Financial Times, Türkiye'de Pazar günü yapılacak genel seçimler öncesi oy oranlarını açıkladı...
Abone olFinancial Times, Türkiye'de Pazar günü yapılacak genel seçimlerde iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin elde edeceği zaferin boyutunun çok önemli olacağını yazdı.
Gazetede bugün seçimlerle ilgili bir değerlendirme yer alıyor. Financial Times'ın Türkiye muhabiri Delphine Strauss'a göre, partilerin seçim kampanyasında izledikleri sert taktikler, rahatsız edici.
Yazısına "Bölge için model olarak sunulan bir demokrasinin geleceğini şekillendirecek oylama öncesi, Türkiye'nin seçim kampanyası çamur atmaya ve şiddetli çatışmalara indirgendi, gerginlik de artıyor" diyerek başlamış Delphine Strauss...
Financial Times muhabirine göre gerginliği artıran gelişmeler de Milliyetçi Hareket Partisi'nden bazı üst düzey yetkililerin istifasına yol açan seks skandalı, Kürt militanların işi olduğuna inanılan saldırılar ve parti liderlerinin birbirlerine ağır hakaretler etmeleri oldu.
Yazıda bazı kamuoyu araştırma şirketlerine göre iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yüzde 50 oy alacağı, Cumhuriyet Halk Partisi'ne desteğin de yüzde 28 civarında görüldüğü belirtiliyor.
Financial Times'ın deyimiyle, "Seçimin nasıl sonuçlanacağına dair fazla şüphe yok ancak zaferin boyutu çok önemli olacak"
Bu duruma gerekçe olarak ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasayı revize etmek istemesi gösteriliyor, yanıtı aranan sorunun Erdoğan'ın ne kadar ve kime taviz vermek zorunda kalacağı olduğu vurgulanıyor.
Yazıdan bazı satırlar şöyle:
"Yeni bir anayasa; dini ve etnik azınlıkların yeri, Kürtlerin daha fazla bölgesel özerklik talebi ve laikliğin anlamı gibi Türkiye toplumunu bölen en hassas sorunlardan bazılarını çözmek zorunda. Ancak Erdoğan Türkiye'nin yönetim şeklini de Amerika'daki başkanlık sistemine paralel şekilde değiştirecek yeni bir anayasa istiyor. Başbakan üçüncü döneminin aynı zamanda son dönemi olacağı sözü verdi. Ancak belki beşer yıllık iki dönem görev yapacak güçlendirilmiş yeni bir cumhurbaşkanı olmak istediğini de pek saklamıyor. Bu ise onun giderek otoriterleşen davranışlarından ve kontrolsüz gücünden endişe duyan liberaller için panik yaratan bir olasılık. Liberaller telefon dinlemelere, gazeteciler üzerindeki baskının artmasına, internetin sansürlenmesine ve göstericilere müsamaha gösterilmemesine dikkat çekiyor. Kürtler artık özerklik taleplerinin yerine getirileceği konusunda AKP'ye güvenmiyor. Erdoğan'ın muhafazakar sosyal politikalarını yaşam tarzları için bir tehdit olarak gören laikler de seçimlerin, yeni anayasanın hazırlanması sürecinde AKP'nin desteklerine bağımlı olmasını sağlayacak bir sonuçla noktalanmasını umuyor."