Birbirinden ilginç açıklamalarda bulunan İhsan Kalkavan iddialarına bir yenisini daha ekledi. Kalkavan'a göre Fethullah Gülen'e en çok sahip çıkan siyasetçi Ecevit oldu...
Abone olAkşam'dan Hülya Ünlü'ye Fethullah Hoca'nın bilinmeyen yönlerini anlatan İhsan Kalkavan'dan sarsıcı açıklamalar...
Aklınızda Fethullah Gülen ile ilgili hiç olumsuz düşünce yok mu? ‘Bu okulları açıyorlar ama arkasında ne var’ diye düşünmediniz mi hiç?
Hayır. Meğer benim kız kardeşim de bizden gizli tutarak ‘hizmet’in içine girmiş. Kurban zamanı kurbanlar toplanıyor eğitim kurumlarındaki çocuklara hibe edilsin diye. Onun çocukları da bu eğitim kurumlarında hizmet ediyor. Ama haberimiz yok. Bir gün ölen kardeşim geldi, ‘Ya İhsan ağabey, bu Suzan var ya Fethullah Hoca’nın peşindeymiş, bizden fakire fukaraya diye aldığı kurbanlar hep buraya gidiyormuş’ deyince çok canımız sıkıldı. Bizim bildiğimiz, Gülen vatanın aleyhinde bir insan. Bize böyle intikal ettirildi. Biz de kız kardeşimizi adeta aforoz ettik. Bundan sonra kesinlikle bizimle irtibatı olmayacağını söyledik. ‘Nasıl böyle bir insanın peşinden gidebilirsin’ dedik. Kız kardeşim sessiz kaldı, çok üzüldü. Hocaefendi’yi tanıdıktan sonra kız kardeşime yaptığımdan dolayı çok üzüldüm. Daha sonra barıştık.
SÖYLEMEYE ÇEKİNİYORLAR
Tanıştırdıklarınız arasında sizin gibi bunu saklamayan, alenen söyleyen oldu mu?
Zaman zaman devlet büyüklerini dışarıdaki eğitim kurumlarına götürürdük. Görsünler, tanısınlar diye biz davet ederdik. Ya da o seyahatlerde rica ederdik, oradaki okulu da ziyaret ederdik. O okullarda gördükleri muamelede hüngür hüngür ağlarlardı, hepimiz ağlardık. Yabancı insanlar Türkçe konuşuyorlar, Türkçe şarkılar söylüyorlar, Türkçe İstiklal Marşı’nı söylüyorlar. O ülkelerde bir Türk Bayrağı görmek bile insanı çok fazla duygulandırıyor. Hüngür hüngür ağlıyorlar ama buraya gelince Hocaefendi’nin yaptığı, destek verdiği bu meseleyle ilgili ‘Ya arkadaş biz gittik gördük’ demiyorlar. Sadece sağ olsun Bülent Ecevit bu davanın ciddi savunucusu olmuştur. Ne zaman olsa duygularını söylemiştir. En son Bosna’ya gittiğinde yine okula gitti, ‘Şimdi medya da asker de bana kızacak ama ben yine de söylüyorum işte bu hizmetler çok büyüktür’ dedi.
İHALELERE ALINMIYORUM
Neden böyle davranıyorlar diye düşündünüz mü hiç?
Bu davayı bilip de savunmayan politikacıya, bilmiyorsa zaten bulunduğu makamı hak etmiyor demektir, öğrensin, biliyorsa mücadelesini versin. Ama bu işin memleketin hayrına olduğuna inanmışsa ve savunmuyorsa öbür dünyada bunun vebalini ödeyecektir.
Gülen ile ilişkiniz nelere mal oldu?
İrticaya destek veren kuruluş gibi lanse edilerek birtakım ihalelerden uzak tutuldum. Şimdi bir sürü özelleştirmeler yapılıyor hiçbirine girmek istemiyorum. Bir küçük özelleştirmeye girmiştim. Üç gemi almaya kalktım Deniz Nakliyat’tan. Üç kere ihale yapıldı, üçünde de bana kaldı. Bana kaldığı için gemileri vermediler, sakladılar. Beş altı ay sonra ‘Ya ben terk ediyorum, teminatımı verin’ dedim, onu da vermediler. Sonunda gemiler üstüme kaldı. Hayatımın hatasını işledim, hurda gemilere çok büyük rakam verdim. Bir de onlara hayatiyet kazandırmak için çok büyük yatırımlar yaptık. Gemiler para kazanmaya başlayınca da bir gece 60 polisle evden alındım. Vay işte devletin gemilerini ucuza aldım gibi gösterildi. Ben üç gemi için 15.5 milyon dolar vermiştim, daha sonra Deniz Nakliyat’ın tamamı 55 milyon dolara satıldı. ‘Bundan sonra ben devlet işinde yokum’ dedim.
ARAMIZA MESAFE KOYDULAR
Fethullah Gülen ile ilişkinizden dolayı devlet adamları tarafından uzak tutulduğunuz oldu mu?
Ben Türkiye’nin çok önemli bir armatörüyüm. Ama mesela denizle ilgili davetlerden, protokolden tecrit edildim ki o protokolün en önde isimlerinden biri olmam gerekir ve öyle idim. Buna benzer bir sürü insan benimle yan yana oturmaya çekindiler. Herkesin ortasında el sıkışmaya çekindiler. Benimle telefonlarda veya gizli yerlerde sarmaş dolaş olan insanlar toplum içinde ürküyorlar beraber görünmekten, aynı kare içinde olmaktan.
BEYNİMİ KENDİM YIKADIM
Beyninizin yıkandığını düşünüyor musunuz?
Öyle bir şey söz konusu olur mu? İnandığım bir meselede kendimi şartlandırdığım bir beyin yıkama ise kendi beynimi kendim yıkamışımdır, doğru yolu bulmak için. Geldiğim yoldan bugünlere gelmem için o beynin o mikroplardan temizlenmesi gerekiyordu o bir gerçek.
Gülen’in etkisi oldu mu peki?
Onun sadece yaşamını örnek almışızdır, oturmasını kalkmasını, yaşama bakışını, vatana millete olan sevgisini. Benim dünya seyahatinde bile sadece suskun kalmıştır.
Altaylı kapıda günlerce bekledi
Fethullah Gülen ismini nakite çevirebilmek için insanlar birbirini parçalıyor. Gazeteciler, ondan randevu alayım diye beni uyutmadı, kapımı aşındırdı. Çok insanın etrafımda pervane olduğu günleri görmüşümdür. Bir gün buraya Fatih Altaylı’nın menajerliğini yapan bir kız geldi. Teke Tek programının da yapımcılarından. Fatih Altaylı’nın Hocaefendi ile görüşmek istediğini, bunu sağlamam için benden hassasiyetle ricada bulundu defalarca. Hocaefendi görüşmek istemediği halde bunu kendisine defalarca söyledim. Israr ederek kabul ettirdim. Geldi orada böyle efendi gibi oturdu görüştü. Günlerden bir gün yazarken, ‘Benim elimde Fethullah Gülen ile ilgili belgeler olduğundan şüphelendiklerinden İhsan Kalkavan ne yaptı etti beni onunla tanıştırmak için bir şeyler yaptı’ dedi. Ondan sonra bütün gazetecilerin bu teklifine ret cevabı verdim.
O kızı bana niye yolladın o zaman, kız başımın etini yedi. Çok büyük bir saygıyla oturdu, Van mütevellisinin başındaki adam Fatih Altaylı’nın amcasıymış. ‘Ben şunun da yeğeniyim’ dedi. Hocaefendi ondan ötürü de çok memnun oldu. Altaylı sonra ‘Benim elimde onunla ilgili belgeler var zannettiklerinden onunla tanıştırdılar’ dedi. ‘Belki biz elleri süklüm püklüm oturdu deriz de bu da duyulur medyada diye evirdi çevirdi kendine göre bir formülle onu duyurdu.
Fatih Altaylı röportaj yapmak için gelmedi. O gün öğle yemeği yedi. Tanışmak istiyordu geldi tanıştı. Kamera ve fotoğraf makinesi de yoktu. Neden tanışmak istedi bilemem.
Demirel savunma cesareti göstermedi
Süleyman Demirel’in bile gözlerinin yaşlı olduğunu gördüm. ‘Esas Türkiye’nin tablosu budur, geleceğin Türkiyesi budur’ demiştir orada. Fakat bunun yanı sıra gelip burada aynı şekilde savunma cesaretini göstermemiştir. Bu kadar zor mudur bilemiyorum.
‘Dua gücüyle UEFA’ tepki çekti
Arif Erdem (Futbolcu):
Evet haber doğru. İnsanın arkadaşına dua etmesi çok güzel bir şey. Dua çok önemli. Tüm Türkiye o dönem zaten bize dua etti. Dua edenler içinde çok büyük insanlar da var tabii ki.
Ali Dürüst (Dönemin GS Başkan Yardımcısı):
Manevi duygulara hepimiz katılırız. Çalışmadan uğraşmadan olmaz. Hangi maksatla söyledi anlamıyorum. Manevi duyguları bu tür olaylara alet etmek faydasızdır. Baştan sona yanlış. Bu kadar etkisi vardı ise niye kendi takımına kullanmadı. Gündemde kalmak için yapıyor.
Müfit Erkasap (Terim’in Yardımcısı):
Olur mu öyle şey. Hepimiz Müslümanız, hepimiz dua ederiz. Dua önemli ancak bu dua ile olacak şey değil. O zaman dua edelim kupaları hep biz alalım. Böyle bir şey mümkün değil.