BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  MEDYA

Fehmi Koru: Gülen'i Papa ile buluşturanı biliyorum

Fehmi Koru bugünkü köşesinde 1998 yılında Fetullah Gülen ile Papa'yı görüştüren ismi bildiğini yazdı.

Abone ol

Fehmi Koru, Vatikan'da FETÖ lideri Fetullah Gülen ile Papa'yı görüştüren kişiyi bildiğini söyledi ama isim vermedi.

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın geçtiğimiz günlerde 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nda yaptığı çıkış konuşulmaya devam ediyor.

"YER YERİNDEN OYNAYACAKTIR" DEMİŞTİ

Özdağ, toplantıda “Gülen ve Papa görüşmesine kimin aracı olduğunu biliyorum; Dışişleri Bakanlığı ve Vatikan’dan bunun sorulmasını istiyorum. Hangi parti ile ilişkisi vardır, bunu da biliyorum. Çok önemli bir isimdir, Türkiye’de yer yerinden oynayacaktır…” diye konuşmuştu.

Yankı uyandıran bu açıklama sonrası uzun süre Gülen medyasında çalışmış olan yazar Fehmi Koru'dan açıklama geldi.

"BULUŞTURANI BİLİYORUM AMA.."

Kendi adıyla kurduğu sitesinde "Gülen’i Papa ile buluşturanı biliyorum, ama.." diye yazan Koru, şunları yazdı:

"Önce içimden, “Nihayet bir AK Parti milletvekili de benim ‘Ben Böyle Gördüm’ kitabımı okumuş” düşüncesi geçti.

Kitapta bayağı ayrıntılı anlattığım bir konudur bu.

Selçuk Özdağ AK Parti Manisa milletvekili; hemşehrim sayılır. ‘Açık sözlü biri’ diye uzaktan duyardım; geçenlerde yine Komisyon’dan gazetelere yansımış şu çıkışı öyle olduğunu pekiştirdi.

“Üniversitede profesör olsaydım, şimdi atılmış olacaktım; çünkü milletvekili seçildiğimde 120 bin lira kredi çekecektim, en ucuz, yüzde 0,9 ile, Banka Asya veriyordu, oradan çektim. Kriter buysa…”

Gerçekten de Bank Asya ile alacak-verecek ilişkisi bulunan pek çok devlet görevlisine işten el çektirildi.

Önemli bir çıkıştı Selçuk Özdağ’ın yaptığı…"

İşte o görüşmeyle birlikte Galen'in Papa'ya yazdığı mektup, 10 Şubat 1998 Zaman gazetesinde böyle yayınlanmıştı:

"PEK MUHTEREM PAPA CENAPLARI"

Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zati alilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.

Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik.

İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam’in asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.

Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah’a aittir ve din Allah’tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir. Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naciz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.

Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetlerarası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinlerarası diyalog konusunda Vatikan’ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.

Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine musamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlik önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel’in, cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs’ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hristiyanlar, Yahudiler ve Müslumanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir. Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile ilki Washington DC’de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa’nin doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.

Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançli genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Ögrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim’in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran’da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi’ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek sumullu bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.

Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb’e şükürler olsun.

Fethullah Gülen / Rabb’in aciz kulu / 9 Subat 1998