BIST 9.390
DOLAR 34,46
EURO 36,34
ALTIN 2.865,00
HABER /  GÜNCEL

'Ferhan Şensoy'un içindeki yobaz!'

"Ferhan Şensoy'un bir lafına fena takıldım. Çünkü hepimizin içinde nasıl zalim bir yobaz ve çirkin bir dedikoducu yattığını çırılçıplak gösteriyor o laf..."

Abone ol

Haşmet Babaoğlu bugün Vatan'daki köşesinde Ferhan Şensoy'un Hasan Cemal Güzel hakkında söylediklerini 'Hepimizin ve Ferhan Şensoy'un içindeki yobaz' başlığında eleştirmiş.

Yazı: Ferhan Şensoy
Kaynak:
www.vatanim.com.tr

Belli ki epeydir Ferhan Şensoy'un asabı bozuk! Artık 80'ler ve 90'lardaki gibi parlak bir popülariteye sahip olmayan bu söz ve sahne ustasının belli ki tadı kaçmış, kafası karışmış!

O yüzden dün bizim PazarVatan'da çıkan ve bir türlü ciddi biçimde temellendiremediği "Şan Tiyatrosu'nu Hasan Celal Güzel yaktırdı" iddiasının üzerinde fazla durmadım.

Yok, burası Türkiye! Neler gördük!

Her şey olabilir, her iddia ciddidir, diyeceğim ama...

Şensoy'un Şan'daki oyunda "senin anan Hasan Celal Güzel mi?" esprisini yapması yüzünden dönemin Milli Eğitim Bakanı Güzel'in hükümet güçlerine "yakın bu herifi" dediği iddiası, olayın ciddiyetiyle bağdaşmayacak kadar ciddiyetsiz kaçmıyor mu?

Bu iddianın üzerinde duracak değilim.

Fakat Ferhan Şensoy'un bir lafına fena takıldım.

Çünkü sağcısı solcusuyla; İslamcısı laikçisiyle, muhafazakârı liberaliyle hepimizin içinde nasıl zalim bir yobaz ve çirkin bir dedikoducu yattığını
çırılçıplak gösteriyor o laf...

Ferhan Şensoy olmak, Batılı eğitimi almak, "ilerici" görünmek, "gerici" dediklerine her fırsatta atıp tutmak falan, hepsi o yılanın yanında hikâye kalıyor!

Konu kızdığımız kişilerin özel hayatları ve mahremiyetiyse, o yılan; o bağnaz saldırgan, o dedikoducu kötülük birden uyanıveriyor!..

Anlatayım; Hasan Celal Güzel'i tiyatroyu yaktırmakla suçluyor ya; Ferhan Şensoy, bu iddiasını dile getirirken Ankara'da bir arkadaşının evinde Güzel'in şimdi hayatta olmayan bir gazeteci hanımla gizli gizli buluştuğunu da aktarıyor. Bunu da tiyatro yakmak kadar büyük bir suçmuş gibi aktarıyor hem de...

En sonunda da şöyle diyor: "Ben bir iddiada bulunuyorum. Hasan Celal Güzel evine gittiği o hanımın adını açıklasın önce. O eve neden gittiğini açıklasın!"

Ah şu parlak, büyük lafların arkasına saklamaya çalıştığımız küçük dünyalarımız!

İş vurmaya, can acıtmaya gelince belden yukarısıymış, aşağısıymış fark etmiyor o küçük dünyalarımızda...

Hani Güzel tiyatroyu yaktırdığını kabullenmese bile "o eve niçin gittiğini" yani hayatinin son derecede mahrem bir parçasını açıklasa, yetecek sanki Şensoy'a!

Çünkü o zaman kamuoyu geçmişte olduğu gibi bir kez daha çullanacak Hasan Celal Güzel'in üzerine; gene devletin sırları değil, çıka çıka özel hayatlar çıkacak sandıktan...

***

Benim canımı sıkan şu...

Herkes kendi özel hayatında yaptıklarını meşru görüyor.

En muhafazakârımız bile kapalı kapılar ardında akıl almaz mahrem dünyalar kuruyor ve hepsini de haklılaştırmakta pek maharet gösteriyor!

Ama başkasının özel hayatını ayıplamaya herkes dünden hazır...

O noktada en liberalimiz bile tutucu, en özgürlükçümüz bile bağnaz...

Neresinden tutsan elinde kalan eğreti bir duruş değil mi bu?

Neresinden baksan sinsi bir iki yüzlülük saklı değil mi bu tavırda?