CIA ajanlarının avuç kontrolunü irdeleyen gazeteciler, Fehmi Koru'nun hışmına uğradı. Medyanın skandalı magazinleştirdiğini yazan Koru, bu kez baltayı taşa vurdu.
Abone olDevlet Bakanı Beşir Atalay'ın açıklamalarını baz alarak CIA ajanlarının avuç kontrolü yaptıkları skandal olayı gündeme getiren gazetecileri "Magazincilik" yapmakla suçlayan Yeni Şafak yazarı Fenmi Koru bugünkü ile baltayı taşa vurdu. Aynı gazetenin yazarı Mehmet Şeker, bakın bu skandal hakkında neler yazıyor...
ABD'nin güvenlik zaafı
Topkapı Sarayı bahçesinde "Lirik Tarih Gösterisi" sırasında Bay Buş zaman zaman başıyla müziğe uymaya çalıştı.
Eğlendiği belli oluyordu, gösteriden hoşlanmıştı.
Yalnız, mehter bölüğü çıktığı vakit, bir anda başını geriye doğru kaykılttı.
Ürktü mü ne!
Muhtemeldir, çünkü mehter bölüğünün kılıçları oyuncak değildi.
Ve ne hikmetse, ABD'nin korumaları, kılıçlara müdahale etmemişlerdi.
Bay Buş'la tokalaşacak olan bakanların bile avuçlarını kontrol eden çam yarması korumalar, kılıçların riskli olacağını hesaba katsaydılar, onların da dondurma külahı maddesinden yapılmasını isteyebilirlerdi.
Gösteride kılıç kalkan ekibinin bulunmayışı dikkat çekici bir noktaydı.
Önceki ABD Başkanı Marmara depremi sonrası bölgeyi ziyaret ederken, "Erkan" isimli bebeği kucağına almıştı hatırlarsınız.
O sırada korumalar bebeğin üzerinde bomba olabileceği uyarısında bulunmuşlar.
Başkan ise aldırış etmeyip, "Yok deve" manasına gelecek bir lakırdı etmişti.
(Bu uyarı kısmını Melih Aşık önceki gün M. Ali Bayar'dan aktarmıştı da oradan öğrendik.)
Hakikaten ne büyük abartıdır öyle!
Sanki bütün dünya Amerikan Başkanı'nı yok etmek için tetikte bekliyor!
Bu maksatla minicik bebeğini bomba ile donatak herifin kucağına verecek!
Yok deve demek yetmez, deve sürüsü!
Ne oldu, minik Erkan en fazla Başkan'ın burnunu sıktı.
Bu seferkiler de tokalaşacak olanların ellerini kontrol ediyor!
Terbiyesizliğin daniskası!
Koca adamlar, şaka olsun diye parmakları arasına toplu iğne mi sıkıştıracak ilkokul çocukları gibi?
Esas bakmaları gereken yer Lirik Tarih Gösterisi sırasında sahneye çıkan davulların içiydi.
Öyle ya, pekâlâ bomba olabilirdi davulların içinde.
Ya zurnalar, klarnetler, neyler, kavallar?
Onların içinde üfleyince çıkıp hedefi bulan zehirli oklar saklı olabilirdi.
Yazı: Mehmet Şeker
Kaynak: