Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu Cumhurbaşkanını partili yapmak, parti genel başkanı seviyesine indirmektir dedi.
Abone olTürkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, anayasa değişikliğine ilişkin, "15 Temmuz'da Türk milletinin yüzde 100'ünün Sayın Erdoğan'ın çağrısı üzerine devletin arkasında saf tutmasını sağlayan, sayın cumhurbaşkanının hiçbir siyasi partiyi temsil etmemesi, yüreğinde birine dair yakınlık olabilir, fark etmez ama anayasaya göre partisiz olmasıydı. O sebeple devleti, milleti temsil ediyordu. Bir siyasi parti genel başkanı çağırdığında milletin yüzde 100'ü koşup gitmez ama cumhurun başı çağırırsa koşarız. Sayın cumhurbaşkanını partili yapmak, cumhurbaşkanını bir siyasi parti genel başkanı seviyesine indirmektir." dedi.
Çorum Barosu Başkanı Altan Akpınar'ı ziyaret eden Feyzioğlu, TBMM'de görüşülen anayasa değişikliğine ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu.
TBB'nin internet sitesinde "Anayasa Değişikliği Teklifi Hakkında Görüş Formu" açtıklarını ve bu bölümden avukatların görüş ve düşüncelerini aldıklarını ifade eden Feyzioğlu, şuana kadar 20 binin üzerinden yorum aldıklarını söyledi.
Yaptıkları uygulamanın, Türkiye'de bugüne kadar yapılmış en kapsamlı kamuoyu çalışması olabileceğini belirten Feyzioğlu, "Çözüm Süreci'nde tüm Türkiye'ye heyetler çıktı, anayasa değişikliğini anlattılar. 'Nasıl bir çözüm ve barış olacak?' Onun hikayelerini dinledik. Bu anayasa değişikliğinin ne getirdiğini Türkiye'ye kimse anlatmaya çalışmadı. Bu eksikliği TBB olarak biz gidermek adına kendi meslektaşlarımızı bilgilendirmeliydik. O yüzden böyle bir çalışma yaptık." diye konuştu.
Anayasa değişikliğinde kendilerini ilgilendiren ve en çok yorumlanan konunun mahkemeler olduğuna dikkati çeken Feyzioğlu, "Çünkü bu sistem mahkemeleri doğrudan doğruya siyasi parti genel başkanına bağlıyor. Çünkü cumhurbaşkanını sadece bir cumhurbaşkanı olarak düşünmek doğru değil bu sistemde. Cumhurbaşkanına siyasi parti genel başkanlığı da veriyor. Dolayısıyla cumhurbaşkanının iki şapkası olacak; bir devlet başkanı şapkası bir de siyasi parti genel başkanı şapkası. Siyasi parti genel başkanı şapkasıyla devlet başkanı şapkası birbirinden ayrılmayacak. Şu halde mahkemelerle ilgili kısımda yetki sahibini bir siyasi parti genel başkanı yapıyorsunuz. Vatandaşın davasında 'sen suçlusun, sen suçsuzsun' diyecek hakim cumhurbaşkanına aynı zamanda siyasi parti genel başkanına bağlı. Çorum'da davanız aslında mahkemede değil il başkanlığında, ilçe başkanlığında görülecek." değerlendirmesinde bulundu.
"(Türkiye'de davalar cemaat evlerinde çözülüyor, cemaat abileri, ablaları davalarda karar veriyor. Böyle paralel devlete karşıyız) demiyor muyduk?" diye soran Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Abilerin, ablaların yerini ilçe başkanları alırsa yine başka bir paralel devlet gelmez mi? Bir tane devlet vardır, ikincisi yoktur. Devletin de bir tane mahkemesi vardır, ikincisi yoktur. Mahkemeleri siyasi parti genel başkanına bağlarsanız, o siyasi parti genel başkanını kim temsil eder il ve ilçelerde? İl başkanı ve ilçe başkanı. O zaman il ve ilçe başkanı mahkemelerin üzerinde söz sahibi olur. İşte bu yüzden bizim meslektaşlarımızın yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına aykırı buluyor bu gelişmeleri. Yakın zamanda vatandaş davasının çözülmesi için cemaatten iş takipçisi arardı artık iktidar partisinin teşkilatından iş takipçisi arayacak. Olan yine vatandaşa olacak. Meslektaşlarımız bu konuya çok ciddi önem vermişler ve kaygılılar. Türkiye için çok kaygılılar. Ben tüm Türkiye'den geri dönüşler, haberler alma konumundayım ve milletimize çok güveniyorum. Meclis ayrı bir konu, meclis başka saiklerle çalışıyor gördüğümüz kadarıyla. Onu benim anlamam ya da açıklamam mümkün değil. Gerçekten anlamıyorum nasıl çalıştığını ama Türk milletinin nasıl bir sağduyu ile hareket ettiğini biliyorum. Hep sağduyu ile hareket etmiştir, bundan sonra da sağduyuyla hareket edecektir."
Türk milletinin anayasa değişikliğiyle ilgili haklı bir kaygısı bulunduğunu, bugüne kadar 'başkanlık gelirse Türkiye bölünür' diye kendisine anlatılanları unutmadığını aktaran Metin Feyzioğlu, düne kadar başkanlığın, bölünmenin ilk adımı olduğunu dinlediğinde hak vermiş bir milleti aksine inandırmanın mümkün olmayacağını ifade etti. Başkanlık sisteminin istikrar getirmeyeceğini, istikrar için milli birlik ve beraberliğin korunması gerektiğine vurgulayan Feyzioğlu, bunun yolunun da cumhurbaşkanının partisiz olmasından geçtiğine inandığını söyledi.
"Konunun AK Parti, CHP, MHP, HDP rekabeti düzleminde alınması yanlıştır. Biz burada siyasi parti yarışması yapmıyoruz. Olsaydı ağzımızı bile açmazdık. Hiç ilgilendirmezdi." diyen Feyzioğlu, siyasetin üzerinde, Türkiye'nin meselesini konuştuklarını ve 50-60 yıl sonraki nesillerin "hepimiz Türk milletiyiz" diyecek bir cumhurbaşkanından yoksun Türkiye'de yaşayacağını savundu.
Feyzioğlu, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Türk milletinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla devletinin yanında olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz cumhurbaşkanı istiyoruz, parti genel başkanının altında toplanmak istemiyoruz. 15 Temmuz'da Türk milletinin yüzde 100'ünün Sayın Erdoğan'ın çağrısı üzerine devletin arkasında saf tutmasını sağlayan, sayın cumhurbaşkanının hiçbir siyasi partiyi temsil etmemesi, yüreğinde birine dair yakınlık olabilir, fark etmez ama anayasaya göre partisiz olmasıydı. O sebeple devleti, milleti temsil ediyordu. Bir siyasi parti genel başkanı çağırdığında milletin yüzde 100'ü koşup gitmez ama cumhurun başı çağırırsa koşarız. Sayın cumhurbaşkanını partili yapmak, cumhurbaşkanını bir siyasi parti genel başkanı seviyesine indirmektir. Bu söylediğim cumhurbaşkanlığı makamını korumaya yöneliktir aynı zamanda. Ben Türk milletinin bu sağduyuyla davrandığını, davranacağını biliyorum. Geri bildirimlerde bu yönde. Milletimize güvenelim ve doğruyu anlatmaya devam edelim, kamplaştırmadan, siyasi parti çekişmesine meseleyi asla sokmadan."