Habertürk'e transfer olan Fehmi Koru bugün ilk yazısında kendisini tanıyan tanımayan herkese hoşbulduk dedi...
Abone olStar gazetesinden Habertürk'e transfer olan Fehmi Koru, bugün ilk yazısını kaleme aldı. "Bu bir 'Hoşbulduk' yazısıdır" başlıklı yazısı "Gündem" isimli köşesinde okurla buluşan Koru, bir yandan köşe yazarlığının geçmişten günümüze geçirdiği evreleri nostaljik bir şekilde anlatırken, bir yandan da, işinin beğenilse de kızılsa da yazısını okutmak olduğunun altını çizdi.
Oldukça tutuk, hatta çekingen bir üslupla yazdığı anlaşılan yazısında Koru, "Çoğu zaman sizinkiyle örtüşecek görüşlerim ve memnun kalacaksınız; herhalde bana kızacağınız günler de olacak... Beğenseniz de kızsanız da, yazdıklarımı okutmak benim görevim..." derken, "televizyon sayesinde, her görüş sahibinin yazdığı gazeteyi aşan bilinilirliği var; o sayede biraz tanındığımı da sanıyorum. Tanımayanlarınızla ya da televizyondan tamsa dahi yazılarımdan habersiz kalmış olanlarınızla bugünden itibaren Habertürk sayfalarında tanışacağız" diyerek ilginç bir başlangıç yaptı.
İşte Koru'nun merkez medyadaki ilk yazısından çarpıcı bir bölüm:
KÖŞE YAZARI SIFATI ÜZERİMİZE YAPIŞTI KALDI
ESKİLER "fıkra muharriri" diye söz ederlerdi kendilerinden, "Ne iş yaparsınız?" sorusuna cevap olarak...
(...)
Şimdilerde yaptığımız işin adı "köşe yazarlığı", bizlerden söz edilirken kullanılan unvan da "gazeteci-yazar"...
Gazeteler eskisi gibi bütün yazarlarına bir köşe veremiyor, sayımız çoğaldı çünkü; o sebeple yazılar çeşitli biçimlerde yer buluyor gazetelerde...
Ama olsun, "köşe yazarı" sıfatı üzerimize yapıştı kaldı. Bütün bir gazete sayfasını işgal edenimiz de var, küçük bir köşede üç-dört ayrı konuyu ele alanımız da...
EDEBİYATÇILAR ÇEKİLDİ KÖŞELER SİYASET GÖZLEMCİLERİNE KALDI
Biraz da hor gözle baktıkları için edebiyatçılar gazetelerden çekildiler; köşeler iç ve dış siyaset gözlemcilerine kaldı. Süslü ve tumturaklı cümleler, yerlerini, yalın ve renksiz ifadelere bıraktı. Her gün bir sigara içimi uzunlukta yazılarla çıkılıyor okurların karşısına; bir zamanlar çocuklardan işitilince ağızlara biber sürülen küfürler bile yer alabiliyor her eve giren gazetelerde çıkan yazılarda...
MESLEK BİTECEK SANILIYORDU AMA BİZE DUYULAN İHTİYAÇ ARTIYOR
Karmaşık bir dünyada yaşıyoruz ve yaptığımız işe duyulan ihtiyaç artıyor.
İhtiyacın eksilmesi ve hatta mesleğin zaman içerisinde kaybolması -hiç değilse önemini yitirmesi- beklendiği halde...
"Eski Türkiye-Yeni Türkiye" ayrımını önemseyenlerin bile çoğu kez ihmal ettiği gerçek yüzünden: Aslında yalnız bizim ülkemiz değişmiyor, etrafımızdaki coğrafya vo dünya da korkunç bir hızla değişiyor...
Arkanıza yaslanıp kendi hayat akışınız içerisinde tanığı olduğunuz değişimleri gözünüzün önünden şöyle bir geçirin...
Size yardımcı olmak üzere artık hepimizin kullandığı araştırma motoru Google'ın Başkanı Erit Schmidt'in tespitini aktarayım: "Uygarlığın ilk gününden 200.3 yılına kadar, insanlık, beş exabit veri üretti; şimdilerde biz, beş exabit veriyi her iki günde bir üretiyoruz ve bu hız her geçen gün anıyor." Böyle bir dünyada bizlere ihtiyaç var...
BENİM HAYATIM BU: 30 YILDIR HERGÜN YAZIYORUM
İşte bu bizim hayatımız... Benim de hayatım... Öncesi de var, ama son otuz yıldır hiç aksatmaksızın her gün gazetelerde okurlarla buluşuyorum.
Şimdilerde, televizyon sayesinde, her görüş sahibinin yazdığı gazeteyi aşan bilinirliği var; o sayede biraz tanındığımı da sanıyorum.
Tanımayanlarınızla ya da televizyondan tamsa dahi yazılarımdan habersiz kalmış olanlarınızla bugünden itibaren Habertürk sayfalarında tanışacağız. İçeride ve dışarıda meydana gelen gelişmeleri, geçmişi ihmal etmeyen bir gelecek perspektifini, elbette kendime ait görüş açısından yorumlayacağım.
Çoğu zaman sizinkiyle örtüşecek görüşlerim ve memnun kalacaksınız; herhalde bana kızacağınız günler de olacak... Beğenseniz de kızsanız da, yazdıklarımı okutmak benim görevim...
Başlayalım mı?