BIST 9.539
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 2.992,52
HABER /  GÜNCEL

Meclis'i karıştıran yazı

Hürriyet'in tepe ismi Ertuğrul Özkök, Meclis'te 264 ABD ajanı bulunduğunu öne sürdü. Ajanları teşhir eden Özkök, Genelkurmay Başkanı'nı da listeye dahil etti.

Abone ol

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Meclis'te 264 ABD ajanı bulunduğunu öne sürdü. Bunların isimlerini de veren Özkök, hızını alamadı, "Aralarında Genelkurmay Başkanı da var" dedi. İşte Özkök'ün şok eden yazısı... TBMM’de 264 Amerikan ajanı ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında 264 Amerikan üniformalı milletvekili var.’ Yanlış işitmediniz. Milletvekillerimizin tam 264’ü ‘Amerika’nın hizmetindeki üniformalılardır’. İsim vermemi, Meclis çatısı altındaki ‘kendini Türk zanneden’ bu Amerikan üniformalıları teşhir etmemi mi istiyorsunuz? Hiç çekinmeden teşhir de edeyim. Amerikan üniformalı bu TBMM mensupları arasında o sırada henüz milletvekili olmayan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve AKP’nin önde gelen bütün yöneticileri var. Genelkurmay Başkanı da Amerikan üniforması taşıyan bir zattır. Biliyorum şaşırdınız. Hangi gafil, milletvekillerimize, Genelkurmay Başkanı’na bu iftirayı atabilir diye soranınız var. Hemen söyleyeyim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç. * * * Arınç geçen pazar günü Gaziantep AKP merkezinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Irak politikasını eleştiren gazeteciler için şunu söylüyor: ‘Bakmayın öyle birkaç gazetenin, birkaç köşesindeki kalemşorlara. Onlar Amerikan üniforması giymiş, kendini Türk zanneden insanlardır. Biz bu ülkede tarihimizle, milletimizle ne yaptığımızı, neyi hedeflediğimizi, kimlerle dost olduğumuzu çok iyi biliyoruz... Bu yüzden verilen karar (1 Mart tezkeresi) ve hükümetin o günden bu yana takip ettiği politika, alkışlanacak bir politikadır.’ Söyleyin bu sözler ne anlama geliyor? Meclisimizin 1 Mart 2003 günü aldığı karar doğrudur. Bunu eleştirenler de ‘kendini Türk zanneden Amerikan üniforması giymiş insanlardır’. * * * TBMM’nin 1 Mart’ta Türk askerinin Irak’a girmesi yolundaki tezkereyi oyladığı gün çıkan sonuç şuydu: 264 milletvekili ‘Evet’ oyu kullanmıştı. ‘Hayır’ diyenlerin sayısı ise 250’de kalmıştı. ‘Hayır’ diyenlerin 179’u CHP’den, diğerleri ise muhalif partilerdendi. AKP’li ‘Hayır’cıların sayısı sadece 71’di. Kısaca, çoğunluk ‘Evet’ dediği halde, tezkere tüzük gereği reddedilmişti. Ayrıca asker gönderilmesine izin veren ancak henüz kullanılmayan ikinci tezkereye Meclis’te 358 milletvekili ‘Evet’ oyu vermişti. Demek ki bu Meclis’in çoğunluğu, AKP’nin ise ezici çoğunluğu 1 Mart tezkeresinin lehinde oy kullanan ‘Amerikan üniformalılarmış’. Peki bu insanlar, o gün parti başkanlarının zoruyla mı ‘Evet’ demişlerdi? Bunu da söyleyemezler. Çünkü AKP o gün grup kararı almamış, milletvekillerini serbest bırakmıştı. * * * TBMM Başkanı’nın bu konuşması neresinden baksanız vahimdir. Bu zihniyette bir insanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin böylesine tarihi bir oturumunu tarafsız yönetebileceğine inanıyor musunuz? Ama daha vahimi var. Arınç bu konuşmayı yaparken bir yandan da 301’inci maddeye karşı eleştirilerini dile getiriyor. Yani güya düşünce özgürlüğünü savunuyor. Sevsinler bu özgürlük anlayışını. Hükümetin Irak politikasını destekleyenlere özgürlük, eleştirenlere ise ‘ihanet yolları’. Benim kafamdakiler için özgürlük; ama benim gibi düşünmeyeler için ‘Amerikan uşaklığı’, ‘hainlik’ suçlamaları. Ben buradan açıklıkla bir kere daha ifade ediyorum. 1 Mart Tezkeresi’nin kabulü yönünde yazılar yazdım. Hálá da ret kararının yanlış olduğunu düşünüyorum. Kuzey Irak’ta olup bitenleri görünce, bu inancım daha da artıyor. Ama ne kendi düşüncemi bugünden tek ve hakiki doğru olarak kabul ediyorum, ne de benim gibi düşünenleri ‘Amerikan üniforması giymiş’ insanlar olarak görüyorum. Benim millet duygum ve vatanseverliğim, onun cemaat sevgisinden daha az güçlü değildir. * * * Böyle bir yazı yazdığım için TBMM’nin üyelerinden özür diliyorum. Ama o gün Meclis’te 1 Mart Tezkeresi’nin geçmesi yolunda oy kullanan insanların da en az benim kadar bu sözlere üzülmesi gerektiğini düşünüyorum. Her defasında belagat şehvetine kapılıp ağızlarına geleni söylüyorlarsa, birisinin çıkıp onlara ayna tutması gerekmez mi? Ben de sadece bunu yapıyorum. Yazı: Ertuğrul Özkök Kaynak: www.hurriyet.com.tr