BIST 9.916
DOLAR 35,02
EURO 36,76
ALTIN 2.968,42
HABER /  GÜNCEL

Fezlekeli bakanların aşırı acıklı stratejileri!

Ezgi Başaran 4 Bakan'ın Meclis'te yaptığı savunmaları tiye aldığı yazısında "Fezlekeli bakanların aşırı acıklı stratejileri!"ni anlattı...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM
Yolsuzluk operasyonu sonrası haklarında fezleke hazırlanan 4 eski Bakan için açılan meclis soruşturması ve yapılan savunmalar ilginç yorumlara konu oluyor. Radikal si yazarı Ezgi Başaran 4 Bakan'ın Meclis'te yaptığı savunmaları tiye aldığı yazısında "sıfıra sıfır elde var sıfır" dedi. Başaran "Fezlekeli bakanların aşırı acıklı stratejileri!" başlıklı yazısında Bakanların yaptığı savunma için "ortada ikna olunabilecek tek bir bilgi yahut kanıt kırıntısı yoktu." dedi ve 4 eski Bakan'ın savunmalarıyla teker teker dalgasını geçti.

İşte Başaran'ın yazısındaki ilgili bölüm:

EGEMEN BAĞIŞ: HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ

Egemen Bağış, ‘hem suçlu hem güçlü’ deyimi nasıl hayata geçirilir talimi yapar bir haldeydi. Etrafa çok sinirlenmekten kendisini temize çekmeye dakikaları yetmiyordu biçarenin. Dolayısıyla başaramamıştı. 

ERDOĞAN BAYRAKTAR: AĞLAMA YOLUNU SEÇTİ

Sürecin "Ama biz bu işlerde hep beraberiz sanıyordum, beni niye kurban ettiniz kurban olam" şaşkınlığı yaşayan kişisi Erdoğan Bayraktar ağlama yolunu seçmişti. Egemen arkadaşı sinirden 'Tazmanya Canavarı'na dönüşürken, onun içinden ancak gözyaşları çıkabilmişti. Okuldan gelen disiplin kâğıdını elinde tutan velisinin dikkatini dağıtmaya çalışan bir çocuk gibi. Dolayısıyla Bayraktar da başaramamıştı.

MUAMMER GÜLER: 10 DAKİKALIK STRATEJİ

Muammer Güler’e gelirsek.. Süresini, delillerin hukuki yollarla elde edilmediği ve gizli bir soruşturmanın öğelerinin basına sızdırılması konularını sakız ederek geçirmeyi yeğledi. Ki bu noktada haklıydı. Zira sahiden de gizli soruşturmanın can alıcı kısımlarına vâkıf olmuştuk. Dediği gibi burada amaç ‘bir kamuoyu algısı oluşturmaktı.’ Lakin bu, Türkiye’de ilk kez olmuyordu. Ergenekon ve Balyoz sanıkları ve aileleriyle ilgili ‘kadın satıcısı’ gibi feci haberler uydurulur, insanlar intihara ve hastalığa sürüklenirken belli ki Muammer Güler bir İskandinav ülkesinde kültür ve sanat faaliyetleri yürütüyordu.

Bağış’ın ‘Tazmanya Canavarı’, Bayraktar’ın ‘içli ergen’inden sonra Güler’in 10 dakikalık stratejisinin de ‘prensip sahibi insan’ olduğu anlaşılmıştı. Gerçi "Bizi şüpheli sıfatıyla dinlemişler, bir bakan şüpheli olamaz" sözüyle demokrasi prensipleri bakımından stratejisini çökertmişti ama olsun. 10 dakika geçti ya…

ZAFER ÇAĞLAYAN: EN HEYECANLI PERFORMANS!

En heyecanlı performans, hakkını teslim etmeliyiz, Zafer Çağlayan’a aitti. Kürsüye çıkmadan önce gazetecilere 700 bin liralık meşum saatle ilgili şöyle demişti: "Saati bir gazetenin ilanında gördüm, çok beğendim, ilgili firmayla temasa geçtim. Bu konuşma yapılırken Rıza Sarraf o ortamda bulunuyordu. 'Bizim orada ofisimiz var, alır size gönderirler' dedi. Sonra bir araçla saati bana gönderdiler. Saatin faturası alanın üstüne ama garanti belgesinde benim adım geçiyor. Saatin parasını ödedim ve mal beyanımda da gösterdim." Meclis'te de bu iddiasını kanıtladı. Nasıl mı? Mal beyanı olduğunu iddia ettiği bir kâğıdı kürsüden sallayarak. Sanki mal beyanı o saatin neyle yahut kim tarafından alındığının bir kanıt belgesi olabilirmiş gibi.

"Hakkımdaki iddiaları delilleriyle çürüteceğim" diye başladığı konuşmasında sadece bu mal beyanını gösterebildiği için Çağlayan’ın 10 dakika stratejisinin ‘kendisinden başka herkesin aptal olduğunu varsaymak’ şeklinde inşa edildiğini idrak etmiş olduk.