BIST 9.864
DOLAR 35,07
EURO 36,64
ALTIN 2.954,06
HABER /  GÜNCEL

Fethullah Gülen öfke saçtı 'cezalandırılacaklar'

Fethullah Gülen hükümet ile savaşında zehir zemberek açıklamalar yaptı. Gülen Pensilvanya'daki çiftliğinde son sohbetinde 'tepetaklak olacak, cezalandırılacaklar' dedi.

Abone ol

Paralel Yapı örgütünün başı olmakla suçlanan Fethullah Gülen, son olarak yargı operasyonuyla gözlerin Pensilvanya'ya çevrilmesine sebep oldu. Yargıdaki hakimlerini devreye sokup Paralel Yapı operasyonundan gözaltına alınan isimleri serbest bıraktırmaya çalışmakla itham edilen Gülen, son sohbetinde hükümete zehir zemberek mesajlar yolladı.

Paralel yapıdan içeri alınanlar hakkında konuşan Gülen 'hukuka tecavüz ediyorlar' dediği hükümet üyelerine "zalim, gaddar ve hain' kelimeleriyle ağır ithamlarda bulundu. Gülen'in konuşmasında üstü kapalı olarak "Birilerinin hakkını yemek suretiyle, bir gün bütün haklarının ellerinden alınmasına kendilerini mahkûm ediyorlar" sözleriyle tehditler de yer aldı. İşte Gülen'in Pensilvanya'daki çiftliğinde yaptığı o konuşmadan önemli bölümler;

CEZALANDIRILACAKLAR
"Şu anda birilerinin sizi preslemeleri, alıp sağa sola savurmaları, insanî haklardan mahrum etmeleri, adalet gözetmeden hakkınızı yemeleri ve hukukunuza tecavüz etmeleri… Bunlar, zalimin, gaddarın, hainin yaptığı çok hafif şeylerdir. Ayrıca, zulüm zirve yaptığı zaman, Allah cezalandırır. Dünyada en acınacak insanlar, hele bir de mü’min iseler, başkalarının hukukuna tecavüz eden zalimlerdir. Çünkü size zulmetmişlerse, çok yakın bir gelecekte, Allah onları tepetaklak edecek ve cezalandıracaktır.

ÖYLE AZAPLARA DUÇAR OLACAKLAR Kİ...
Zulmetmek suretiyle zulüm muamelesine çağrıda bulunuyorlar. Birilerinin hakkını yemek suretiyle, bir gün bütün haklarının ellerinden alınmasına kendilerini mahkûm ediyorlar. Olmazsa burada, çok yakın bir gelecekte.. can hulkuma geldiği halden başlayarak kabirde Münker ve Nekir’e cevap vermeye, ondan berzah hayatındaki ve mahşerdeki azaba kadar, çok yakın bir gelecekte.. Öyle azaplara duçar olacaklar ki, orada, o ezilmişlik içinde şefkat dilenircesine, gözlerini sizin gözlerinizin içine dikecek, “Ne olur hakkınızı bize helal edin!” diyecekler.. ama geçmiş olacak artık o mesele!..

SARAYDA YAŞAMIYORUM KİRASINI VERİYORUM
Varsın başkaları sizi saraylarda yatıyor ediyor zannetsinler. El-âlem biliyor, kendimize göre kirasını veriyor, burada öyle duruyoruz. Onu da kitaplardan gelen telifle ödüyoruz. Fakat hırsızlar herkesi kendileri gibi hırsız zannederler; çalanlar herkesi kendileri gibi çalıyor zannederler. İki huyları vardır onların: Eğer onlara “hırsız” derseniz, hemen sizi hırsız gibi yakın takibe alırlar. Bir de âlemi nasıl bilirsin, kendin gibi; herkesi de kendileri gibi çalıyor çırpıyor bilirler; bir elleri balda bir elleri kaymakta, işte ona göre yiyip içip hayvan gibi kulakları üzerine yatıyor zannederler.

SIFIRLAYARAK GİTMEK LAZIM
Elden geldiğince öbür âleme hesapları sıfırlayarak gitmek lazım. Meseleleri dünyada sıfırlamak yetmiyor; çünkü onu Allah görüyor, maşeri vicdan ona şahit oluyor, günümüzde kaydeden şeyler onları kaydediyor. Siz bugün onları baskı altına alsanız da yarın tarihin sayfalarına simsiyah dökülecek ve her satırıyla bir kere lanet okunacak onlara; “Lanet olsun bu insanlara!..” denecek. Bunu dedirtmemek lazım; birer yâd-ı cemîl olarak, arkada çok hayırlı şeyler bırakarak, Allah’ın izni ve inayetiyle, yüz ak alın açık Allah’ın huzuruna çıkmaya bakmak lazım.

BİN TANEMİZ ÖLSE DE KERVAN DURMAYACAK
Burada ısrarla “Amanın o ahşap binada durmayın, problem var!” falan dediler. Bu kadarını açayım, bilin. Oysaki biz kim oluyoruz?!. Vifak ve ittifak içinde yürekleri çarpan, bu davaya gönül vermiş milyonlarca insan var. Bir buçuk seneye yakın bir zamandır, sürekli baskılar altında preslendikleri halde, hizmetlerinde bir duraklamaya girmeyen babayiğitler var. Bizim bin tanemiz ölse bile Allah’ın izni ve inayetiyle o kervanı durduramayacaklar.

GÜLEN AYDINLARA DA LAF ÇAKTI
Keşke günümüzde de entelektüellerden Dreyfus Davası’ndaki Emile Zola’nın yiğitliği gibi bir yiğitliği gösterenler olsaydı. İnsan ne kadar arzu ederdi, alnını yere koyan, secde eden insanlardan bir kaç tanesi, en azından Mekke’deki müşrikler gibi, binlerce ailenin yüreğini sızlatan, binlerce insanı vazifelerini yaptığından dolayı gadre uğratan zalimler güruhuna karşı “yeter artık” falan deyip entelektüelce bir tavır sergileseydi, samimi bir ses yükseltseydi, herkes dilsiz şeytanlık durumuna düşmeseydi, keşke!.. İnsan ne kadar arzu ederdi!.. Ahiretlerini kurtaracaklardı. Maalesef aynı cürmün cezasını paylaşacaklar; birileri cürüm işleyerek, diğerleri de cürüm karşısında sessiz kalarak o cürme iştirak ettiklerinden dolayı, o cürmün cezasını müşterek olarak çekecekler öbür tarafta.