BIST 9.911
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.962,68
HABER /  GÜNCEL

Fenerbahçe: Hababam sınıfı sınıfta kaldı

Alpaslan Akkuş, sarı-lacivertlilerin Kadıköy'de etkili oynadıkları ancak kaybettikleri Sivasspor maçından izlenimlerini yazdı.

Abone ol

Bambaşka bir yazı olabilirdi. Maçtan önce staddaki havayı gören herkesin beklentisi de oydu.

Rıfat Ilgaz'dan Kemal Sunal'a, Mahmut Hoca'dan Lefter'e kadar herkes oradaydı sanki.

Takım Hababam'ın melodisiyle sahaya adım attığında yer titredi.

Şubat ayında böyle bir coşku görmemiştim bunca yıldır. Son haftalara önde girilmiş bir nisan veya mayıs ayında bir pazar akşamı gibiydi.

Emre'nin tek başına yarattığı atmosfer bile inanç için yeterli görünüyordu.

Varlığı bir futbolcudan çok şey ifade eden Reto da oradaydı.

Cuma-cumartesi gelen rakip puan kayıplarından sonra ilk kez kimse "Acaba yine mi?" demiyordu.

En önemlisi anlattığım tribün transferi de tamam gibiydi.

Muazzam bir motivasyon vardı Papazın Çayırı'nda.

Tam da bu atmosfere ve yazıda istediğimiz artık hücum zamanı beklentisine uygun başladı Fenerbahçe.

Bu sezon ilk kez bu kadar ilerde basıyordu. Sivas orta sahayı geçemeden yeni bir hücum başlıyordu.

Üstelik aylardır ''hücumdaki hücresinde'' tek başına çile çeken Sow'a bile arkadaş getirmişlerdi.

Webo ile yıllardır beklenen hava topları sağa sola aktarılabiliyordu.

''Kafam maçta değil, soluma yatamam golü''

Ama olmadı işte.

İlk şut ve neredeyse bütün yılı mesaj kaygılı demeçlerle geçiren Volkan'dan yıllar öncesini hatırlatan sürpriz.

Tam bir "Kafam maçta değil, böyle anlarda soluma yatamam" golü.

Sonra yine baskı ama ağır ağır ortaya çıkan değişmez defolar.

Hani hoca aklını sahaya vermeli demiştik ya; sürpriz yapmalı, baskı kurmalı filan. Bir de eklemiştik: Salih daha fazla forma giymeli. Giyemedi. Baroni Denizli döneminde kritik anlarda Johnson'ın arkasına saklanan Ogün misali o hamleyi yapamadı.

Ama hızlı pas oyunlarının asıl tıkanma noktası o değil, Duracell lakabına rağmen bir türlü bal yapamayan Kuyt oldu. Haftalar önce, biraz dinlenmesi için kenara alınması gereken Kuyt.

Meireles süper kesici. Mutlaka takımda olmalı. Ama kritik nokta pas dağıtımında o da yok. Fenerbahçe en iyi mücadelesinde bile kazara pozisyon buluyor. Çünkü sahada bir çok yardımcı oyuncu var, ama başrolü vereceğin jön yok.

Yine de beraberlik golü geldi. Hem de üç yeninin ardışık dokunuşuyla. Emre sola, Ziegler sağıyla ortaya, Webo direk dibine. Ve geride koskoca 35 dakika.

Sonrasında zorunlu ya da hatalı değişiklikler. Kuyt'ın sahada kalması, Webo'nun tam da top sıkça ceza sahasına gönderilirken kenara alınması.

Son 15 dakika sahada transfer öncesi Fenerbahçe vardı.

Sonrası şişirmeler, gereksiz bir faul, yine o adam, yine Volkan'ın solu.

''Yönetim istifa'' sesleri, Ekim'de kendisinin de büyük payıyla giden jön, bu forma kutsaldır nasip olmaz herkese, anons yapsana.

Hani hep denir ya: Mücadele edin isterseniz yenilin. Mücadele etti aslında Fenerbahçe. Ama sonuca gitmekten çok uzak mücadele.

Oysa...

Aynı mücadeleyle akıl birleşmeli. Bu form durumuyla Kuyt ve Baroni oynamamalı mesela. Kuyt penaltı atmamalı. Sow ve Webo birlikte oynayacaksa ki oynamalı, çift forvete dönülmeli. Kuyt'un yerine Topuz ya da Stoch gibi içeriyi besleyecek isimler oynamalı. Salih'in dinamizminden faydalanılmalı. Volkan yedek kalabilmeli.

Fenerbahçe'nin arkasında en ağır yıkımlara dayanabilmiş bir ''zümrüdü anka kitlesi'' var. Sürekli küllerinden doğup umuda sarılabiliyor bu insanlar. Onlara layık bir akıl konabilmeli sahaya. Mücadeleyi sonuca götürecek akıl. İnattan arınmış, bir maçta birden çok çözüm üretebilecek bir akıl. Tek kurtarıcı bulunamıyorsa kollektif oyun aklı.

Aksi taktirde son dakikalarda hep ''laralaralara lay, lay laralaylara laylara laylay, laralaralay laralaylay lara laylara la lay, muusa sow...''

Adama da yazık.

Üzülüyor insan.

Son bir söz de taraftara...

''Böyle güzel atmosfer oluşturmak, maç boyu iyi desteklemek güzel de, sabah verdiği borcu akşam isteyen takıntılı esnaf gibi her maç sonu istifa da bir sonraki maça yeni travmalar katıyor, mantıklı görünmüyor.''

Hani Hababam Sınıfı'nda çocuklardan birinin başına bi şey gelir ya. O malum müzik yavaşlar. ''Vaao vaao vaavava vvvoovv'' diye. Durum budur şu an.

Mahmut Hoca ya doğru tercihlerle o müziği hızlandıracak ya da yıl sonu konserindeki gibi, ah hababam vah hababam hapı yuttu ah hababam.


BBC'nin Avrupa futbolundan derlediği haber, analiz ve izlenimleri, BBC Türkçe'nin Facebook'taki futbol sayfası tıklayın Altıpas'ta da okuyup paylaşabilirsiniz.