Yedi maçtır kazanamayan Fenerbahçe'nin hali içler acısı.. Takımı çok yakından tanıyan yazarın anlattıkları inanılmaz.
Abone olBaşkan Aziz Yıldırım, "İşi profesyonellere bıraktım" diyerek geri çekildi, Fenerbahçe disiplinsizlikten, çok başlılıktan, içten yıkıldı.
Brezilyalı ayrı grup. Türkler ikiye bölünmüş Güiza ise tek başına. Güzia için "Golü atamıyor acısını biz çekiyoruz" veya Santos için, "Oynamıyor, her maçta onun yükünü mü çekeceğiz" diyenlere kadar birbirinin arkasından konuşanlar var. Emre bile kıskanılıyor.
Bu tespitler Fenerbahçe'yi çok yakından tanıyan Akşam gazetesi spor yazarı Alaattin Metin'i ait. Sarı lacivertli takımdaki çöküşün nedenlerini yazdı.. Samandıra'dan edindiği bilgiler ve izlenimler takımın geldiği noktayı göstermesi açısından çok çarpıcı..
Aziz Yıldırım'ı sevmeyenlere, aylardır, haftalardır Fenerbahçe'nin tökezlemesini bekleyip, saldırmak, hedef yapmak için zemin arayanlara gün doğdu. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Nasıl ilk yarıda üst üste 8 maçı kazanırken Fenerbahçe Başkanı'nın o günlerdeki başarıda katkısı yoksa, bugünkü çöküşte de yok. Tek hatası var. O da Samandıra'yı başıboş bırakması. "İşi profesyonellere bıraktım" diyerek geri çekilmesi. Kimse kusura bakmasın, Fenerbahçe disiplinsizlikten, çok başlılıktan, içten yıkıldı. Takım dört parçaya bölündü. Brezilyalılar ayrı bir grup. Alex, Santos, Deivid, Vederson, Bilica, Cristian hep bir aradalar. Yemeği bir arada yerler, kahvelerini beraber içerler. Sohbetlerine bile kimseyi almayıp ayrı yaparlar. Türkler ise kendi aralarında iki parçaya bölünmüşler. Emre, Volkan, Gökhan, Semih gibi sürekli oynayanlar bir arada... Deniz, Uğur, Selçuk, Önder gibi forma şansını az bulanlar başka tarafta... Güiza ise tek başına! Durun daha bitmedi. Bir de birbirlerinin, Güiza'nın aldığı 14 milyon euroyu veya Santos'un kötü futbolunu ağızlarında sakız yapanlar da var. Mesela İspanyol golcü için, "O, golü atamıyor, acısını biz çekiyoruz" veya Santos için, "Oynamıyor, her maçta onun yükünü mü çekeceğiz" deniyor. "Her maç ben mi oynayacağım" diyenden, "İki senedir oynadım, koştum" diyenlere kadar birbirinin arkasından konuşan var. Emre bile kıskanılıyor. Sahada yüreği ile oynayan, savaşan tek futbolcu olmasına rağmen, onun için bile "Sahada çok konuşuyor, el kol hareketleri ile bağırarak taraftar karşısında bizleri zor duruma sokuyor" deniyor.
İnanmıyorlar sevmiyorlar
En önemlisi ise takımda hem yerli hem de yabancı futbolcular Daum'a inanmıyor, sevmiyor, saygı duymuyor. Daum'un her gün saatlerce süren toplantılar yapmasından dertliler. Kimse dinlemiyor, salona zoraki giriyorlar. Sabahları "Günaydın" demesini veya idmanda ellerini sıkmasını bile futbolcular samimi bulmuyor. İdmanlara gelince, Fenerbahçe iyi çalışmıyor. Önce koşu, sonra çift kale maç. Ne kanat ne de hücum organizasyonu çalışmaları var. Aralarında yapılan çift kale maçlarda bile Daum'un katı kurallarına şöyle diyorlar, "Defans çalışmaktan hücumu unuttuk". Yılda 3.5 milyon euro kazanan Daum 3 yıllım imza attığı için rahat, hiçbir şeyi umursamıyor.
Aykut ağzını açamıyor
Sıkıntının, sorunun bir diğer, belki de en önemli parçası Daum ile Aykut Kocaman arasındaki gizli gerginlik. Aykut Kocaman maçları şeref tribününde izliyor. Kulübede oturan, sahanın zemininde olan Daum'a göre yanlışları, eksiklikleri görmesi bakımında Kocaman yukarıdan baktığı için daha avantajlı. Devre arasında da soyunma odasına iniyor. Peki ne yapıyor? Konuşuyor mu, anlatıyor mu! Biraz araştırdım. Daum hiçbir şey sormuyormuş. Nedeni de "işine müdahale" gibi görmesi. Sportif Direktör olan Kocaman da sorun çıkmasın diye saygısından soyunma odasında sadece gözlemde bulunuyormuş. Anlayacağız futbolcular gibi teknik ekip de bölünmüş durumda.
Transferler yanlış mı
En çok konuşulan konu, "Fenerbahçe'nin yanlış transfer yaptığı" söylentileri. Mehmet Topuz, Özer, Brezilya Milli Takımı'nın sol beki Santos için kim kötü oyuncu diyebilir? Veya son dört maç performansı dışında oynadığı futbolla "Aurelio'dan daha iyi denen" Cristian'ı kim yanlış transfer söylentilerin odağına oturtabilir. Sorun, bunları oynatamamakta. Sorun, kulübeden yerlerine girenlerin kumaşının iyi olmamasında. İç dengelerin, formanın adaletli dağıtılmamasında.
İyi çalışmazsan sakatlık çok olur
Ligin ikinci yarısında kendi sahasında oynacağı maçlarla fikstür avantajını iyi kullanamamasının nedeni, takımın iyi çalışmamasından doğan adale sakatlıkları. Lugano, Mehmet Topuz, Cristian, Deivid zaman zaman Emre, Güiza, Alex, gitmeden önce Carlos'un sakatlıkları oyun içinde darbe gibi görünmesine rağmen işin aslı futbolcuların kendilerine bakmamaları ve idmanlarda iyi çalıştırılmamalarından kaynaklanıyor. Omuz kapsülünden ameliyat olacak olan Özer'in sakatlığı talihsizlik gibi görünse de bufutbolcunun aşırı oynama hırsının da etkisi var. Bursa maçını hatırlayın, omuzu çıktığı vakit, devam etmese, iş kapsül yırtılmasına kadar gitmeyebilirdi.