HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ 17 yaşında evden kaçıp sol örgütlere katılarak başlayan politik mücadelesini Habertürk'e anlattı.
Abone olHabertürk gazetesinden Kübra Par'a konuşan HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yüksekdağ, ailesi ve politik geçmişinin bilinmeyenlerini anlattı.
Yüksekdağ, milliyetçi muhafazakâr bir ailenin 17 yaşında evden kaçıp sol örgütlere katılan aykırı kızıymış! Yıllarca annebabasından saklanmış, inandığı değerler adına zorlu bir mücadele vermiş. “Kocaya kaçtı” dedirtmemek için evleninceye kadar hayatına erkek sokmamış. Çok acı çekmesine rağmen, “Hiç pişman değilim” diyor. MHP’li akrabalarının ona sahip çıkmasını ve artık HDP’li olmalarını ise gülerek anlatıyor...
İşte Kübra Par'ın yaptığı röportajdan çarpıcı bölümler:
- Adanalı bir ailenin 10 çocuğundan 9’uncusu olarak dünyaya gelmişsiniz...
Evet, Adana Yumurtalıklıyız ama ben Ceyhan’da doğdum. Çukurova’nın geneline yayılmış tanınmış bir aile bizimkisi. Çok odalı, tek katlı geniş bir evde, kalabalık bir ortamda büyüdüm. Çiftçilikle uğraşırdık. Babam ilginç bir adamdı. Çukurova’nın geleneksel muhafazakâr damarını taşıyordu ama aynı zamanda aydın biriydi. Çocuklarını, özellikle kızlarını okutmak için özel çaba harcadı. Ablalarımın hepsi üniversite okudu, öğretmen, avukat, mali müşavir oldular. Evimizde bir oda kitapla doluydu. Hitler’in Kavgam kitabından tutun da Atatürk’ün Nutuk’una kadar...
-Ailenizde Kürtlük var mı?
Hayır, yok. Dini geleneklerine ve inançlarına bağlı, milliyetçi muhafazakâr bir ailem var. Annem, beş vakit namazını kılan, namaz kılmadığı zamanlarını da tespih çekerek geçiren çok dindar bir kadındı. Babam da inançlı biriydi.
Sizi de dindar mı yetiştirdiler?
Evet, her yaz tatilinde Kuran kursuna giderdim
Hangi partiye oy verirlerdi?
Babamın kemikleşmiş bir siyasi kimliği yoktu. MHP, CHP, AKP... Bugüne kadar üç partiye de oy verdikleri oldu. Ama geniş ailem ağırlık olarak MHP’lidir. Akrabalarım arasında MHP’den siyaset yapanların sayısı çok fazla.
‘SOL GRUPLARA KATILDIĞIMI ÖĞRENİNCE AİLEM ALTÜST OLDU’
Ne zaman siyasallaşmaya başladınız?
80’lerin sonunda, lise döneminde. Sosyalist hareketten etkilendim. Daha 17 yaşındaydım.
Hangi grubun içindeydiniz?
“İşçinin Yolu” adlı bir dergi çevresine girdim. İnsanların ağır baskılarla karşı karşıya kaldığı günlerdi. Soldan yana olmak ve birbirine sahip çıkmak çok özel bir kenetlenme duygusu yaratıyordu.
Sol çevrelerle yakınlaşmanız evde nasıl karşılandı?
1 seneye yakın gizledim. 18 yaşındayken bir sokak gösterisinde tutuklanınca her şey açığa çıktı. O zamanlar 1 Mayıs mitingleri yasaktı. Yürüyüşü yapacağımız caddeye çıkar çıkmaz polis bizi derdest etti. 8-9 gün gözaltında kaldım ve işkence gördüm. Evde çok büyük bir panik ve altüst oluş yaşandı. Bir anarşist olarak gözaltına alınmam milliyetçi-muhafazakâr ailemiz içinde büyük deprem yarattı. Cezaevindeyken beni sahiplendiler ama çıktıktan sonra ev hapsine aldılar. Babamla çok ciddi sürtüşmelerimiz oldu.
Milliyetçi muhafazakâr bir ailem var. Akrabalarım arasında MHP’den siyaset yapanların sayısı çok fazla.
Bu durumu nasıl aştınız?
Dışarı çıkmamam için evin etrafında sıkı güvenlik tedbirleri uygulanıyordu. Bir arkadaşım komşulardan birini ayartarak kaçış planı gönderdi. Bir not bıraktım ve evden çıktım.
O notta ne yazıyordu?
Annemi geride bırakmak oldukça üzücüydü. Niye gitmek zorunda hissettiğimi, ne yapmak istediğimi anlattım ve “Sizi hiçbir zaman utandırmayacağım” diye yazdım. O söz benim için bir milat oldu. Geleneksel kız çocuklarına biçilen rolün dışına çıkmıştım. Onları ciddi sıkıntılarla, hücumlarla karşı karşıya bıraktığımı biliyordum. Sözümü tuttum, annemi ve babamı hiçbir zaman utandırmadım. Sırf “Evden kocaya kaçtı” dedirtmemek için 33 yaşında evlenene kadar hayatıma erkek sokmadım!
‘ÜNİVERSİTE GÜME GİTTİ LİSEYİ DE BİTİREMEDİM’
Kaçıp nereye gittiniz peki?
8 ay kadar Adana’da, öğrenci evlerinde kaldım. Bir taraftan polis arıyordu, bir taraftan akrabalarımız... Adana’nın altını üstüne getirdiler, bulamadılar. Sonra İstanbul’a geldim ve öğrenci evlerinde kalmaya başladım. Bu arada üniversite güme gitti. Liseyi de bitiremedim.
İstanbul’da nasıl bir ortama girdiniz? Nerede kalıyordunuz?
Özgür Gençlik çevresi içinde yer aldım. Öğrenci evlerinde kalırdık. Kadın-erkek bir arada kaldığımız günler de olurdu ama erkeklerle ilişkilerimiz her zaman mesafeliydi. “Yoldaşlar birbiriyle evlenemez, âşık olamaz” yasağı kırılmıştı ama yine de bizim dönemimizde de muhafazakârlık vardı.
‘KÜRT MÜCADELESİNE UZAKTIM’
“Kürt özgürlük mücadelesinden etkilenerek siyasallaşmadım. O bize biraz uzaktı. Aramızda Batı’da olmanın ve Adana’da yetişmiş olmanın getirdiği bir mesafe vardı.”
‘AKRABALARIM MHP’Lİ’
Ailedeki MHP’lilerle aranız nasıl?
Fırsat buldukça bir araya geliyoruz. Farklı ideolojik çizgilerde olsak bile ailemin sağ kesiminde olanları da akrabalarım olarak sahipleniyorum. Onlar da ‘anarşist Figen’i hep sahiplendiler! (Gülüyor). Partime oy vermeseler de hiçbir zaman saldırıya, hakarete uğramama izin vermediler.
Ailede MHP ağırlığı devam ediyor mu?
Bu seçimde dengeler değişti, artık HDP rüzgârı esiyor.
‘TABANIMIZIN ÇOĞU DİNDAR’
Diyanet ve Kudüs çıkışıyla dindar Kürtleri küstürmediniz mi?
Dindar tabanımızla kurduğumuz ilişki, Diyanet karşısında söylediklerimizle sınanmayacak kadar güçlü. Tabanımızın çok önemli bir kısmı dindar, mütedeyyin insanlar.
Diyanet çıkışınız Alevi oylarını artırmak için bir strateji mi?
Aleviler üzerinde kurulan devlet baskısını ortadan kaldırmak için Diyanet’in kaldırılmasını istediğimiz doğru. Bunun ortadan kalkmasını ve başka dinlerin, mezheplerin özgürce kendisini ifade etmesini istiyoruz. “Alevilerin bu talebini sahiplenirsek dindar oylarımızı kaybederiz” kaygısına düşmedik. Hiçbir zaman ikiyüzlü siyaset yapmadık. Sünni dindar kesim üzerindeki baskıyı da kaldıracağız. Diyanet İşleri Başkanlığı, inanç üzerinden katı ve reel siyasetin aracısı haline getirildi. İnsanların gönülleri ve vicdanlarıyla ilgili olan bir alan, siyasetin gölgesi altında olamaz.
"BİZE GÜVENMEYENLERİN 7 HAZİRAN'DAN SONRA ÖZÜR BORCU OLABİLİR"
“Selahattin Demirtaş iyi, hoş da HDP bir terör örgütünün kontrolü altında” diyenlere cevabınız nedir?
PKK bölgesel bir güç. Aldığı kararlarla durduğumuz noktayı etkileyen bir siyasi merkez. Ama PKK ile partimiz arasında organik bir ilişki yok.
HDP, PKK’nın direktifleri altında hareket eden bir parti değil mi yani?
Hayır, aramızda yönetme ve yönetilme ilişkisi asla yok. HDP’nin içinde, PKK siyasetinden etkilenmiş, Kürt hareketinden gelenler olduğu gibi sosyalist hareketten, Alevi hareketinden ve dindar kesimden gelenler de var.
Ya “Türkiye’yi bölecekler” endişesi?
Paranoyaya gerek yok. Bunu kaç milyon kez söylemek zorunda kalacağız bimiyorum ama bölmek değil, birleştirmek istiyoruz
“Seçim sonrası başkanlık sistemine ‘Evet’ diyecekler” kaygısı duyanlar da var.
Bu konudaki kararımız çok net. Türkiye’de başkanlık sistemine ihtiyaç yok. Parlamenter demokrasinin geliştirilmesi taraftarıyız. Bize güvenmeyen yurttaşlarımızın 7 Haziran’dan sonra özür borcu olabilir.
“Öcalan’ın serbest bırakılması karşılığında HDP baraj altında kalmayı göze aldı” iddiası doğru mu?
Partimizin geleceğini böyle bir pazarlığa asla bağlamayız. Unutmasınlar ki HDP bağımsız adaylarla seçime girseydi, en fazla 30-35 milletvekili çıkaracaktık. AKP tek başına iktidar olacak ve Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu elde etmiş olacaktı. AKP hükümeti ve Erdoğan Türkiye’yi bilinmez bir yere götürüyor. Bu çılgın gidişatı durdurmak istiyoruz.
Ya seçimden sonra çözüm sürecinin devamı için AK Parti’yle koalisyon yapmak durumunda kalırsanız?
Çözüm süreci Meclis’te vekilimizin olmadığı zamanlarda başladı. AKP karşısında en tutarlı muhalefeti yaparak bu süreci götürdük. MHP ve CHP, AKP ile bizim kadar papaz olmadı. 30 milletvekiliyle anamuhalefet boşluğunu doldurduk. Türkiye toplumunun artık bu yükü bizimle paylaşması gerekiyor. HDP’nin bu seçimlerde desteklenmesinin anlamı budur.
"BABAMLA 7 YIL KONUŞMADIK"
Ailenizle ne zaman barıştınız?
Ara sıra annemi telefonla arıyordum ama hiç görüşmedik. 5 yıl sonunda ablamın evinde buluştuk.
Ne yaşandı o gün?
Annemi kucaklayıp kokusunu duyduğum an hissettiklerimi anlatamam. Gözyaşları sel oldu. (Gözleri doluyor...)
Evi terk ettiğiniz için size küstü mü?
Çok ağladığını ve üzüldüğünü biliyorum. Fakat bana hiçbir zaman kızmadı, küsmedi, bağırmadı. Ama babam 7 yıl boyunca benimle hiç konuşmadı.
Sonra nasıl yumuşadı?
Annem birleştirici bir rol üstlendi. Görüşeceğimiz gün ben eve gitmeden annem epeyce yumuşatmış. Ona rağmen soğuk ve mesafeliydi. Sadece elini öpmeme izin verdi.
Aranız düzeldi mi şimdi?
Tabii... O görüşmeden kısa süre sonra buzlar eridi.
Baba-kız geçen yıllar için bir hesaplaşma konuşması yaptınız mı?
Ben özür dilemedim ama babam aradan yıllar geçtikten sonra aslında benim yaptığım tercihin doğru olduğunu söyledi. Açıkça özeleştiri olarak değil ama bir kabul olarak söyledi.
‘CEZAEVİNDE EVLENDİK, 6 YIL SONRA BİR ARAYA GELEBİLDİK’
Erkeklerden uzak duran Figen, nasıl oldu da evlendi?
Evlilik maceram da sıra dışı! Eşim Sedat ile Atılım Gazetesi’nde birlikte çalışıyorduk. Tam evlenmek üzereyken tutuklandı ve cezaevine girdi. Ertelemek istemediğimiz için cezaevinde evlendik. 6 yıl sonra gerçek anlamda bir araya gelebildik. Yaklaşık 9 yıldır evliyiz.
Çocuğunuz var mı?
Hayır, çocuğumuz yok. Çok yoğun bir tempoyla çalışıyorum. Bazen ayda bir kez görüşebiliyoruz.
"DEMİRTAŞ GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ EĞLENCELİ BİRİ"
Selahattin Demirtaş’la ilişkiniz gırgır şamata mı yoksa aranızda rekabet mi var?
Selahattin Bey göründüğü gibi eğlenceli ve iyi kalpli. İkimiz de rahat insanlarız, çalışırken şakalaşıyoruz.
O daha popüler. Sizi gölgede mi bırakıyor?
Gölge de fena sayılmaz, daha serin olur! Selahattin Bey’in beni gölgede bırakmak gibi bir tavrı olmadı, olmaz da. Ayrıca ben de geri planda kalmayı kabul eden biri değilim ama toplumdaki ayrımcılık bizi ayrı yerlere koyuyor.
"DOĞU'DAKİ SEÇMENİMİZ YOKSUL BATI'DAKİ AYDIN VE ENTELEKTÜEL"
Bölgedeki seçmeninizin sosyolojik yapısıyla, Batı’daki farklı mı?
Farklı. Bölgeye gittiğinizde daha mücadeleci, kararlı, daha yoksul ve emekçi bir taban görürsünüz. Batı’da daha aydın ve entelektüel bir tabanımız var.
Konuşma metinlerinizi Yıldırım Türker yazıyormuş. “Türkiyelileşiyoruz” derken biraz Cihangirlileşiyor musunuz yoksa?
Hayır ama Gezi’yle birlikte içinde orta sınıfların da yer aldığı özgürlük hareketinin, hayal ettiği Türkiye’yi HDP’de görmeye başladığını söyleyebilirim.
Fotoğraflar: Ece OĞULTÜRK