü… O halde artık gelenekselleşen “Küçükçekmece’de Hayat” konulu ulusal fotoğraf yarışmasına çevirelim cümlelerimizin objektifini!
OBJEKTİFE KONU OLAN İLÇE; KÜÇÜKÇEKMECE
Yer kürenin hangi noktasında yaşıyorsanız, oraya ait olursunuz bir süre sonra…
Fotoğraf: Ebru Ceylan (Mansiyon ödülü) |
İstanbul’un “dış semtlerinden” biri olarak algılandı Küçükçekmece yıllar boyunca. Modern İstanbul’un dışında kalmıştı, belki de bırakılmıştı. Oysa geçmişinin on binlerce yıl öncesine dayandığını arkeologlar belgelediler bir süre önce ve utandık.
Bu suskun semtin ta binlerce yıl öncesinde değerini bilen ilk çağ insanlarına, kayıp kent Bathonea’nın gizemli sakinlerine, Romalı zenginlere, Osmanlı av çiftliklerinin maceraperest sakinlerine açıklayamadık utancımızı. Sustuk. Biz sustukça Küçükçekmece silkelendi. Kendisini yepyeni modern binalarla donattı. “Kentsel” olarak dönüştü, işte o zaman modern insanın ilgi odağı oldu.
Kitabın kapağını değil de iç sayfalarını okuyanlar için Küçükçekmece’nin farklı bir yüzü vardı. Binlerce yıldır sakladığı tarihini, milyonlarca kişiyi taşıyan Mimar Sinan Köprüsü’nü, gün batımının gözden ırak romantizmini paylaşmaya hazırdı. Bu mesajı alanlar ise fotoğraf sanatçıları oldu.
Küçükçekmece Belediyesi’nin her yıl düzenlediği ve geleneksel hale getirdiği “Küçükçekmece’de Hayat” başlıklı ulusal fotoğraf yarışması ülkenin dört bir yanında zamanı durduran deklanşör üstatlarını bir araya getirdi. Modern çağ insanıyız ya, hemen istatistik sorarız; verelim efendim. Sonuncusuna 129 sanatçı 1921 eserle katıldı. Hatta Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu, bu yarışmanın ulusal boyutunu onadı ve destek verdi. Dia, baskı, dijital alanında yarıştı hayatın algı boyutuna farklı bir açıdan göz kırpan bu isimler. Dereceye girenlere ödülleri bir törenle verildi.
Fotoğraf: Ercan Aydeniz (Birincilik ödülü) |
Bu yarışma her yıl yapılıyor.
Küçükçekmece de her gün yeni bir adım atılıyor yarınlara doğru.
Ama bu ne bir sanat haberi, ne tanıtım yazısı, ne de hayatın anlamını sorgulayan bir metin.
Bu yazı bir hatırlatma niteliği taşıyor.
E–5 karayolu boyunca, Küçükçekmece’yi paralel olarak geçip gitmedik mi biz modern insanlar?
“Buralar neydi ne oldu yahu” diye de hayıflandık. İçimizden insaflılar “Mimar Sinan’ın bir köprüsü var ki burada yaşayan tarih” diyerek hakkını minimum da olsa verdi.
Peki, maksimum dururken neden minimumla yetindik?
Fotoğraf sanatçılarının iştahla objektiflerini çevirdikleri Küçükçekmece’ye en son ne zaman gittik?
Fotoğraf: Ahmet Fatih Sönmez (üçüncülük ödülü) |
En son ne zaman göl kıyısında bir piknik yapıp, akşamüstüne çalan saatlerde güneşin yüzümüze el sallayan batışını izledik?
“Yaşayan tarih” dediğimiz Mimar Sinan Köprüsü orjinaline sadık kalınarak restore edilmiş, bunu da bilmiyorduk tabii.
Biz modern insanız velhasıl. Güzellikler bize hatırlatılmadan değerini bilemeyiz.
O zaman cümleler sussun, deklanşörler konuşsun.
Küçükçekmece’deki hayatı vesikalaştıran kareler, hemen yanı başımızdaki bu cennette kabul edilmek için ille de sevap işlememiz gerekmediğini vurguluyor sessizce.
Sahi, siz bu hafta sonu nereye gidecektiniz piknik için?
>>>ADVERTORIAL>>>