BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,76
ALTIN 2.973,01
HABER /  GÜNCEL

Flaş tahliyelerin ardındaki AK Parti stratejisi ne?

Radikal gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz gündemi sallayan tahliye kararlarının arka planında yatan hükümet stratejisini yorumladı...

Abone ol

Malatya Zirve Yayınevi davasının müdahil avukatlarından olan Radikal si yazarı Orhan Kemal Cengiz, tahliyelerle ilgili, hükümetin 17 Aralık’tan sonra strateji değişikliğine giderek ‘Biz de mağduruz’ refleksi ile Zirve sanıklarının da tahliye olacağını bildiği halde Ergenekon ve Balyoz davalarının sanıklarına zeytin dalı uzattığını ve göz kırptığını söyledi.

"BİZ DE MAĞDURUZ" MESAJI VERİLİYOR

Avukat Cengiz, Zirve davası kararının 10 Nisan’da verileceğine işaret ederek “Böylece hem topluma bir mesaj verilecek; ‘Nasıl ki bu paralel yapı bunları daha önce mağdur ettiyse aynı şekilde bizi de mağdur ediyor’ diye. Yani bu kadar alelacele, bu işlerin yapılmasının arkasında bu var. Yoksa Adalet Bakanlığı tek tek kimlerin tahliye olacağını tabii ki biliyor idi, bilmemeleri mümkün değil. Ama o büyük strateji içerisinde bu bir küçük yol kazası, minik bir şey. Buradaki büyük strateji görmememiz lazım. Ve büyük strateji Türkiye’deki demokrasi insan hakları açısından tehlikeli.” dedi.

Anayasa Mahkemesi'nin eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında verdiği 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği' şeklindeki kararı ve Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran yasa değişikliğinin ardından Hrant Dink davası ve 3 kişinin boğazı kesilerek öldürüldüğü Malatya Zirve Yayınevi davasının sanıkları da tahliye edildi.

Zirve davasının müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, yaşanan gelişmelerle ilgili Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendirmelerde bulundu.

"BÜYÜK STRATEJİYİ GÖRMEMİZ LAZIM"

Avukat Cengiz, Anayasa Mahkemesi’nin tutuklulukları uzun bulduğu arkasından da hükümetin bir düzenleme yaptığını hatırlatarak “Fakat o kadar aceleleri vardı ki, bu düzenlemeleri yapma konusunda. Aslında bu düzenlemeyi yaparken de Zirve sanıklarının da tahliye olacağını biliyorlardı. Ama asıl dert biran önce Ergenekon ve Balyoz sanıklarının tahliye edilmesi… Çünkü 17 Aralık’tan sonra hükümet bir strateji değişikliğine gitti. Ve bu değişiklikte topluma şu mesaj verilmek isteniyor; “Biz mağduruz, tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarındaki sanıklar gibi. Yani hükümet bir anlamda onlara bir zeytin dalı uzatmak istedi. Böylece hem topluma bir mesaj verilecek; ‘Nasıl ki bu paralel yapı bunları daha önce mağdur ettiyse aynı şekilde bizi de mağdur ediyor’ diye. Yani bu kadar alelacele bu işlerin yapılmasının arkasında bu var. Yoksa Adalet Bakanlığı tek tek kimlerin tahliye olacağını tabii ki biliyor idi, bilmemeleri mümkün değil. Ama o büyük strateji içerisinde bu bir küçük yol kazası, minik bir şey. Buradaki büyük stratejiyi görmememiz lazım. Ve büyük strateji Türkiye’deki demokrasi insan hakları açısından tehlikeli.” ifadelerini kullandı.

Cengiz, görünürde tutuklama sürelerini düşürerek insan haklarını ilerletecek bir düzenleme yapıldığını ama bunun asıl amacının maalesef Ergenekon ve Balyoz’a ‘göz kırpmak’ olduğunu vurguladı.

"ZİRVE DAVASI 10 NİSAN’DA KARARA BAĞLANACAKTI"

Uzun tutukluluk süreleri düzenlemesinin başka türlü yapılıp yapılmayacağını ise Avukat Cengiz, şöyle değerlendirdi: “Zaten Ağustos’a kadar süresi vardı bildiğim kadarıyla Anayasa Mahkemesi’nin. Anayasa Mahkemesi kararından sonra bir yıl içerisinde düzenleme yapmak durumunda. Daha kaç ay var burada. Halbuki şurada birkaç ay daha beklenseydi Malatya katliamında karar çıkmış olacaktı. Ama beklenemedi. Yani o kadar büyük bir sabırsızlık var ki; ‘Bir an önce çıkartalım’ diye. Ve sonuçlarına aldırmadan çıkarttılar.”

Orhan Kemal Cengiz, Zirve davasının bu kadar uzamasının çok çeşitli sebepleri olduğunu belirterek “Bir tanesi aslında en baştan belli olan Zirve’de bir tetikçiler var görünürde, ön planda. Ama arkasında bir network var. O network en başından belli olmasına rağmen ancak davanın 4-5 yılından sonra araştırılmaya başlandı mahkeme tarafından. En önemli uzama sebeplerinden bir tanesi budur. Zirve öyle basit bir dava değil. Yani 5 tane çocuk kızmış da 3 kişinin boğazını kesmiş olayı değil. Bunun arkasındaki büyük bir network ortaya çıkartmaya çalışılıyor. Devletin her aşamada direnci var. İşte cinayetin arkasında olduğu söylenen jandarma görevlileri kaç yıl sonra tutuklanabildi, soruşturmaya konu edilebildi. Sonuçta kompleks bir davadır bu. Arkasında derin devletin olduğu, derin devlet ilişkilerini olduğu bir davadır. Uzaması da normaldir, olağandır. Ama dediğim gibi bu yasal düzenleme için biraz daha sabır gösterilseydi. Zaten 10 Nisan’da karara bağlanmış olacaktı.” ifadelerini kullandı.

“MÜHENDİSLİK HESAPLARI YAPILDI, DAVALARDAN ADAM KAÇILIYOR"

"Normal koşullarda, yani burada bir mühendislik hesabı yapılmasa, süren davlardan adam kaçırmak gibi bir şey yapılmasa, tutukluluk süre ile sınırlandırılması makuldür." diyen Avukat Cengiz şunları söyledi: “Bütün mahkemeler en baştan davalarını ona görürler, ona göre yaparlar. Ama bunu yaparken de bir taraftan da yargının işini çok kolaylaştıracaksınız. Yargının istediği her şey hemen önüne gelecek, savcılık makamını güçlendireceksiniz. Yani böyle sadece sorumluğu 3 tane hakimin önüne yıkmayacaksınız. Bu arkasında mühendislik hesapları olan bir düzenleme olmasaydı, Sonuç itibariyle hayırlı kabul edilebilirdi. Ama asıl bu kadar süratle hareket edilmesi Ergenekon davalarına ilişkin bir hava değişikliğidir yani."