BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  MEDYA

Fehmi Koru olay yarattı Gülen-Erdoğan bombası

Hükümete yakınlığı ile bilinen Fehmi Koru öyle açıklamalar yaptı ki günün olayı oldu. Fehmi Koru 'Erdoğan beni fena halde yanılttı' dediği söyleşide Gülen NOBEL almalıydı dedi.

Abone ol

Habertürk Gazetesi'nde yazan ve muhafazakar kesimin önde gelen isimlerinden olan Fehmi Koru bir dergiye verdiği söyleşiyle AK Parti saflarında günün konusu oldu. 'Erdoğan'ı tanımamışım' diyen Fehmi Koru , Fethullah Gülen ve cemaatle ilgili de bomba açıklamalar yaptı.

Abdullah Gül'e yakınlığı ile bilinen Fehmi Koru'nun açıklamaları 'bayrak mı açtı' yorumlarına sebep oldu. Bilindiği gibi Fehmi Koru ve Abdullah Gül İngiltere'deki üniversite yıllarından oda arkadaşı. Ahmet Sever'in Gül'ün isteğiyle yazdığı öne sürülen kitabının ardından Fehmi Koru'nun bugün yaptığı açıklamalar farklı okumalara sebep oldu.

Nobel Barış Ödülü’nün çok daha fazlasını Fethullah Gülen’in hak ettiğini düşündüm

 İşte Koru'nun günün konusu olan sözleri;

Habertürk’e başladığınız sırada verdiğiniz bir röportajda, Cumhurbaşkanı adayı olan Erdoğan için “Neticede Anayasa’ya uyacağına dair yemin edecek. Anayasa’da yazılanları aşmak istiyor ama mümkün değil. Başbakan kim olursa olsun Gül-Erdoğan ilişkisinden farkı olmaz” dediniz ve görüntü itibarıyla yanıldınız…

-Görüntü itibarıyla değil, fena halde yanıldım! Tek yanılan bensem, hatamı kabul ederim; ama pek çok insan benim beklentim içerisindeydi. Tayyip Erdoğan, “Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı farklı davranmalı” pozisyonunu çok belli ettiği andan itibaren onu hiç tanımadığımı anladım.

TAYYİP BEY'İ TANIMAMIŞIM

-Normal şartlarda Tayyip Erdoğan değil, başka biri olsa, Anayasa’nın bir sınır belirleyici olduğunu düşünürdü. Ama Tayyip Bey’in böyle düşünmediğini anladık. Demek ki Tayyip Bey’i tanımamışım. Zaten çok yakından tanımadığımı da daha önce yazmıştım. Abdullah Gül kadar tanıdığım birisi değildi.

Gül, eğer uyarı görevlerini yapmasaydı belki çok daha başka yanlışlar da yapılabilirdi. Elinden geldiği kadar yanlışların önüne geçmek için çaba gösterdi.

 Ben olaya şöyle bakıyorum: Cumhurbaşkanı, hangi yöntemle seçilirse seçilsin Anayasa’ya uymak, Anayasa’da var olan yetkilerini kullanmak, Anayasa gereği ettiği yemine uymak zorunda. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı olarak daha fazla yetki istiyorsa bunu yeni bir Anayasa çalışması içinde gerçekleştirip yeni yetkiler aldıktan sonra öyle davranabilir. “Ben yetkilerimi sonuna kadar kullanırım.” Tabii ki kullanabilirsin, ama Anayasa’nın verdiği yetkiler olmak şartıyla! Tayyip Erdoğan, halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı olmayı, var olan yetkilerin ötesine geçebilme nedeni olarak kabul etti ve öyle davranıyor.

FETHULLAH GÜLEN NOBEL ALMALIYDI

ZAMAN Gazetesi'nin bir dönem genel yayın yönetmenliğini yapan Fehmi Koru verdiği röportajda Cemaat ve Fethullah Gülen açıklamaları ile de öne çıktı. İşte Fethullah Gülen için söyledikleri;

-"Ben baştan itibaren Cemaat’in çok önemli bir işlev üstlendiğini ve bunun Türkiye için çok yararlı olduğuna inanıyorum. Hatta yurtiçi, özellikle de yurtdışındaki eğitim faaliyetlerini gördükten sonra da göğsüm kabararak, Hindistan’daki hizmetleri için Rahibe Teresa’ya verilen Nobel Barış Ödülü’nün çok daha fazlasını Fethullah Gülen’in hak ettiğini düşündüm.

Abdullah Gül’ü tanıyanlar bilir ki, hangi konumdaysa, o görevi en iyi şekilde yapmayı dert edinen bir insandır.

 CEMAAT TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ...

Bugüne baktığımız zaman ise artık bir ‘terör örgütü’ gibi algılanan başka bir şeye dönüştü, Cemaat. O değerin bu denli ayaklar altına düşmesini, içinde olmasam bile çok yakınında durduğum böylesine önemli bir çalışmayı değersizleştirme, altını bakıra çevirme olarak görüyorum.

NOBEL YERİNE FELAKET GETİRDİ

Bugünkü süreç başladığı ilk günden beri bir savaş mantığıyla iş yürütülüyor. O zaman öyle bir savaş mantığı yoktu. Karşınızdaki insanlar size hoşgörüyle bakmayacak insanlar olduğu halde! Bugünse size çok yakın olması gereken insanlarla karşı karşıyasınız. Savaşmamanız gereken insanlarla karşı karşıyasınız.

Fena halde yanıldım, Tayyip Erdoğan'ı hiç tanımamışım

 O Nobel’i getirecek, esas hedeflere vardıracak olan anlayış, 28 Şubat günlerinde yaşandı. Bugünkü anlayış, bir felaket getirdi. Cemaat bugün hiç kimseye yaranamaz.

CEMAAT SAVAŞ ORGANI GİBİ DAVRANDI

Farklı bir şey yapmalıydı. Cemaat gibi davranmalıydı! Ama bir parti gibi, bir savaş organı gibi davrandı. Öyle sanıyorum ki Cemaat içinden birileri “Biz bu savaşı kazanırız hocam” diyerek, Gülen’e bu yöntemi kabul ettirdiler. Bu yöntem yanlış bir yöntemdi. O andan itibaren ipler koptu.

Cemaat bir siyasi parti değil. Dolayısıyla bir siyasi partiye, AK Parti’ye böyle yaklaşamaz. Bunu yapacak diğer partiler var zaten. Bir yabancı gücün uzantısı değil Cemaat. Böyle bir girişimde bulunduğu zaman, derler ki “Bunlar nereyle irtibatlı bunları yapıyor?”