BIST 9.751
DOLAR 35,22
EURO 36,77
ALTIN 2.979,66
HABER /  GÜNCEL

Fırat'tan AK Parti medyasına sert yanıt!

Dengir Mir Mehmet Fırat hükümete yakın basında yer alan mal varlığı, 'paralel yapı' ve çözüm süreci konulu iddialara karşı yazılı açıklama yaptı...

Abone ol

AK Parti'nin kurucu isimlerinden olan ve son dönem muhalif çıkışları ile dikkat çeken Dengir Mir Mehmet Fırat, Abdullah Öcalan'ın PKK’nın kurucusu ve önderi olduğunu belirterek, "Devre dışı bırakıldığı taktirde belki PKK dağılır ama yerini daha radikal oluşumların almayacağını kimse iddia edemez" ifadelerini kullandı.

Dengir Mir Mehmet Fırat, son dönemde kendisine yönelik hükümete yakın basında yer alan mal varlığı ve çözüm süreci konulu iddialara karşı yazılı açıklamada bulundu. Cemaate yakın televizyon kanallarında katılığı programlar nedeniyle "paralel" suçlamalasına maruz kalan Fırat hükümete yakın medyaya seslendi ve "Ben her an "SİZİN" kanallarınıza çıkmaya hazırım. Sizler samimi iseniz bu imkanı bana tanıyın ve gelin halkın önünde açıkça tartışalım. Var mısınız ?" diye sordu.

Fırat’ın açıklaması şöyle;

'Havuz medyası'nın kalemşörleri

Kalemlerini, dillerini ve vicdanlarını birilerine kiralayanlar, son günlerde basit demagojileri ile söylediklerimi çarpıtmaya ve o satılmış vicdanlarıyla da bana nasihatta bulunmaya çalışıyorlar.

Öncelikle şu bilinmelidir ki, ne kalemimi, ne dilimi ve hele hele de vicdanını kiralayanlardan değilim. Demokrat, özgür kimliğimle hep doğru bildiklerimi bugüne kadar korkusuzca ifade ettim. Tüm hayatım boyunca da dürüstlük şiarım oldu. Bu nedenle de korkusuzca ve kimseden çekinmeden düşündüklerimi  bütün çıplaklığı ile anlattım ve anlatmaya da devam edeceğim.

Geçen hafta, Beyaz TV’deki söyleşimde mal varlığımı da açıkladım. Bu beyanım dışında yurt içinde ve yurt dışında mal varlığımın araştırılması ve beyan dışı mal varlığımı da Hazine'ye bağışladığıma dair belgeyi vermeye hazır olduğumu belirttim.

Eğer bu kiralık kalem sahipleri, ‘’transfer’’ olmadan önceki gelir ve mal varlıkları ile mevcut gelir ve mal varlıklarını açıklama cesaretine sahiplerse bizler de iki beyan arasındaki farkı, kiraya verdikleri kalem ve dillerinin kira bedeli olarak öğrenmiş oluruz. Hele bir de cesaret gösterip, sahiplerinin mal beyanlarını talep ederek köşelerinde yayınlarlarsa, halkımızın bundan mutlu olacağını da belirtmek isterim.

Benim TV’deki bir söyleşimde Abdullah Öcalan’ın PKK’nın lideri olmaması halinde, PKK’nın dağılacağı söylemimden hareketle, bunun kendilerinin daha evvel can ciğer dostları ve sayfa arkadaşları olanların düşüncesi olduğunu savunuyorlar.

Bahsettikleri o kişiyi şahsen ben tanımam, ancak kendileri bir vakitler akıl danıştıkları o kişiyi gayet iyi tanırlar.

Evet.. Abdullah Öcalan PKK’nın kurucusu ve önderidir. Devre dışı bırakıldığı taktirde belki PKK dağılır ama yerini daha radikal oluşumların almayacağını kimse iddia edemez.

Kaldı ki, Öcalan’ın barış sürecinin devamında inkar edilemez bir rolü olduğunu da hep ifade ettim. Basit demagojiler ile söylediklerimi kendilerince değiştireceklerini zannedip, barış sürecini savunduklarını zannedenler, öncelikle Kürt sorununun bir demokrasi, özgürlük ve eşitlik sorunu olduğunu ağa babalarına anlatıp, bunun TBMM’nin bir haftalık mesaisi ile halledilebileceğini ve özgürlük ve eşitlik sorununun hiç kimse, hiç bir kurum veya parti ile de müzakere edilemeyeceği gibi, referanduma dahi sunulamayacağını anlatırlar.

Ancak ben o kiraya verilmiş kalem ve vicdanlardan bunu beklemenin bir hayal olduğunu da biliyorum. Kürt halkının, yüz yılı aşkındır muhatap olduğu inkar, ret, asimilasyon ve kırımı bana anlatmaya ise ne kapasiteleri ne de kalibreleri yetmez.

Çözüm süreci üzerinden kendilerini topluma ‘’Barış Elçisi’’ ilan edenler, kendilerinin değil, güdümü altında olduklarının elçisi gibi hareket ederken, diğer yandan da Çözüm Süreci'nin tarafı ve muhataplarından olan Kürt siyasetçilere ve başta HDP gibi, muhalif gördükleri hemen her kesime nefret kusar, kurumları ve siyasi partileri aynı merkezden yönlendirilerek hedef haline getirirlerse, ancak ve ancak ‘’Çözümsüzlük’’, ‘’Nefret’’ ve ‘’Ötekileştirme’’ elçisi olabilirler.

1967'den bu yana bir hukukçu ve 1972’den bu yana aktif bir siyasetçi olarak, birilerini yargılayıp, yaftalayıp sonra da infaz etmek benim dünya görüşüm ve tecrübelerim ışığında özellikle de karakterime aykırıdır.

Birilerinden sizler "Parelel Kanal"lar diyerek bahsedip, bugünlerde sıkça gördüğümüz ve başkalarına da yaptığınız gibi utanmaksızın ve içi boş iddialarla yaftalamaya kalkarsanız, yukarıda üzülerek yazdığım "Havuz Medyası" yaftasıyla karşılaşmanız kaçınılmaz olur.

Ben, düşüncelerimi ve duygularımı aktarmak için gayet doğal olarak her medya kuruluşundan bana imkan verdikleri ölçüde bir araç olarak yararlanırım çünkü benim açımdan medya topluma ulaşmak için bir vasıtadır.

Birileri söylemlerimden rahatsız olup şahsıma ambargo uygulamaya kalksa bile, bugünün gelişmiş mevcut iletişim olanaklarıyla da gayet açıktır ki, bu noktada çareler hiç de sınırlı değildir.

Ben her an "SİZİN" kanallarınıza çıkmaya hazırım. Sizler samimi iseniz bu imkanı bana tanıyın ve gelin halkın önünde açıkça tartışalım.

Var mısınız ?
 
Dengir Mir Mehmet Fırat