Meclis'teki bütçe görüşmeleri "Türk Milleti" polemiğine dönüştü. CHP lideri Baykal, önce Erdoğan'a "Türkiye'ye hoşgeldin" dedi ardından ses tonunu yükseltti..
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti Hükümeti'nin 3 yıldır uyguladığı ekonomik programın, yoksulluğu önemli ölçüde artırdığını ileri sürerek, “Hükümet, yoksullukla birlikte artan yolsuzluğun hem sorumlusu hem de parçası haline gelmiştir” dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 2006 yılı bütçesinin tümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomik politikalarına yönelik değerlendirme ve eleştirilerde bulundu. Türkiye'de son 5 yıldır, IMF tarafından yönlendirilen bir ekonomik program uygulandığını öne süren Baykal, bu sürecin sonunda yeni ve önemli ekonomik sorunların ortaya çıkmaya başladığını ifade etti. Bu sorunların çözümü için, ülkeyi yönetenlerin artık yeni bir ekonomik politika ortaya koymaları gerektiğini belirten Baykal, hükümetin bu gerçekleri hala göremediğini ve bu yolda bir adım atmadığını ileri sürdü.
Uygulanan programın Türkiye'nin dış ticaret dengesizliğini ortaya çıkardığını, sanayinin ciddi sıkıntı içine girdiğini iddia eden Baykal, bu yıl beklenen cari açığın 23 milyar dolar olduğunu söyledi. AK Parti Hükümeti göreve başladığında bu rakamın 1,5 milyar dolar olduğunu ve cari açıkta yaşanan bu artışı “sağlıklı bir gelişme” diye değerlendirmenin mümkün olmadığını söyleyen Baykal, “Maalesef Türkiye, giderek bir tuzağa çekiliyor” dedi.
Türk Lirasındaki değer artışının sanal bir artış olduğunu, ekonomi yönetiminin, bu artışın nereye kadar süreceğini tespit edip programını ona göre belirlemesi gerektiğini ifade eden Baykal, uygulanan mali disiplin politikası ile Türkiye'nin dünyanın en fazla vergi alınan ülke konumuna geldiğini söyledi. Tarımın dünyanın her yerinde desteklenen bir sektör olmasına karşın, AK Parti Hükümeti'nin bu sektörü yok saydığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bu yaşananlar kader mi; bilerek mi yapılıyor? Yoksa, 'Biz bu işlere karışmıyoruz, birileri söylüyor biz de yapıyoruz' mu deniliyor. İkisi de yanlıştır. Onlar söylüyorsa sen niye uyguluyorsun kardeşim... Türkiye'de 11 milyon işsiz var. Üstelik bu tespitte çok farklı kriterler uygulanıyor. Birbirimizi aldatarak bir yere varamayız. Türkiye, işsizlikten kırılıyor. Bunu görmek için her gün Meclis'in kapısını görmek yeterlidir. Bu hükümet döneminde, işsizlikle birlikte yoksullukta büyük bir artış yaşanmıştır. Türkiye'de 20 milyon insan yoksulluk sınırının, 950 bin kişi açlık sınırının altındadır. Hükümet, yoksullukla birlikte artan yolsuzluğun hem sorumlusu hem de parçası haline gelmiştir.
İktidar, günü kurtarmak adına Türkiye'nin temel kurumlarını bir bir elden çıkarmaktadır. İktidarların görevi satmak değil, yapmaktır. Allah, o kurumları yaratanlardan razı olsun. Siz bu kurumları satarak daha ne kadar idare edeceksiniz.”
Deniz Baykal, Türkiye'nin kamu ek yükünün son 3 yılda 100 milyar dolar arttığını, özel sektördeki bu açığın da tehlikeli biçimde büyüdüğünü ve toplam ek yükün 125 milyar dolara çıktığını söyledi. Baykal, 5 yıldır Türkiye'ye uygulanan “acı ilaç programını” artık değiştirme zamanının geldiğini; bu gidişin sağlıklı bir gidiş olmadığını ve Türkiye'nin, bu uygulamalarla giderek dışa daha fazla bağımlı bir ülke konumuna geldiğini savundu.
Deniz Baykal, iktidarın, yolsuzluğun çığ gibi büyüdüğü bir tablonun içinde olduğunu savunarak, "Liberal hırsızları da gördük, şimdi dindarlık taslayan hırsızları görüyoruz" dedi.
Baykal,, 2006 bütçesinin tümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşmada, Türkiye’nin yolsuzluklardan çok çektiğini ifade etti.
Türkiye’nin, yolsuzluğun çığ gibi büyüdüğü bir tabloyla karşı karşıya olduğunu savunan Baykal, iktidarın da bu tablonun içinde bulunduğunu öne sürdü. Baykal, utandırıcı, yüz kızartıcı uygulamaların her yerde görüldüğünü ileri sürdü.
Baykal, yolsuzluğun her yerde, her zaman görülebileceğini, yolsuzluk yapanın dini, imanı, ırkının olamayacağını kaydederek, "Liberal hırsızları da gördük, şimdi dindarlık taslayan hırsızları da görüyoruz" dedi.
Herkesin hesabını vermesi gerektiğini kaydeden Baykal, bunun için dokunulmazlıkların kaldırılmasını teklif etti.
Yolsuzluğun ciddi bir tırmanış gösterdiğini belirten Baykal, "Sizin Anadolu’daki ilçe yöneticileriniz, kamu hizmetini parayla satar hale gelmişler. Bunlar kimden öğreniyorlar, ders alıyorlar?" diye sordu. Baykal, önce anlaşılıp, sonra ihaleye çıkıldığını ileri sürerek, "Yüce Divan dosyaları bunlardan daha mı ağır?" diye sordu.
Baykal’ın, bunlara tavır gösteren, dürüst, namuslu pek çok insan bulunduğu yönündeki sözlerine AK Parti’li milletvekillerinin "Hepimiz" diye karşılık vermesi üzerine Baykal, "Hepiniz demeye dilim varmıyor. Olayın içinde olanlar var" diye konuştu.
Maliye Bakanı’nın en güvenilir ve ahlaklı insan olması gerektiğine ilişkin sözlerine AK Parti sıralarından "Öyledir" karşılığı gelmesi üzerine Baykal, "Öyleyse hayırlı olsun. Peki bu 4 defa af ne? Birbirimizi aldatmayalım, siyasi inatlaşmaya sokmayalım. Bu, yanlış uygulamayı yapanlara cesaret verir" dedi.
"KRALDAN ÇOK KRALCILIK"
Deniz Baykal, AB ve Türkiye’nin birbirine yönelik aldatma politikası içinde olduğunu ifade ederek, Türkiye ve AB’de aklı başında olan insanların, Türkiye’nin AB’ye tam üye olamayacağının farkında olduğunu söyledi. Baykal, geri dönülemeyecek tavizler verilmemesini de istedi.
Baykal, KKTC meclisi gündeminde olan, Rumlara ait tahsis edilmemiş toprakların iadesini öngören teklife değinerek, AK Parti ve Dışişleri Bakanlığı hukuk uzmanlarının, karargah kurarak KKTC Meclisi’nde bunun kulisini yaptığını öne sürdü. CHP Lideri Baykal, "Kraldan çok kralcılık anlayışıyla, toprak devrederek kime yaranılacak, ne elde edilecek?" sorusunu yöneltti.
"KİMLİK AŞAĞI, KİMLİK YUKARI..."
Yurtdışı gezisinden dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, "hoş geldiniz" diyen Baykal, Erdoğan’ın, yurtdışında hep Türkiye’yi konuştuğunu, ancak bunun, ülkenin sorunlarının çözümüne yönelik olmadığını belirtti. Baykal, Erdoğan’ın, yanlışlarında ısrar ederek, gereksiz tartışmalara sürükleyerek sıkıntıları daha da artırdığını öne sürdü.
Kimlik tartışmalarına değinen Baykal, "Kimlik aşağı, kimlik yukarı... Türkiye bunu tartışıyor" dedi. Türkiye’de kimlik bunalımı bulunmadığını ifade eden Baykal; Erdoğan’ın, Kıbrıs, AB, işsizlik, yolsuzluk konularını bile böyle takip etmediğini savundu. İnsanların böyle bir sorununun olmadığını kaydeden Baykal, "Acaba Başbakan’ın mı böyle bir problemi var diye düşünüyor insan" dedi.
Deniz Baykal, Başbakan’ın sıkışınca, "tek millet, tek devlet" dediğini, Türkiye için ideal yönetim olarak eyaletler sistemini önerdiğini söyledi.
"Türkiye’de Türk Milleti alt kimlik değildir Sayın Başbakan" diyen Baykal, "Bunu içine sindireceksin. Türk Milleti kimliğini söylemekten kaçınarak, sen ne elde edeceğini, kimi tatmin edeceğini zannediyorsun. Türkiye’de bir başbakan çıkıp, Anayasa’da temel esas olmuş, 70 milyonun gözünde yer tutmuş olan Türk Milleti sözünü içine sindiremiyorsa, o ülke çok ciddi tehlikelere maruz kalmaz mı?" diye konuştu.
Baykal’ın bu sözlerine, AK Parti sıralarından tepki gösterildi.
"HÜKÜMET’İN KIRMIZI ÇİZGİSİNE BENZEMEZ"
Baykal, kürsünün arkasında yazılı "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" yazısını göstererek, konuşmasını şöyle tamamladı: "Hangi millet bu? Adı var mı bu milletin? Onun adını merak ediyorsan, Anayasa’ya bakarsın; tatmin etmiyorsa, Kuvayi Milliye’ye, 70 yıllık geçmişimize, Türkiye’nin milli mücadelesine bakarsın. Bütün bunları kavrayamadıysan, sana yazıklar olsun. Sen bu anlayışla devam edersen, Türkiye’nin başına çok iş açarsın. Bu, Türkiye’nin kırmızı çizgisidir; bu, Hükümet’in Kuzey Irak’taki kırmızı çizgisine benzemez."