Malatya'da tam bir kaos yaşanıyor. Yetkililer ve kurumlar ne teşhiste ne de tedavide ortak noktada buluşamadı. Kısacası Malatya'da halkın sağlığı Allah'a emanet gidiyor..
Abone olŞehir suyunun kirlenmesi sonrası ishal vakalarının görüldüğü Malatya'da tam traji-komik manzaralar yaşanıyor. Şehirde şu ana kadar hastanelere başvuran hasta sayısı 7 bin 838. Oysa Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın'ın kameralar önünde su içerek ısrarla su temiz diyor. Ancak hastanelere başvuran hasta sayısında azalma yerine artış yaşanıyor. Kentte incelemelerde bulunun CHP'li heyet ise başkan Akın'ın eşinin su içtikten sonra tifoya yakalandığını iddia ediyor. İnönü Üniversitesi belediyeyi, belediye ise üniversitesi reklam yapmakla suçluyor. Sağlık Bakanlığı yetkilileri de Malatya'nın ana şebeke suyunun temiz olduğunu kirlilik bulgusu saptanan bölgeleri besleyen şebekenin ise lokal olarak kirlilik gösterdiğini belirtiyor. Ancak gözlerden bir nokta kaçırıldı. Malatya Valiliği'nin belediyeyi daha önce defelarca uyardığı ortaya çıktı. Valiliğin içme suyundaki klorlama ve kirlilikten dolayı Malatya Belediyesi'ni 13 Aralık 2004, 12 Temmuz 2005, 19 Eylül 2005 ve 17 Ekim 2005 tarihlerinde resmi yazıyla uyardığı ve içme suyundaki klor eksikliğinin giderilmesini istediği belirtildi. Resmi yazılarda da içme suyu depolarından dezenfeksiyon sisteminin bir an önce kurulması istendi. Alınan önlemler ise başka bir trajedi yaşanıyor. Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ramazan Demirhan'ın talimatı akıllara durgunluk verecek cinsten. Şehrin hastalıktan kırıldığı bir ortamda devlet öğrencileri kendi hallerine bırakıyor. Demirhan'ın "Maddi durumu iyi olan öğrencilerin ambalajlı su tüketmeleri istendi. İmkanı olmayan öğrencilere ise kantinlerde sular kaynatıldıktan sonra veriliyor. Bu işlem, okul müdürlükleri ve idareciler tarafından denetlenecek." şeklindeki sözleri ibret verici. Nereden bakarsanız bakın Malatya'da karmaşa ve otorite boşluğu olduğu kesin. Ne teşhiste ne de tedavide birlik yok. Herkes birbirini suçluyor. Olan da öğrencilere halka oluyor..