Mersin'de Türk bayrağına yapılan saldırıya tepkiler devam ediyor. "Bayrağa Saygı" yürüyüşlerine Fethiye’den de yüzlerce vatandaş katıldı.
Abone olFethiye Salı Pazarından başlayan yürüyüş Atatürk Caddesi’nde toplanan yaklaşık 1000 kişi, 1 kilometrelik alanda insan seli oluşturdu. Yürüyüşte slogan eşliğin de yürüyen Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçı, Ölüdeniz Belediye Başkanı Keramettin Yılmaz, Göcek Belediye Başkanı Recep Şatır, Çiftlik Belediye Başkanı Halil Doğan, Kumluova Belediye Başkanı Ramazan Kaynak, Kemer Belediye Başkanı Cafer Arıkan, Üzümlü Belediye Başkanı Önder Genç ve bütün bu belediyelerin belediye meclis üyeleri ve CHP, DYP, MHP, SP, ÖDP, DSP, İP, ANAP, BBP yönetim kurulu üyeleri, Oda, Dernek ve Vakıf ve çok sayıda sivil vatandaş katıldı. Beril Çuhadaroğlu Fethiye Fethiye’deki 9 siyasi partinin bir araya gelmesiyle yapılan “Bayrağa saygı Yürüyüşü” Cumartesi günü saat 13.00’de Fethiye Salı Pazarından başladı. Atatürk anıtı önünde son buldu. Atatürk Caddesinde yürüyen 4000’ne yakın insan attığı sloganlarla yeri göğü inletti. Atatürk anıtı önüne gelindiğinde ortaklaşa düzenlenen basın açıklamasını İsa Telci okudu. Telci, “Bugün buradaki ulusal bütünlüğü sağlayan, demokrasimizin vazgeçilmez unsuru siyasal partilerimizin değerli üyeleri ve taraftarı var. Genel seçimlerde kıyasıya rekabet eden, birbirini eleştiren, yarışan; ama; ulusal bütünlük konusunda birleşen 9 partinin düzenlediği Yürüyüş ve mitingde Türk milletinin nasıl birlikte olduğunun bütün dünyaya açıklanmasının canlı bir örneğini görüyorsunuz...Bu gücü siz yarattınız!...Hepiniz bu ulusal direnişe hoş geldiniz Bugün burada: Cumhuriyet Halk Partisi, Doğruyol Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti, Saadet Partisi, İşçi Partisi, Özgürlük Ve Demokrasi Partisi, Büyük Birlik Partisinin ortak tavrıyla düzenlenen bir yürüyüş ve mitinginde birlikteyiz. Siyasal partiler, toplumun daha mutlu, daha güzel, daha mükemmel, daha demokratik yönetilmesi için seçimlerde rekabet içinde olabilir, birbirlerini eleştirebilirler.....Ancak; Siyasal Partiler; Ulusal konularda birlik olabilirler, aynı eyleme ortak olabilirler, hele hele; BAYRAĞIMIZ konusunda, ulusal birlik konusunda elele verebilirler... İşte biz bunu başardık!.... Daha önce, Emperyalist Amerika’nın IRAK’ı işgal etmesinden önce; Koyunların da yürüyüşe KATILDIĞI; “....SAVAŞA HAYIR!...” Fethiye YÜRÜYÜŞ VE MİTİNGİNDE BİRLİKTE OLAN ; BU 9 SİYASAL PARTİ: Bugün de burada birlikte tavır aldılar.Bu tavır; Ulusal bir tavırdır...Mustafa Kemal’ci bir tavırdır.... Bu nedenle; CHP ilçe Başkanı Emrah DOĞU, Doğru Yol Partisi İlçe Başkanı Mustafa TOKLU, Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı Süleyman TAŞKIN, Anavatan Partisi İlçe Başkanı Halime Karagöz, Dsp İlçe Başkanı Süleyman Konakçı , Saadet Partisi İlçe Başkanı Osman Orhan, İşçi Partisi İlçe Başkanı Melih Eren, Özgürlük Ve Demokrasi Partisi İlçe Başkanı Mehmet Polat Ve Büyük Birlik Partisi İlçe Başkanı bir araya gelerek; Mustafa Kemal’in bağımsızlık ilkesine sahip çıktılar. Onların tümünü saygıyla selamlıyoruz!..... Mütarekecilerden ayrıldıkları için onları kutluyoruz!...Milliyetçi, yurtsever, anti-emperyalist oldukları için; Onları ve örgütlerini yürekten kutluyor ve alkışlıyoruz!.... Bugün buraya, FETHİYE’DE Yaşayan insanların, ülkesini, milletini, bayrağını, onurunu, namusunu temsil eden, biricik sembolümüz Ay yıldızlı TÜRK bayrağımıza bir kere daha sarılmaya, onun sevgisini yüreğimizde bir kere daha tazelemeye ve Bayrağımıza saldıranları bir kere daha lanetlemeye geldik. Bugün Türkiye'nin AB kapısında karşılaştığı akıl almaz dayatmalara ve Amerikan'ın dünya küresel imparatorluğunu kurma planları çerçevesinde bölge ülkelerinin rejimini değiştirmek planlarına karşı durduğumuzu belirtmek için toplandık. Devlet televizyonlarında; İsrail propagandası yapılan filmler için ,devlet televizyonlarında Hıristiyanlık ve Yahudilik propagandası yapılmasına izin vermediğimiz için burada toplandık.... Varoşlardaki fukara çocukların misyonerler tarafından kandırılarak ve beslenerek ulusumuzdan koparılmasına, hristiyan olmalarına, amerikan kültürüne teslim olmalarına , misyonerliğe karşı olduğumuz iç tavır olarak burada toplandık!.... Ülkemizin dinin, ahlakını, milliyetini, ekonomisini, ulusal kimliğini emperyalistlerin belirlemesine izin vermediğimiz için burada toplandık!..... AB ve ABD emperyalizminin uygulamaya koyduğu bu planlar karşısında Ulus olarak uyanık olduğumuzu her vesileyle göstermek zorundayız....Bize yılanın kuyruğunu gösterenlere diyoruz ki; BİZ YILANIN BAŞININ NEREDE OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ!... Bugün, Ulusumuzun Bağımsızlık anlayışı bir yana bırakılmış, Mustafa Kemal'in ilkeleri neredeyse unutturulmaya çalışılmaktadır. Unutulmamalıdır ki ; antiemperyalist olmadan , milliyetçi olmadan, yurtsever olmadan hiç bir zenginliğin anlamı olmaz. ...Herkes suskun kalırsa, , olayların farkına varamazsa, öyle gelişiyor ki bağımsızlığımız tehlikede, yurdumuzu içten ve dıştan kuşatan, AB ve ABD emperyalizminin hain maşaları Bağımsızlığımızın sembolü Türk Bayrağını yırtma cüretini göstermeye başladılar. Kim bunlar? Kimlerden destek alıyorlar? Gün emperyalizme, emperyalizmin içeride ve dışarıda bağımsızlığımıza karşı savaş açan hainlerine karşı uyanık olmak günüdür. Gün Mustafa Kemal'in ilkelerine sahip çıkmak, o ilkeleri korumak günüdür. Ben milliyetçiyim, ben yurtseverim, ben antiemperyalistim diyebilen her bireyin birincil görevi budur. Bölücülerin internet sitelerinde, dergilerinde açıkça tehditler sürüyor. Bölücüler “ Sadece Kürdistanda değil, Dünyanın neresinde görürseniz görün Türk Bayrağını yakın!...” diye taraftarlarına emirlerini sürdürüyorlar. Türkiye Cumhuriyetinin güvencesinde olan ,Norveç Büyükelçisi ,bölücülerin gösterilerinde zafer işaretleri yapabiliyor, Leyla Zana iktidara seslenip, “ ortaklık” isteyebiliyor... Olay sadece Bayrağımızın yakılmak istenmesi değildir. Kendilerine göre Kürdistan diye ilan ettikleri vilayetlerde, tıpkı Kuzey Irak’da olduğu gibi, ülkemizde de Kürt Devleti kurdurmak isteyen Avrupa Birliği ve Amerikanın maşalarının hainlik olayıdır. Musul’da, Kerkük’te, Amerikan askerlerinin gözetiminde Türkmenleri öldürüp dere yataklarına atan Barzani ve Talabaninin taraftarları ve amerikan askerlerinin korumasındaki bu çapulcular, “ Irak dağlarından Bağdat Cumhurbaşkanlığı sarayına!” sevinç naralarıyla Amerikanın isteği doğrultusunda Talabani’yi Irak Cumhurbaşkanlığına hazırlıyorlar. İşte Bütün bu ve benzeri gerçeklere karşılık, yetkililerin “... 12-13 yaşındaki çocukların yaptığı olay” diyerek, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları görmezden gelmelerine dayanamayız. Bu nedenle bugün yürüyoruz. Bu nedenle buradan Ankara’ya sesleniyoruz; “BAĞIMSIZLIĞIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!....BAYRAĞIMIZI ÇİĞNETMEYECEĞİZ!” Çünkü 19922’de Mustafa Kemal bize dedi ki; Bayrak bir milletin bağımsızlık alâmetidir. Düşmanın da olsa hürmet etmek lazımdır.» Çünkü Cumhurbaşkanımız Sezer bize dedi ki;”....Bizim tarihten gelen çok büyük değerlerimiz var. Millet olarak zor dönemlerde biraraya gelmek, bütünleşmek ve korkmadan yılmadan özgürlüğümüzü korumak için yaptığımız destansı kahramanlıklar var. Türk ulusunun tarihi boyunca, bağımsızlığından hiçbir zaman ödün vermeden yaşamayı kendisine ilke edinmiş ve bu uğurda her türlü mücadeleyi göze almış bir ulustur.” Bugün Avrupa Birliğine girme uğruna hem avrupaya, hem amerikaya her türlü ödünü vermek isteyenlere Mustafa Kemal 26 eylül 1922’de Amerika’dan Chicago Tribün’ün İzmir’e Gönderdiği muhabire verdiği demeçte; “Kapitülâsyonların hiçbir kısmında istisnayı kabul etmiyoruz. Adlî, malî veya askerî kapitülâsyonların hiçbirini tanımıyoruz. » diyordu.... Oysa bugün Emperyalistlerin isteğine göre çıkarılan yasalar ; “uyum yasaları“ adı altında çıkarılıyor. Maliyemizi IMF denetliyor, Merkez Bankamıza gerekli olan aklı Dünya Bankası veriyor. Mustafa Kemal, yabancılara kapımızın her zaman açık olacağını belirtirken, biricik şart olarak , tek şart olarak; bağımsızlığımızın korunmasını öne sürüyordu. 2 kasım 1922’de Fransız gazeteci’ye Bursa’da verdiği açıklamada şöyle diyordu; « Bana Avrupalıların ve bilhassa Fransızların doğudaki yararlarından bahsediyorsunuz. Her şeyden evvel şurasını bilmek lâzımdır ki, Büyük Millet Meclisi hükümeti kapitülâsyonların devamını asla kabul etmeyecektir. Şayet yabancı uyruklular eskiden olduğu gibi, bundan sonra da kapitülâsyonlardan istifade etmeyi düşünüyorlarsa, aldanıyorlar. Kapitülâsyonlar bizim için mevcut değildir ve asla mevcut olmayacaktır. Türkiye’nin istiklâli her sahada tamamen ve eksiksiz onaylanmak şartıyla kapılarımız bütün yabancılara açık kalacaktır… » Bugün sözde kürdistan haritalarının batılı ülkelerin okul kitaplarında yayınlanmasına karşılık, misak-ı milli sınırlarında, yani bugünkü Türkiyemizin sınırları için aynı açıklamada Mustafa Kemal tüm dünyaya şöyle sesleniyordu; Millî hudutlarımız dahilinde bulunan toprakların bize verilmesinde ısrar edeceğiz. Ondan sonra, bu topraklar üzerinde tamamıyla, bağımsız, yani kapitülâsyonsuz bir Türkiye yaşamasını istiyoruz. İşte bütün istediklerimiz budur… » ATATÜRK 25 aralık 1922’de Çankaya köşkünde yabancı gazetecilere, Türkiye üzerinde hesap yapan emperyalistlere çok açık şöyle diyordu; Kapitülâsyonların Türk milleti için ne derece nefret edilen bir şey olduğunu size tarif edemem. Bunları diğer şekil ve namlar altında gizleyerek bize kabul ettirmeye muvaffak olacaklarını planlayan ve hayal edenler bu konuda pek çok aldanıyorlar. Zira, Türkler kapitülâsyonların devamının kendilerini pek az vakitte ölüme sevk edeceğini pek iyi anlamışlardır. Şimdi buradan Ankara’ya sesleniyoruz: “SİZ DAHA BUNU ANLAMADINIZ MI?” Barışçı olmakla, Milliyetçi olmak, anti-emperyalist olmak çelişmez. .. Bizler, Atatürk caddesinde yürüyüp, Cumhuriyet meydanında toplanan ve çok kararlı insanlar olarak diyoruz ki; Bizler hem barışçıyız, hem de Milliyetçiyiz, hem de Yurtseveriz, hem de Antiemperyalistiz!... Milliyetçiliğimiz Mustafa Kemal’den gelir. o büyük insana da batılı emperyalistler “ Milliyetçi” diyerek ırkçılıkla suçlamışlardı. .. Batılı emperyalistlere savaş içinde bile açık tutulan Türkiye Büyük Millet Meclisinde 15 Ağustos 1920 günü şöyle sesleniyordu atamız: “Gerçi bize milliyetçi derler. Fakat biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle birlikte çalışan bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerinin gereklerini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz; herhalde bencil ve mağrurane bir milliyetçilik değildir… » Emperyalist Kültürlerle milli benliğimizi bozmaya çalışanlar, ülkemizin içinde bulunduğu acı durumu fark edemeyenlere 1923 yılında bakın ne demişti; Bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır.» Bunu başaramayacaklar. Milli benliğimizi, bağımsızlık aşkımızı, yurt sevgimizi elimizden alamayacaklar ve bizi kendilerinin avı yapamayacaklar... Bunu buradan FETHİYE’den tüm dünyaya iletiyoruz! Çünkü biz Milli Mücadele’den gelen atalarımızın çocuklarıyız. Bizim için Atatürk’ün söylediklerini bir kere daha hatırlatalım aymazlık içinde olanlara. 14 ekim 1925’de İzmir’de öğretmen okulunda milleti için bakın ne diyor ATATÜRK? Millî mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır. Millet analarıyla, babalarıyla, bacılarıyla mücadeleyi kendisine ülkü edindi. …Millî mücadele de şahsi hırs değil, millî ideal, millî onur gerçek sebep olmuştur… » ATATÜRK 1 EYLÜL 1924’de ;« Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Halbuki asırların yarattığı millî bir ruha, kuvvetli ve daimî bir millî iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz.” Diyordu. Rahat uyu Atam; bizlerin ruhunu zaptedemiyecekler, bizlerin azim ve irademizi kıramayacaklar, bize hakim olamayacaklar. Bizim kararlılığımıza karşı koyamayacaklar.Şimdi buradan Ankara’ya ve bizi güçsüz kılmak isteyen emperyalistlere ve bütün dünyaya diyoruz ki; ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. O halde ya istiklal ya ölüm!" diyen ATATÜRK’ün şu sözlerini iyice belleyin!... ''Dünyada hayat için, insanca yaşamak için bağımsızlık lazımdır. . Kuvvetli olmayan, dolayısı ile mücadele edemeyen millet mahkum ve esir bir vaziyettedir. Böyle bir milletin bağımsızlığı gasp olunur. Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz. "Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz." "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. . Bence bir millete şerefin, haysiyetin , namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım."" Milletimizin bağrından çıkan Ordumuzun açıkladığı gibi; ''Türk milleti, engin tarihinde iyi ve kötü günler görmüş, sayısız zaferler yanında ihanetler de yaşamıştır. Ancak; hiçbir zaman kendi vatanında, kendi sözde vatandaşları tarafından yapılan böyle bir alçaklıkla karşılaşmamıştır. Savaş meydanında vuruştuğu bir düşmanın bayrağına dahi saygı gösteren bir ulusun, kendi bayrağının, kendi topraklarında, sözde kendi vatandaşları tarafından böyle bir muameleye maruz kalması, hiçbir şekilde izah edilemez ve mazur görülemez, bu haince bir davranıştır. Hem bir ülkenin vatandaşı olmak, havasını teneffüs etmek, suyunu içmek, karnını doyurmak, hem de o ülkenin en kutsal ortak değeri olan bayrağına el kaldırmaya yeltenmek gaflet, dalalet ve hıyanetten başka bir şekilde tarif edilemez. Bizler bayrak yakan çağdaşlık, bayrakları yerde sürüyen Avrupalılık istemiyoruz.Çünkü; Bayrak Gazilerimizin teri, şehitlerimizin kanıdır. Türk ulusu tarihi boyunca, bağımsızlığından hiçbir zaman ödün vermeden yaşamayı kendisine ilke edinmiş ve bu uğurda her türlü mücadeleyi göze almış bir ulustur. tüm güçlüklere katlanarak başarıya ulaştırdığımız Kurtuluş Savaşından bize kalan en güzel miras ay yıldızlı bayrağımızdır. Parçalanarak işgal edilmek istenen vatan topraklarında, özgürlük uğruna verilen Kurtuluş Savaşı'nın, her türlü yokluğa karşın yüce Türk ulusunun azim ve kararlılığıyla kazanıldığını biliyor ve bağımsızlığımızı korumaya söz verdiğimizi bir kere daha haykırıyoruz... Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Türk ulusunun tarihinde şanlı bir destandır. Bağımsızlık ve vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna yakılan ateşin bütün dünyaya ilan edilmesidir. Savaş alanında gösterilen azim ve kararlılık, batılıların politik baskılarına boyun eğerek masa başlarında kaybedilmeyecektir” dedi.