Felaket medyası
Sabah uyandım, Deniz Gökçe'yi okuyarak başladım güne. Nefes aldım
Deniz Hoca'nın "Maruzatını"
okuyunca...
Günlerdir, "kriz" haberleri ile
dalgalanayoruz!
Öyle bir tablo çiziliyor ki...
Ha battık, ha batacağız!
Deniz Hoca sağolsun, biraz olsun içimizi rahatlattı...
"Felaket medyası"nın felaket haberlerinden
bıkmıştık çünkü...
"Ölüm anı" gelip çattı sanmıştık...
Konulan teşhis yanlışmış meğer...
Hastalık var ama ölümcül değilmiş meğer...
Deniz Hoca, hastanın iyileşme umudundan değil,
kesin iyileşeceğinden söz ederken, bir bankanın kapısını çalıp, bir
yıllık YTL vadeli hesap açtırmayı da ihmal etmiyor...
"Felaket medyası"na ders verirken, "İmamın dediği ile
yaptığının aynı olması" için, parasını bankaya
yatırıyor...
Sağolsun Deniz Hoca; ama keşke bu yazısını
yazarken, aynı çatı altında olduğu Halit Kakınç'a detaylı bir rapor
verseydi.. Kakınç, Erhan Göksel'in
şehadetiyle bizi "benzin kuyruğu"na sokmuş da...
Tam
bir felaket yani!..