Fehmi Koru, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili kurulan soruşturma komisyonunda bilgi verdi. Fehmi Koru, 17 Aralık sonrası Gülen ile görüştüğünü ve verdiği mektubu Başbakan'a ilettiğini söyledi.
Abone olGazeteci Fehmi Koru, Fethullah Gülen'in iadesiyle ilgili ABD'nin uygun bir zamanı beklediğini ve pazarlık unsuru haline getireceğini söyledi. 17 Aralık sonrası ABD'ye gittiğini ve FETÖ lideri Gülen'in gönderdiği mektubu Erdoğan'a verdiğini ifade eden Koru, Baykal kaseti konusunda da cemaatin o dönemde CHP lideri ile sorun yaşadığını aktardı.
AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplanan TBMM FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin Türkiye'nin siyasi hayatının
en nefretle karşılanması gereken, benzeri başka ülkelerde de Türkiye'de de kolay kolay bulunmayacak, ahlaksız bir demokrasiye müdahale girişimi olduğunu ifade eden Koru, 15 Temmuz'un lanetlenmesi gereken bir olay olduğunu vurguladı.
"O ZAMAN PEK ÇOK KİŞİ İDRAK EDEMEMİŞTİ"
FETÖ'ye ilişkin algının 17-25 Aralık olayının ardından zihinlerde farklı bir şekle dönüştüğünün altını çizen Koru, şunları söyledi:
"17-25 ile birlikte kamuoyunun gündemine girince hepimiz anladık ki savcısıyla, hakimiyle ve onlara destek veren başka meslek mensuplarıyla farklı bir örgütlenme karşımızda yer alıyor. O örgütün ülkemize 15 Temmuz gibi bir darbe girişimi yaşatacağını o zaman pek çok kişi idrak edememişti. Ama ben şahsen, bu olayları ve bu grubu da yakından izlemiş bir insan olarak onları, bunları idrak edememelerini de çok yadırgamıyorum. Çünkü gerçekten dıştan bakıldığı zaman böylesine bir harekete meydan verecek bir hazırlık içinde olduklarının en ufak bir emaresi dışarıdan fark edilir halde değildi. İçten içe böyle bir hazırlıkta bulundukları anlaşılıyor.
"ABDULLAH GÜL'E, ‘FETHULLAH GÜLEN'E SORAYIM' DEDİM, ‘İYİ OLUR' DEDİ"
18 Aralık akşamı Sayın Cumhurbaşkanı Gül ile görüştüm. Görüşmemin sebebi de bir gün önce meydana gelen savcılar, polisler, bir arada birileri bir şeyler yapıyorlar. Bütün kamuoyu onu konuşur hale gelmiş. Onun bu konudaki görüşlerini almak niyetindeydim. Konuşurken; acaba bu nedir, gerçekten tahmin ettiğimiz gibi cemaatle bir şekilde ilişkili bir olay mı, onu bana sordu. Benim o an aklıma geldi; bunu en iyi bir şekilde ben
gideyim, kendisi ile görüşeyim direkt olarak sorayım. 'İyi olur' dedi bana. Onun üzerine Başbakan'la da bunu görüşelim diye aradım. Ertesi sabah randevu verdi Tayyip Bey. O da aynı şekilde, aynı istek ve arzunun onda da olduğu ortaya çıktı. Çünkü gerçekten bu insanları bir parça tanıyan herkesin de iştirak edeceği gibi evet siyasetle ilgilendikleri bir şekilde ortaya çıkmış, evet savcılar, hakimler bunlarla irtibatlı bir takım insanlar olduğu biliniyor. Ama işi siyaseti yakından etkileyecek bir noktaya vardırma… Ben o sırada ne Sayın Gül de ne Sayın Erdoğan'da yüzde 100 bir kesin karar olduğunu görmedim, hâlâ tereddütler yaşıyorlardı.
"GÜLEN: HİÇ ALAKAMIZ YOK, BÖYLE OLAYLARI TASVİP ETMEYİZ"
Bir gün sonra gittim ama görüşme ondan da bir gün sonra gerçekleşti. 'Bizim bu işlerle hiç alakamız yok Fehmi Bey' dedi Fethullah Gülen. 'Biz, böyle kasetler, videolar… Hiç alakamız yok, böyle olayları tasvip etmeyiz."
DERSHANELER GÜNDEME GELMİŞ
Görüşmede Gülen'in kendilerinin bir ‘hizmet hareketi' olduğunu, bu kapsamda dershanelerin faaliyetlerinin durdurulmasını arzu etmediklerini söylediğini aktaran Koru, Gülen'in ayrıca sosyal medya üzerinden kendilerine yönelik saldırılar ile yine kendilerine yakın kişilerin görevden alınmasıyla ilgili rahatsızlıklarını dile getirdiğini anlattı.
"DAHA İYİSİNİ YAPALIM, BEN SİZE BİR MEKTUP VEREYİM"
Görüşmeye ilişkin not almak istediğini, Gülen'in ise "Daha iyisini yapalım; ben size bir mektup vereyim. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı'na iletirsiniz" dediğini aktaran Koru, bu mektubu Türkiye'ye döndüğü 24 Aralık günü dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ilettiğini söyledi. Mektubun görüşmedekine benzer bir içeriği olduğunun altını çizen Gül, "Başbakan da beni ertesi gün bekliyordu. Ertesi gün 25 Aralık oldu. Ben Sayın Başbakan ile Resmi Konut'da saat 3 civarında görüştüm. Genel hatlarıyla aldığım notları ilettim" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'NİN 15 TEMMUZ HAZIRLIĞINDAN HİÇ BİLGİSİNİN OLMAMASI BENİM AKLIMI ZORLUYOR"
Koru, istihbaratla ilgili soruları yanıtlarken de şunları kaydetti: "Türkiye acaba 15 Temmuz'dan hiç mi haberdar değildi? Bu haberdar olma, istihbarat hangi kişilerden ibarettir, bu Cumhurbaşkanı, Başbakan seviyesine kadar iletilmiş midir, onu ben bilmiyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti gibi gelenekleri olan, istihbaratı daha Osmanlı döneminden beri sürekliliğe sahip olan bir ülkenin istihbaratının 15 Temmuz hazırlığından hiç bilgisinin olmaması benim aklımı zorluyor. Elbette Türkiye Cumhuriyeti herhangi bir askeri müdahalenin, kimden gelirse gelsin, yapılması karşısında çok önceden, hem istihbarat yönünden hem de böyle bir ihtimal ortaya çıktığında ona karşı neler yapılabileceği tarzında, bir ön hazırlığa mutlaka sahiptir diye düşünüyorum."
‘TÜRKİYE'DEN GAZETECİLERİN GÜLEN'LE GÖRÜŞMESİNDE YARAR GÖRÜRÜM'
Koru, darbe girişimi sonrası Gülen ile görüşme teşebbüsü olup olmadığının sorulması üzerine de "Ben kendisiyle asla görüşmeme kararı olan bir insanım. 98'den sonra da kendisiyle az önce anlattığım çerçeve içinde görüştüm. Dolayısıyla böyle bir talepte de bulunma ihtiyacı duymadım. Ama Türkiye'den de gazetecilerin, bence onu suçlayıcı sorularla, sıkıştıracak şekilde görüşmesinde yarar görürüm. Gitse keşke meslektaşlar, ona soruları yöneltseler, ne diyormuş bir bakalım. Dışarıdan giden gazeteciler farklı tabii" ifadelerini kullandı.
"AMERİKA, PANAMA'NIN CUMHURBAŞKANI NORİEGA'YI HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE 30 YIL CEZAEVİNDE TUTTU"
Komisyon başkanı Reşat Petek'in, ABD'nin FETÖ lideri Fethullah Gülen'in iade etmemesini neye bağladığını sorması üzerine Koru, "ABD'nin Fethullah Gülen'i neden iade etmediğini doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum. Neticede birtakım hukuki gerekçeler ifade ediliyor ve 'Amerikan sistemi böyle şeylere müsaade etmez' deniliyor ama aynı Amerika hukukla hiç alakası olmayan, Panama'nın Cumhurbaşkanı Noriega'yı gidip oradan aldı ve 30 yıl cezaevinde tuttu. Amerikan sistemi buna müsait" dedi.
Koru, ABD'nin bir şekilde uygun zamanı beklediğini düşündüğünü de vurgulayarak, "Tek şey aklıma geliyor. Uygun zamanı bekliyorlar. Yani bir pazarlık bekliyorlar, 'Onu verirseniz biz de daha önce yapmayız dediğimiz bir şeyi yaparız' falan gibi bir şeyi bekliyor olabilirler. Amerika buna da müsaittir. Belki böyle bir şeyi bekliyorlar. Böyle bir zamanı bekliyorlar ya da kendileri açısından en zararsız olacakları bir dönemde ben verecekleri kanaatindeyim. Ama sonrasını galiba sizlerin düşünmesi lazım. Geldiği zaman ortaya çıkacak tablonun ben iyi bir tablo olmadığı kanaatindeyim" dedi.
"GÜLEN'İN İADESİ NİÇİN İKTİDARIN LEHİNE BUNU ŞAHSEN ANLAMAKTA ZORLANIYORUM"
Kendisinin baktığı noktadan yanlış yapıldığının altını çizen Koru, "Bence istemem ben onu. Orada kaldığı müddetçe ona buradan söylediğiniz her şey daha iyi algılanır. Buraya geldiği andan itibaren farklı bir duruma girebilir diye düşünüyorum. Bunun üzerinde düşünmeniz lazım. Devlet olarak istemekte haklısınız ama siyasi iktidar olarak bu niçin sizin lehinize bunu şahsen anlamakta zorlanıyorum." ifadelerini kullandı.
"CEMAATİN O SIRADA DENİZ BAYKAL İLE NE SORUNU VARDI"
Eski CHP lideri Deniz Baykal'a yönelik kaset iddialarına yönelik de Fehmi Koru, bunun gayet hassas bir konu olduğuna değindi. Koru, "FETÖ üyeleri eğer bu olayı gerçekleştirdiyse herhalde sonuç alma amaçlıdır. Ben yalnız buradan kuşkulu olduğumu ifade edeyim. Cemaatin o sırada Deniz Baykal ile ne sorunu vardı ya da Kemal Kılıçdaroğlu'na 'gel' diyecekleri kadar herhangi bir yakınlıkları nereden oluyor? Belki bunu bilmediğim için… Belki böyle bir yakınlık vardır, belki Baykal'la ilgili bunu yapmalarını gerektiren bir şey vardır. Ben baktığım noktada böyle bir şey göremiyorum" diye konuştu.