Faruk Çelik, kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemeye ilişkin yıllık değil aylık bir ödeme çalışması içinde olduklarını açıkladı.
Abone olÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemeye ilişkin, "Bizim bu konuda dediğimiz gayet açık, fon dediğimiz şey, tazminattan vazgeçme değil ki. Fon dediğimiz şey, 12 ay zorunluluğu kaldırıp, aylık çalışma zorunluluğu getirmek. Yani bir ay çalışanın da tazminatını alabilmesi ve güvenceli bireysel hesabına aylık tazminatının yatması" dedi.
Çelik, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve beraberindeki heyeti kabul etti.
Heyetin taleplerini dinleyen Çelik, Bakanlıklarının sosyal tarafların görüşlerine her zaman açık olduğunu belirterek, "Keşke bütün sorunlarımızı masa etrafında konuşabilsek ve birinci ağızdan konular hakkında bilgi sahibi olduktan sonra üzerinde çalışmalar yapıp, netice noktasında uzlaşmazlıklar varsa o zaman tenkitlerin gün yüzüne çıkması çok daha doğru olur inancı içerisindeyim" diye konuştu.
Bölgesel asgari ücretin hiçbir zaman gündemlerinde olmadığını vurgulayan Bakan Çelik, Bakanlığın gündeminde olmayan konunun bir konfederasyon tarafından dillendirilmesinin ise diyalogsuzluğun neticesi olduğunu belirtti.
Ulusal istihdam stratejisine de değinen Çelik, "Türkiye'nin her alanında hedefleri olduğu gibi istihdam alanında da hedefleri var. 2023 yılında işsizliğin yüzde 5'e indirilmesiyle ilgili Bakanlığımız ve bakanlıklar arasında yapılan çalışma içerisinde bu hedeflerin olması gerekiyor. Artık Türkiye kısa vadeli planlarla değil orta ve uzun vadeli planlar yapabilen bir ülke" değerlendirmesini yaptı.
Çelik, "istihdam stratejisi olmasın" şeklindeki bir yaklaşımın ise doğru olamayacağını söyledi.
İstihdam bürolarının zaten varolduğunu ve 350 büro bulunduğunu anımsatan Çelik, varolan istihdam bürolarının işlevi ile ilgili tartışmaların sürdürüldüğünü kaydetti.
Bu konudaki görüşlerini de dile getiren Çelik, özellikle kadın çalışanlarda kayıt dışılığın çok yüksek düzeylerde olduğunu ve bunu önlemeye yönelik büroların etkin kullanımını düşündüklerini aktardı.
-"İşçiye başka, patrona başka konuşan bir yapımız yok"-
Kıdem tazminatı konusuna da vurgu yapan Çelik, "Kıdem tazminatına dokundurmam" şeklindeki açıklamaları eleştirdi.
"Kıdem tazminatı devam etsin, işçiler de tazminat almamaya devam etsinler" görüşünü her konfederasyon toplantısında dile getirdiğini belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Bunu ben açık söylüyorum işçiye başka, patrona başka konuşan bir yapımız yok. Türkiye'de kıdem tazminatı sisteminde düzenleme yapılacağı 30-40 yıl önce söylenmiş. Bunlar konuşulmuş, işsizlik ödemeleri gibi bazı konular işçi lehine çözülmüş ama kıdem tazminatı konusu gele gele öyle bir noktaya gelmiş ki bugün yüzde 8-9 çalışanın yararlanabildiği bir noktaya gelmiş. Bazı güçlü firmaların, özel sektörün ve kamunun dışında kıdem tazminatı ile ilgili çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Emeğin hakkı diye ifade ettiğimiz bu tazminatı, işçinin alamaması durumları hakikaten bizi yormaktadır. Yargının önünde ciddi dosya birikimi var. Bizim bu konuda dediğimiz gayet açık, fon dediğimiz şey, tazminattan vazgeçme değil ki. Fon dediğimiz şey, 12 ay zorunluluğu kaldırıp, aylık çalışma zorunluluğu getirmek. Yani bir ay çalışanın da tazminatını alabilmesi ve güvenceli bireysel hesabına aylık tazminatının yatması. Böylece bütün çalışanların bir ayda çalışsa, part time da çalışsa, 3 ayda çalışsa tazminat hakkının zayi olmamasını hedeflediğimiz bir düşünce. Aslında buna işverenlerin karşı çıkması gerekiyor ki yavaş yavaş konuyu anlayan işverenlerimizin sesi daha çok yükselmeye başladı. Bu uygulamanın işverenlerin aleyhine bir uygulama olduğu şeklinde tepkiler gelmeye başladı."
Toplu İş İlişkileri Yasası ve baraj konusuna da değinen Çelik, yasanın, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TİSK ve belli dönemlerde de TOBB'un katılımıyla hazırlandığını anımsattı.
Yasanın 3-4 maddesinde yoğun tartışma yaşandığına dikkati çeken Çelik, daha önce yüzde 10 olan barajı 4 yıllık bir dönem için yüzde 1'e çekebildiklerini anlattı.
Barajın yüksekten aşağı doğru gitmesi gerektiğini ancak tersi bir durumun ortaya çıktığını bildiren Çelik, herkesin düşüncesinin farklı olmasına karşın, yasanın yürürlüğe girmesi adına bir uzlaşı sağlandığını belirtti.
Yüzde 1 barajla 4 yıllık bir süre kazındıklarını vurgulayan Çelik, bu süre zarfında değerlendirmeleri sürdürme düşüncesinde olduklarını kaydetti.
-Alt işveren düzenlemesi-
Bakan Çelik, taşeron işçilik ve tazminatlar konusunda da kapsamlı bir düzenleme içerisinde olduklarını bildirdi. Bu konu üzerinde 15 Eylül'den itibaren çalışacaklarını ifade eden Çelik, şunları söyledi:
"Ekim ayında da bunu Meclis'e göndermeyi düşünüyoruz. Sosyal taraflarla bir kez daha değerlendirip yeni katkıları alıp o çerçevede Meclis'e sevk etmeyi uygun buluyoruz. Özellikle ihalelerin bir yıllık sürelerle yapılması, 11 ay süreyle çalıştırılması, tazminattan yoksun bırakılması, çalışma saatleri gibi birçok problemler var. Bunları çözecek 3-5 yıllık kamuda ihaleleri öne çıkaracak, örgütlenme imkanlarını da sağlayacak bir alt işveren düzenlemesini ekim ayı, kasım ayı ile sonuçlandırma kararlılığı içerisindeyiz."
İş kazalarıyla ilgili Türkiye'nin dünyada üçüncü olduğu yönünde sürekli açıklamalar yapıldığını belirten Çelik, "Bilemiyorum kim Bangladeş'teki iş kazalarını ölçtü, kim Çin'dekileri ölçtü veya nasıl ölçtü Türkiye üçüncü, bu furyayı kim estiriyor onu da bilemiyorum. Türkiye son 10 yıl içerisinde iş kazalarında yüzde 100 azaltma gerçekleştirmiştir ama Avrupa'nın iki katı iş kazalarıyla karşı karşıyayız" ifadesini kullandı.
-"ILO normlarında bir sendika yasası öneriyoruz"
Kani Beko da Toplu İş İlişkileri Yasası ve baraj konusunda eleştirilerde bulundu. ILO normlarında bir sendika yasası önerdiklerini belirten Beko, "Türkiye'de sendikalaşma yüzde 8,8'e kadar indi" dedi.
4857 Sayılı İş Kanunu ile Türkiye'de 2 milyona yakın taşeron işçi olduğunu savunan Beko, bu işçilerin taşeronluktan kurtarılarak, 4/B gibi kadroya alınması gerektiğini söyledi.
Kıdem tazminatının kaldırılması konusunda işçilerin tedirgin olduğunu, işçilerin bununla ilgili düzenleme istemediklerini de dile getiren Beko, grev hakkının da kayıtsız şartsız tanınması gerektiğini ifade etti.
İzmir Büyükşehir Belediyesine ait şirketlerde yaptıkları toplu sözleşme görüşmelerine de değinen Beko, görüşmelere ilişkin Yüksek Hakem Kurulunun verdiği karara tepki gösterdi.
Görüşme sonunda açıklamada bulunan Beko, Bakan Çelik'e taleplerini içeren iki farklı dosya sunduklarını söyledi.