Fetö mağdurları nasıl aklanacak?
9 günlük bayram tatilinde özellikle yazmadım. Fetö ile mücadelede yaşadığımız bazı tatsız olayların seyrini takip etmek istedim çünkü...
9 günlük bayram tatilinde özellikle yazmadım. Fetö ile
mücadelede yaşadığımız bazı tatsız olayların seyrini takip etmek
istedim çünkü...
Memnuniyetle söylemeliyim ki güzel gelişmeler yaşanıyor.
Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatı sonrası gerek il
valiliklerinde, gerekse Başbakanlık'ta bir komisyon kuruluyor.
Bu komisyonlar, hatayla veya haksız yere Fetö mağduru olanları
yeniden dinleyecek.
Bugüne kadar yürütülen soruşturmalarda 16 kriterden bahsedildi
ancak maalesef bu kriterler her il veya ilçede birebir
uygulanmadı.
Farzı misal;
Mücadelede kritik eşik, 17/25 Aralık olarak belirlendi. Bu tarihten
sonra Fetö terör örgütünün bankasına para yatıranlar, çocuklarını
okutmaya devam edenler, sendikalarında görev alanların ihraç
edilmesi kararlaştırıldı.
Ama geride bıraktığımız süre zarfında bazı illerde, 2008-2012
yılları arasında bu yapıya gönül desteği verip, 17/25 Aralık
sonrası desteğini kesenlerin bile cezalandırıldığına şahit
olduk.
Eğer 17/25 Aralık tarihinden öncekiler de cezalandırılacaksa, o
zaman aynı cezaya ben de dahil hepimizin çarptırılması
gerekiyor.
Çünkü o tarihlerde gerek Erdoğan, gerek AK Parti ve gerekse
yazarlar içinde bu yapıya destek vermeyenimiz yoktu.
Acı gerçek ama şunu anlatacağım.
Cumhurbaşkanı "Bunlarla ilginizi kesin" diye defalarca ikaz
etmesine rağmen Sakarya Büyükşehir Belediyesi 2014 yılında
dahi bu yapının bankasıyla iş görmeye devam ediyordu.
Elimde kapı gibi belgesi duruyor.
Belediyenin internet sitesinde, 2014 yılının Aralık ayına kadar,
vatandaşlara "SASKİ faturalarınızın bedelini Bank
Asya'ya yatırabilirsiniz" diye duyurusu yapılıyordu.
Bu noktada, Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin yöneticilerine
dokunulamazken 2008 yılında cemaat olarak bildiğimiz yapıya destek
verenlerin ihraç edilmesi demek, suçsuz günahsız insanların bile
bile mağdur edilmesi anlamına gelir.
Bu konuyu burada noktalayıp, biraz da Fetö soruşturması sırasında
gözden kaçan isimlerden bahsedeyim.
Yazılarımı takip edenler iyi bilir.
Hakkında kesin belge ve bilgi olmayan hiç kimseyi "Şu
Fetöcüdür" diye suçlayıcı yazı yazmadım bugüne kadar. E-mail
kutumda Fetö ile ilgili yaklaşık 10 bin ihbar var. Hepsini
araştırılmak üzere gerekli mercilere iletmeye çalıştım.
Ancak içlerinden bir tanesini, dikkatimi çektiği için sizinle
paylaşmak istiyorum.
Darbe girişiminin yaşandığı gece darbeci askerler Atatürk
Havaalanı'nı işgal ediyor.
İşgalden bir kaç dakika sonra havalimanında yer ve otopark hizmeti
veren TAV personelinin kullandığı whatsapp grubunda ilginç
yazışmalar oluyor.
Otopark İşletme Müdürlüğü Yelda Ü. Yaklaşık 200 kişinin bulunduğu
whatsapp grubunda, henüz TRT'de darbe bildirisi okunmamışken bir
duyuru yapıyor.
O duyuru şöyle:
"Arkadaşlar, sıkı yönetim ilan edilmiştir. İkinci bir emre kadar
kesinlikle hareket edilmeyecek, işbaşı yapılmayacaktır. Gerekli
bilgilendirme buradan yapılacaktır."
Bu duyurunun ardından bazı personeller, darbecilere direneceğini
söylediğinde aynı yöneticinin tepkisi çok sert:
"Sakın!"
Bunun üzerine bazı TAV çalışanları whatsapp grubunu terkediyor ve
direnişe katılıyor. Ancak gelin görün ki darbe girişimi
bastırıldıktan sonra grubu terkedip darbecilere karşı direnen bazı
isimlere hesap soruluyor.
Daha da kötüsü, direnişçi personele o günden bu yana mobbing
uygulanmaya devam ediliyor.
Neden?
"Cumhurbaşkanı Erdoğan bizi meydanlara ve havalimanlarına
çağırdı" dedikleri için...
Bahsi edilen Yelda Ü. isimli yöneticinin sosyal medya hesaplarına
göz gezdirdim. Sayfasından kin ve nefret yaymaya devam ettiğine
şahit oldum.
Köprüde askerlerin kafasının kesildiğine dair yalan yanlış bilgiler
paylaşıyor, "Teröristlere yapmadığınızı masum askerlere
yaptınız" diyerek direnişçilere demediğini bırakmıyor.
"Erdoğan'ın darbe provası" başlıklı haberleri herkese açık olan
sayfasında paylaşmaktan geri durmuyor.
Tamam...
Bu yöneticinin Fetö irtibatı bulunamamış olabilir. Ancak,
şunun da unutulmaması gerekiyor ki darbeciler de sadece
Fetöcü'lerden oluşmuyordu. İçlerinde bazı CHP'lilerin ve hatta AK
Partililerin de bulunduğu bazı kesimler bu darbeyi
destekliyordu.
Bu yöneticinin, neden 200 personeline, "İşe gitmeyecek,
sıkıyönetim emrine uyacaksanız" diye talimat verdiğini hepimiz
az çok anlıyoruz.
Bunca vatan evladının işsiz olduğu yerde darbe destekçisi birinin o
görevde olması ve kalması hem bu topraklara hakaret, hem de
havaalanı açısından büyük zaafiyettir.
Umarım Ulaştırma Bakanlığı ve TAV yönetimi bu konuda gerekli adımı
atar.
Dipnot: Bir sonraki yazıda İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu'nun yaptığı çalışmaları ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nü
yazacağım.