Başbakan Erdoğan'ın 'derin devlet'in üzerine gidileceğini söylemesi 'demokrat' bilinen bazı yazarlarda tedirginlik yarattı. Dilek Yaraş, 'derin demokratları' irdeledi.
Abone olŞemdinli'deki olayların ardından Başbakan Erdoğan'ın düğmeye basması, kendilerini 'demokrat' olarak tanımlayan bazı yazarlarda 'tedirginlik' yarattı. İnternethaber yazarı Dilek Yaraş, isim vermeden 'derin demokratları' yakın plana aldı...
Yazı: Dilek Yaraş
Kaynak: www.internethaber.com
- Daha açık söyleyeyim: AKP düşmanlığı, bazılarının gözünü o kadar kör etmiş ki o demokrat bildiğimiz, fikirlerinin hepsine katılmasak da yazılarını beğeni ve güvenle okuduğumuz yazarlar dahi, neredeyse ‘’derin devlet’’ ten yana görüntü verdiklerinin farkında bile değiller.
Hükümetin istikrarlı bir şekilde ‘’derin devlet’’ in üzerine gideceğini söylemesi, Doğu’daki vatandaşlarımıza bu mesajı vermesi kusur oluverdi birdenbire.
Sanki;
‘’Derin devlet’’ ile mücadele etmek PKK ile mücadele etmeyi engellermiş,
‘’Derin devlet’’ i eleştirmek PKK’yı aklamak olurmuş,
‘’Derin devlet’’ i suçlamak devleti suçlamakmış gibi bir tavır içine giriyorlar.
Sanki;
O bölgelerdeki halkımızı, ‘’devlet’’ maskesi altındaki çetelerden ve üzerlerine sık sık ve ansızın çöken faili meçhul cinayetler karabasanından kurtaracak, devlete güven duymalarını sağlayacak olan en gerçekçi formülün, ‘’esas’’ devletin ‘’derin devlet’’ ile mücadelesi olduğunu bilmezlermiş gibi.
Sanki zamanında kendileri devlet içindeki çetelere karşı en amansız yazıları yazmamışlar gibi.
El insaf !
Derin devlet ile mücadelenin lafta kalmayacağına dair Doğuda’ki halkımızı ikna etmek bölgedeki DEHAP(yeni adıyla DTP) ‘ın gücünü eritir.
Bu görülmüyor mu acaba? Hükümete karşı olmak böyle bir şey mi ki? Yedi düvel öteden görünen bu basit gerçeği bile yok saymak mı?
Oradaki insanlar oylarını DEHAP’a verirlerken Türkiye’yi bölmek maksadıyla mı verdiler sanıyorsunuz?
Hadi canım siz de...
Bugüne kadar devlet tarafından can güvenliği ve temel ihtiyaçları sağlanamamış, ağaların elinde oyuncak olan gariban halk, denize düşen yılana sarılır misali DEHAP’a verdiler oylarını.
DEHAP’a oy verenlerin büyük çoğunluğu Türkiye’yi bölmek istemiyordu. Aynı, AKP’ye oy verenlerin büyük çoğunluğunun şeriatı istemedikleri gibi.
DEHAP, PKK tarafından kullanılıyor mu, kullanılıyorsa ne kadar kullanılıyor?
PKK mı DEHAP’ı yoktan var etti, yoksa kurulan ve güçlenen bir parti PKK’nın eline mi geçti?
Seçimlerde hile ve seçmen üzerinde baskı var mıydı?
Bunlar ayrıca tartışılacak ve kanıtlarıyla yanıtlanması gereken sorular.
Şu aşamada, aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli şey, her ne olursa olsun, PKK ya da DEHAP adı altında Kürt düşmanlığı yapmamak olmalıdır.
Aynı ‘’derin devlet’’ adı altında devleti yıpratmamak gerektiği gibi.
Umarım, AKP sözünü tutar ve devletin her kademesindeki –kendi bünyesine sızmış olanlar da dahil olmak üzere- çetelerle istikrarlı bir şekilde mücadele eder.
''Derin devlet'' mücadelesi bir ''temiz devlet'' mücadelesidir.
Derin devlet eridikçe PKK ve türevlerinin de eriyeceğine dair hiçbir kuşkum yok benim.
Biz temiz ve demokratik bir devlet istiyoruz. ‘’Derin devlet’’ ile mücadele bu yolda atılan en büyük ve önemli adım olacaktır.
Susurluk olayından sonra yanıp sönen ışıklar bu meseleyi bugün de halledemezlerse parçalanan sadece ampuller olmaz herhalde.
İktidar muhalifi bir yazar olmak ve hep öyle kalmak güzel ve rahat bir şey elbette. Ama, o muhalif yazılar aslında sizin kendi savunduğunuz değerlere muhalefet ediyorsa sizin muhalif tavrınızda da bir problem var demektir bence.