Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Fırat Kalkanı operasyonunun neden geç başladığıyla ilgili bugünkü köşesinde bomba kulisler aktardı.
Abone olTürkiye Fırat Kalkanı Operasyonu'na neden geç başladı? Daha doğrusu 'canına tak ettikten sonra' başlatabildi. Peki ama neden?
Bu sorunun yanıtını Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, görüştüğü bir güvenlik yetkilisinin açıklamaları ışığında verdi.
Türkiye'nin “Ağırlığını hissettiren ülke” haline gelmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni bir güvenlik doktrini ile kararlı bir karşı duruş sergilemesi olduğunu yazan Acet, TSK'da "FETÖ'ye alan açmakla" suçlanan Necdet Özel dönemine işaret ediyor:
“NECDET ÖZEL DÖNEMİNDE ORDUYU KIPIRDATMAK MÜMKÜN OLMADI”
Tekrar geçen hafta yaptığımız görüşmeye dönelim. Şu sözler, deminden beri görüşlerini aktardığım güvenlik yetkilisine ait:
“2014'te Kobani meselesi karşımıza çıktı. MİT, rapor verdi, 'kendi askerlerimizle Kobani'ye müdahale edebiliriz' dedi. Orduyu kıpırdatmak mümkün olmadı. 2015'te Musul için müdahale rapor verildi, yine sonuç alamadık.”
FETÖ'NÜN HAKİM OLDUĞU TSK'DAKİ BİRİMLERDEN OLUMSUZ GÖRÜŞ GELDİ
Peki neden? Neden böyle oldu? Aynı isim, bunun adını şu şekilde koydu: “Necdet Özel döneminde orduyu Suriye konusunda kıpırdatmak mümkün olmadı. Özellikle FETÖ'nün hakim olduğu Harekat Planlama Başkanlıkları ve Hukuk Müşavirliklerinden hep olumsuz raporlar geldi. Suriye'ye müdahale etmemiz halinde uluslararası hukuki sorunlarla karşılaşacağımız söylendi.”
KOBANİ VE MİT TIRLARININ DURDURULMASI DESEM
Türkiye, şu son üç dört yılda büyük ihanetler gördü, yaşadı. Bugün karşılaştıklarımızı anlamlandırmak için, zihnimizi diri, hafızamızı canlı tutmamız gerekiyor. İki tarih versem, yeterli olur mu bilmem.
1-Ocak 2014-MİT TIR'larının durdurulması hadisesi.
2-Ekim 2014 Kobani meselesi.
MİT TIR'ları, nereye gidiyordu? Ocak 2014'te Suriye'nin orta kesimlerinden hızlı bir huruç hareketi başlatan, El Bab'ı, Münbiç'i, Çobanbey'i, Cerablus'u kısa sürede ele geçiren DEAŞ ile savaş halindeki ÖSO'ya yardım götürmeye.
Hatırlayın, o vakitler, Özgür Suriye Ordusu, bize terör yapılanması diye sunuluyordu. CHP, HDP, devamında FETÖ basını, Can Dündar, Amerikan basını ile dil birliği yapıp, Türkiye'deki hükümeti teröre destek vermekle suçluyor, Lahey'de yargılanmakla tehdit ediyordu.
ALGI AYARLARIYLA OYNANDI
Bugün, MİT TIR'larının yardım götürdüğü ÖSO ile Fırat Kalkanı Operasyonu'nu birlikte yürütmüyor muyuz? O halde, bugün itibariyle, “Algılarımızın ayarlarıyla” nasıl oynandığını daha iyi görüyor olmalıyız, öyle değil mi?
Hele bir de Kobani günlerini hatırlayalım. 200 bin kişiye kapılarını açtığı halde, bu ülkeyi yönetenlerin, bu ülkede yaşayanların nasıl bir psikolojik baskı altında tutulduğunu hatırlıyoruz değil mi?
HADİSELER BU ŞEKİLDE GELİŞMEYECEKTİ
Öyle olmasaydı, ordu yönetiminde bugünkü yaklaşım o gün sergilenseydi, propagandanın esiri olmak yerine, ülke güvenliği için risk alınabilmiş olsaydı, hiç kuşkunuz olmasın, hadiseler bu şekilde gelişmeyecekti.
PKK, Suriye'deki fiili yapılanmasını büyütemeyecek, Rojava projesini Türkiye topraklarına taşıyamayacak, Ankara'da, İstanbul'da, bombalar patlamayacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Tehdidi kaynağında yok etme” diye bildiğimiz yeni güvenlik doktrini sayesinde bugün “Ağırlığını hissettiren ülke” haline gelmiş durumdayız."