İstanbul’da 14 yıldır konuşamaz derecede ağır kekemelik yaşayan Eren Göğce, Fenerbahçe ve tiyatro aşkı için azmetti, 45 günde elde ettiği ba...
Abone olİstanbul’da 14 yıldır konuşamaz derecede ağır kekemelik yaşayan Eren Göğce, Fenerbahçe ve tiyatro aşkı için azmetti, 45 günde elde ettiği başarı ile parmak ısırttı. Aldığı eğitimle yıllar sonra ‘anne-baba’ diyen ve yazarak kurduğu iletişime konuşarak son veren Göğce, tutkunu olduğu Fenerbahçe maçlarında tezahürat atmanın ve tiyatro sahnesinde boy göstermenin mutluluğunu, “Tiyatroyu ve Fenerbahçe’yi çok seviyorum Bunları konuşarak yaşamayı ise daha çok seviyorum. Bence konuşmak ‘hayat’ demektir” sözleri ile tarif etti. Genç öğrencinin kekeme olduğu dönemlerdeki görüntüleri de takılmadan söylediği tekerlemelerle geride kaldı.
İstanbul’da 3 yaşındayken yaşadığı travmaya bağlı olarak kekeme teşhisi konulan ve 8 yaşında konuşamaz derecede ağır kekeme olan ortaokul öğrencisi Eren Göğce, 14 yıl boyunca yaşadığı sıkıntılı süreci 45 günde noktalamayı başardı. Kekeme olduğu için etrafında zaman zaman alay konusu olduğunu, telefonlara bile çıkmak istemediğini bu yüzden yazarak iletişim kurduğunu anlatan Eren yaşadığı sancılı süreci şu sözler ile özetledi: “ “Üç yaşındayken annemin rahatsızlığı nedeniyle travmaya bağlı olarak korkudan kekeme olmuşum. 8 yaşındayken ise çok ağır yani çok ağır hiç konuşmaz hale geldim. Kimseyle konuşmaz kimseyle muhatap olmazdım. Söylemek istediklerimi yazarak anlatırdım. Telefonlara bile çıkmak istemezdim. Okula giderken öğretmenlerim sınıfa bir soru sorduğunda ben biliyordum ama cevap veremiyordum. Bu yüzden bir keresinde az bir puan farkıyla takdir belgesini kaçırmıştım.”
YILLAR SONRA SÖYLENEN ‘ANNE - BABA’ KELİMELERİ
Kekeme olduğu için bütün harf ve kelimeleri doğru telaffuz edemediğini anlatan Eren, ‘anne - baba’ kelimelerini bile yıllar sonra takılmadan söylemenin hissettirdiği mutluluğu şu sözler ile anlattı: “Anne - baba kelimelerini bile söyleyemiyordum. Onları takılmadan ilk söylemeye başladığım zaman ‘anne - baba’ dediğim zaman çok mutlu oldum. Bu duygu tarif edilemez bir duygu. Tabii annem de çok mutlu oldu.”
“GOL POZİSYONLARINDA AĞZIMI KAPATIRDIM”
Koyu bir Fenerbahçeli olduğunu açıklayan Eren, tutuğu takımın maçlarındaki heyecanını bile içinde yaşadığını dile getirdi. Aldığı eğitim sonrasında artık babasıyla birlikte maçları izlediğini ve heyecanını dışa vurmaktan dolayı müthiş bir haz yaşadığını anlatan Eren, “Fenerbahçe aşkı güzel. Babamla maç izlerken ben susuyordum. Genellikle gol pozisyonlarında ağzım kapalı havaya uçardım. Şimdi ise babamla çok rahat konuşabiliyorum” dedi.
“ŞENER ŞEN’E SELAM OLSUN”
Kekemeyi yendikten sonra gönül verdiği tiyatro sahnelerinde boy gösterdiğini hatta Sanat Danışmanlığını Vatan Şaşmaz’ın yaptığı ‘Kazasız Kul Olmaz’ isimli tiyatro oyununda rol aldığını söyleyen Eren, rol gereği annesini trafik kazasında kaybeden ve olayı polise seri şekilde anlatan bir çocuğu canlandırdığını anlattı. Tiyatro oyuncularından en çok Şener Şen’i sevdiğini de belirten Eren şunları söyledi: “Tiyatro demek, ‘komedi’ demek benim için. Tiyatro oyuncuları arasında en çok Şener Şen’i beğeniyorum. Şener Şen’e selam olsun. Birgün kendisi ile aynı oyunda rol almak da isterim. Benim tiyatroda rol aldığım oyunun adı, ‘Kazasız kul olmaz’ Benim rolüm de annesini trafik kazasında kaybetmiş bir çocuktu. Ben o role bir günde çalıştım benden büyüklerim ise bir ay çalıştıklarını duydum. Ben tam bir tiyatro aşığıyım. Tiyatroyu ve Fenerbahçe’yi çok seviyorum Bunları konuşarak yaşamayı ise çok seviyorum” diye konuştu.
Baba Ergin Göğce de konuşma bozukluğu yaşayan bir çocuğa sahip olmanın kendileri için sıkıntılı dönemlere neden olduğunu söyledi. Özellikle çeşitli ziyaretler sırasında oğlunun kendisini ifade edememesinin incitici olduğunu belirten Baba Ergin Gögeç, “ Eren kendisini ifade edemiyordu. Bu yüzden iletişim bozukluğu vardı. Konuşma bozukluğu yaşayan bir çocuğa sahip olmak çok zordu. Örneğin misafirliğe gittiğimiz zaman kendisine yöneltilen soruları cevaplayamadığı için zoruna gidiyordu bu da bizim için zor oluyordu. Aldığı eğitim sonrasında artık takılmadan konuşabiliyor. Tiyatro oyunu için de kurstan aradılar ve ‘oyun var Eren’nin katılmasını istiyoruz’ dediler. Biz de ‘neden olmasın’ dedik ve destekledik.”
‘KEKELİYOR’ DİYE DALGA GEÇİYORLARDI
Kekemelik döneminde oğlunun okul ve öğretmenleri arasında dili olduğunu anlatan anne Derya Göğce umudunu hiç kaybetmediğini söyledi. En çok oğluyla alay edildiği zaman üzüldüğünü belirten anne Derya Gögeç şunları söyledi: “Özellikle okula başladığı zaman konuşamıyordu. Veli toplantılarında sık sık, ‘kendisini anlatamıyor, ifade edemiyor’ diye duyuyordum. Bu yüzden notlarında düşüklük yaşanıyordu. Çocuğum herkesten tepki görüyordu, dışarı çıktığı zaman ‘Eren kekeliyor’ diye dalga geçiyorlardı’ Anne kelimesinin gerisini getiremiyordu. Çok üzülüyordum. Ama artık kendisini iyi ifade ediyor. Takılmadan ‘anne’ diyebiliyor. Artık evde kitap okuyor, bilmeceler soruyor kardeşine masal anlatıyor. ”Ve tiyatrocu olmak istiyor ve en büyük destekçisi biziz.”
“ADINI BİLE DAKİKALARCA SONRA SÖYLERDİ”
İletişim Uzmanı Ali Aktekin de kekemeliğin konuşma bozukluğu grubunun akıcı konuşma bozukluğu tarafını kapsadığını anlatarak Eren’nin seanslarına ilişkin şunları söyledi: “ Maalesef konuşurken kontrolü sağlayamama, takılmalar, tutulmalar, duraksamalar olarak görülen değişik türdevleri olan bir sıkıntı. Kekemelik özellikle 2-5 yaş arasına ortaya çıkabiliyor. Sonuç olarak travmatik bazı ruhsal psikolojik sıkıntılarda ortaya çıkan bir durumdur. Eren ilk geldiği zaman her zaman gördüğümüz gibi konuşmak istemeyen çünkü konuşamayan, kendi adını bile birkaç dakikada dile getiren bir kişiydi. İçine kapanık bir çocuktu. Seanslarla birlikte Eren’de ciddi anlamda bir açılma, yıllardan beri kendini tutmuş ve artık özgüveni yerine gelen, rahatça kendini ifade edebilen konuşabilen bir birey haline geldi. Tiyatroya da zaten oynuyor. Hocaları ve oyuncularla görüştüğümüzde de başarılı olduğunu duyduk. Başarısıyla gurur duyuyoruz. Tiyatro için rol yapabilmesi için konuşabilmesi gerekiyordu. Bu noktada bizim ona öğrettiğimiz kontrollü konuşma alışkanlığı yani shaping tekniği ile nerde nasıl cümleye başlaması gerektiğini ve nasıl devam etmesi gerektiğini bilmesi ve devam ettirebilmesini öğrettik.”
(İHA)