Bşiktaş'ın İtalyan yıldızı Ferrari yaptığı açıklamalar ile Türk taraftarları övdü ama Türk futbolunu yerin dibine batırdı.
Abone olİtalya Serie A ile Turkcell Süper Lig'i karşılaştıran Beşiktaş'ın İtalyan defans oyuncusu Matteo Ferrari, "İtalya ile karşılaştırdığımda Türkiye ligi fiziksel açıdan daha zor şartlar sunuyor. Ancak liginizde fiziksel yapı ne kadar güçlüyse, düşünsel oyun ve taktiksel içgüdü o kadar az işin içerisine katılıyor. En vahimi ise Türk futbolunda taktik yok" dedi.
Beşiktaş'ın İtalyan savunma oyuncusu Matteo Ferrari, Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı Tam Saha'ya çarpıcı açıklamalar yaptı.
İtalya Serie A'yla Turkcell Süper Lig'i karşılaştıran İtalyan futbolcu, "Bir kere Türkiye artık önemli futbol ülkelerinden biri, bunu söylemek lâzım kesinlikle. İtalya ile karşılaştırdığım zaman ise Türkiye liginin fiziksel açıdan daha zor şartlar sunan bir lig olduğunu söyleyebilirim. Ancak ülkenizde fiziksel yapı ne kadar güçlüyse, düşünsel oyun ve taktiksel içgüdü o kadar az işin içerisine katılıyor da diyebilirim. Fakat tüm bunların arasında en vahim taraf Türk futbolunda taktik yok. Yani ekol olarak bunun eksikliği gözüküyor" dedi.
"İTALYANLARIN SORUNU MUHAFAZAKARLIK"
Ferrari, son dönemde İtalyan takımlarının çok gol yediğinin hatırlatılması üzerine, "Açıkçası ben sorunun temelinde defans olduğunu düşünmüyorum. Biz İtalyanların en büyük sıkıntısı muhafazakârlık. Çünkü biz hâlâ kendimizi dünyanın en iyi futbolunu oynayan ülkesi, İtalyan kulüplerini de dünyanın en iyi kulüpleri olarak görüyoruz. Oysa İngiliz takımlarına bakıldığında her sene bir İngiliz takımı Şampiyonlar Ligi'nde final oynuyor. Ben bir İtalyan olarak artık olaylara biraz objektif ve dışarıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum.
İtalya'da çoğu kişi hâlâ bizden iyisi olmadığını düşünüp problemleri geçiştiriyor. Daha doğrusu gerçeği inkâr edip kendisine göre çarpıtarak sıkıntının temeline inemiyor. Kısacası ben oyuncu yetişmediğini düşünmüyorum. Çok çok yetenekli İtalyan savunmacılar yine yetişmekte, sorunumuz zihniyet ve bakış açısı" ifadelerini kullandı.
Kendini en başarılı gördüğü ligin hangisi olduğu yönündeki bir soruya ise Ferrari, "Net bir şekilde İtalya diyebilirim. Zaten sadece sekiz aydır Türkiye'deyim ve İngiltere'de de sadece bir sezon oynadım ki bunun da büyük bölümünde sakatlıklarla boğuştum. İtalya'da çok uzun bir süre oynadığım için tabii ki cevabım İtalya. Parma'da geçirdiğim ilk sezon ve Roma'da geçirdiğim iki sezon en iyi sezonlarımdı diye düşünüyorum. Roma'dayken kupayı da kaldırmıştık" dedi.
"NE INTER'DE NE ROMA'DA BÖYLE BİR TARAFTAR GÖRDÜM"
Röportajında Beşiktaş taraftarına övgüler yağdıran İtalyan futbolcu, "Ne Inter'de ne Roma'da ne de başka kulüplerde oynarken böyle bir ortam yaşadım. Belki örnek vermem gerekirse geçtiğimiz sezon Genoa'da taraftarla bir hayli uyum içindeydik, ancak asla buradaki gibi değildi. Burada artık nasıl diyeyim, bir kan uyuşmasıydı belki de, daha ikinci ya da üçüncü maçımda taraftarlar coşkuyla adımı bağırmaya başladı. Bu beni çok mutlu etti, aynı zamanda çok da gururlandırdı. Takımda size böyle bir oyuncu gözüyle bakılıyorsa, omuzlarınıza daha da büyük bir sorumluluk yükleniyor doğal olarak. Ama bu durum benim için negatif bir unsur değil. Çünkü ben her zaman sahada en iyisini yapmaya çalışırım. Yaptığımı da düşünüyorum. Benim için Beşiktaş taraftarı çok özel, onlara ve bu sevgiye lâyık olmaya çalışıyorum" diye konuştu.
ALKIŞ AÇIKLAMASI
CSKA Moskova maçında ve Ali Sami Yen'deki 3-0'lık Galatasaray maçından sonra rakip takımı tebrik ettiğinin, alkışladığının hatırlatılması üzerine ise Ferrari, "Bunun saygıyla alâkalı bir durum olduğunu düşünüyorum. CSKA eşleşmelerine bakıldığında bizi iki maçta da yendiler ve çok az şans verildikleri bir gruptan yollarına devam edebildiler. Ben de bu başarılarından dolayı onları alkışladım. Galatasaray maçı da bunun bir benzeri. Bizi 3-0 yenmişlerdi ve çok iyi bir futbol ortaya koymuşlardı. Fakat bu "Siz bizden iyisiniz" anlamına gelmez, "Siz bizden bugün daha iyiydiniz ve hak ettiniz" anlamına gelir. Kesinlikle saygıyla alâkalı bir durum" ifadelerini kullandı.
"İTALYA'YA DÖNMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Ferrari, kariyerinin devamında tekrar İtalya'ya dönmeyi düşünüp düşünmediği sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Açıkçası ben İtalya'daki düşünce yapısını çok sevmiyorum. O yüzden de dönmeyi düşünmüyorum. İtalya Milli Takımı'na kendi takımında 6 ay veya 1 sene forma giymemiş oyuncular çağırılabiliyorlar. Oyuncu uzun süre kendi takımında forma giymeyip sadece iki maçta oynatılıyor ve ardından İtalya Milli Takımı'nda 90 dakika görev yapıyor. Bence bu büyük bir adaletsizlik. Adalet çok önemli bir unsur futbolda. Bakın, İtalya'da en iyi takım hiçbir zaman en iyi oyunculardan kurulu olanı değildir. Siz ne kadar iyi oynarsanız oynayın, ne kadar büyük bir çıkış gösterirseniz gösterin, eğer önünüzde hatırlı futbolcu varsa her zaman o sahada olacaktır. O futbolcu 6 aydır sakat bile olsa, siz o 6 ay boyunca en iyi performansınızı göstermiş bile olsanız formanın sahibi yine o olacaktır. Oysa ben rekabeti seven bir oyuncuyum. O hafta kim iyiyse onun oynaması taraftarıyım ve bir oyuncu başarılıysa, oturmuş düzenin değiştirilmesini anlayamıyorum. Örnek vermek gerekirse; ben Roma'da oynarken bir dönem çok iyi bir çıkış yakalayıp takımın devamlı oynayan oyuncularından biri haline gelmiştim. O dönemki teknik direktörümüz Luciano Spalletti bir gün medyaya "Ferrari benim için çok önemli bir futbolcu, onun antrenman disiplinine hayranım. Çok iyi oynuyor ve benim için değişilmez bir savunmacı" demişti. Ancak Şampiyonlar Ligi maçları başladığında yine diğer iki oyuncuyu tercih etti. Açıkçası basının mı, taraftarın mı baskısından çekindi bilemiyorum. Fakat o gün anladım ki, ben ne kadar iyi oynarsam oynayayım ne yaparsam yapayım önümdeki iki oyuncu döndüklerinde formayı benden alacaklardı. (Chivu ve Mexes)
"BEŞİKTAŞ'IN YAPTIĞI TEKLİF REDDEDİLEMEZDİ"
Türkiye'yi neden tercih ettiğinin sorulması üzerine ise İtalyan futbolcu, "Dürüstçe ifade etmek gerekirse 30 yaşına gelmiş bir futbolcu için Beşiktaş'ın yapmış olduğu teklif reddedilemezdi. Zaten geçtiğimiz sezon Genoa'da oynarken kafamda değişiklik planları kurguluyordum. Kariyerimin bu döneminde yeni bir heyecan, yeni bir ülke benim için çok cazipti. Genoa'da hem takım olarak hem de bireysel olarak çok başarılı bir sezon yaşadım. Ancak ne kadar da başarılı olsanız, oynadığınız takım Genoa. Ulaşabileceğiniz nokta aşağı yukarı belli. Bu şartlardaki bir futbolcunun önünde iki seçenek belirir. Ya Real Madrid gibi çok büyük bir takıma gitme imkânınız oluşur ya da farklı bir arayışa girip kendinizi yeni sulara yelken açarken bulursunuz. Siz de takdir edersiniz ki Genoa'da oynadıktan sonra Real Madrid'e transfer olmanız çok rastlanan bir olay değil. Diğer taraftan Beşiktaş'ın kendi liginin son şampiyonu ve devamlı şampiyonluk için mücadele veren bir takım olması, Şampiyonlar Ligi'nde boy gösterecek olması benim için çok önemli detaylardı. İtalya'da Genoa'yla ne kadar başarılı olursanız olun, maalesef şampiyon olamıyorsunuz. Beşiktaş'ta ise durum farklı. Hem Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etme şansınız var hem de ligin önemli şampiyonluk adaylarından birisiniz. İtalya'daki misyonumu doldurduğumu düşündüğüm için farklı ülke, farklı kültür ve farklı insanların
cazibesi ağır bastı diyebilirim" dedi.
"KAYA PEKER'LE TESADÜF ESERİ TANIŞTIM"
Ferrari, Efes Pilsen'de forma giyen Kaya Peker'le tesadüf eseri tanıştığını belirterek,"Basketbolu çok seviyorum. Fırsat bulduğumda NBA maçlarını da takip ediyorum. Şüphesiz Euroleague de çok önemli bir basketbol organizasyonu. Bulunduğum şehirde oynanmakta olan bir Euroleague maçı ve benim bu maça gitme şansım varsa bu şansı değerlendiririm. Kaya Peker'le tanışmam ise biraz tesadüf eseri oldu. Bir gün arkadaşlarımla bir restoranda yemek yerken Kaya da orada bulunuyordu. Konuşma fırsatımız oldu ve akabinde arkadaşlığımız gelişti. Bugüne kadar Kaya'nın davetlisi olarak üç Efes Pilsen maçına gittim. Hepsinden de büyük keyif aldığımı söyleyebilirim" şeklinde konuştu.
"KÜÇÜKLÜĞÜMDE INTER'İ TUTUYORDUM"
Hangi takımı tuttuğu yönündeki bir soru üzerine ise Ferrari, "Babam Inter taraftarı olduğu için çok küçükken Inter taraftarıydım. Ancak profesyonel olarak futbol oynamaya başladıktan sonra hayatımda taraftarlık diye bir kavram kalmadı. Artık hangi takımda oynuyorsam o takımın taraftarıyım. Doğduğum yer olan Ferrara ise Bologna yakınlarında bir kent ve onlarla yaşanan rekabetten dolayı oradan çıkan kimse Bologna kulübünü sevmez. Ancak ben onu dahi aştım diyebilirim" ifadelerini kullandı.
EURO 2016 ADAYLIĞI
EURO 2016'nın ev sahipliği için hem Türkiye'nin hem de İtalya'nın aday olmasını değerlendiren Ferrari, "Her iki ülke halkı da futbolu çok seven halklar. İtalya da kazansa, Türkiye de kazansa çok mutlu olacağımı söyleyebilirim. Adaylık sürecinin iki ülkenin de futbol ortamına katkıda bulunacağını düşünüyorum. Özellikle Türkiye'nin futbol alanındaki gelişimini göz önüne alırsak, bu denli büyük bir organizasyonun bu gelişim sürecine katkıda bulunacağı da açık. Ancak İtalya'nın da Türkiye'nin de işinin kolay olmadığını söyleyebilirim. Böyle bir organizasyona ev sahipliği yapmak, en başta stadyumların tekrar gözden geçirilmesine ve yeni stadyumlar inşa edilmesine yol açacaktır. Türkiye için bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye'deki stadyumlar oldukça eski ve elden geçmesi şart" diye konuştu.
"D.BAKIRSPOR OLAYLARINA ÇOK ÜZÜLDÜM"
Ferrari, Diyarbakırspor maçlarında çıkan olayladı izlediğini ve bu olaylara çok üzüldüğünü belirterek, "Ancak bu olaylar ne ilk defa oluyor ne de son defa. Ne yazık ki dünyanın her yerinde meydana gelebilen olaylar. Şüphesiz, bazı şeylerin değiştirilmesi için birilerinin ölümünün ya da yaralanmasının beklenmemesi gerekiyor. Bu düşünce tarzının artık dünya futbolundan uzaklaştırılması lâzım" dedi.
2010 DÜNYA KUPASI'NDAKİ FAVORİLERİ
2010 Dünya Kupası'ndaki favorilerinin sorulması üzerine ise Ferrari, şu ifadeleri kullandı:
"İtalya İtalya'dır. Her zaman şampiyona takımı olmuşlardır ve eminim yine iyi şeyler yapacaklar. Ancak "Favorin İtalya mı?" sorusuna olumlu cevap vermem de mümkün değil. Dünya Kupası'nda iki takımı diğerlerinden ayırıyorum; biri Brezilya, diğeri de İspanya. Fabio Capello'nun yönetimindeki İngiltere ve Maradona'nın yönetimindeki Messi'li Arjantin gibi takımlar da bu yarışın içerisinde olacaklardır ama söylemiş olduğum bu iki takım bence kupanın favorileri."