Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul’da yaşanan asansör kazası ve iş kazalarıyla ilgili çok önemli açıklamalar yaptı.
Abone olÇelik “İş Sağlığı ve Güvenlik Sözleşmesi yapma zorunluluğu bulunan 680 bin çok tehlikeli iş yerlerinden 180 bini sözleşme yapmış, 500 bini yapmamış” diyerek tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi. Ayrıca Çelik 'Maliyet zorlaması var. Siz işi daha ucuza yaptırmak için insanları köleleştirerek bir uygulama içine girerseniz bu anlayış ister istemez güvenliği ikinci derecede bırakmaktadır' dedi.
İşte Çelik’in sözleri:
“ÇOK TEHLİKELİ İŞYERLERİ…”
"İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi yapma zorunluluğu bulunan 680 bin tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerinden 180 bini sözleşme yapmış, 500 bini henüz sözleşme yapmamış. Nereler bunlar, tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri?
“TOKİ KAÇAMAZ AMA…”
Bir yer, eğer tümden anahtar teslim, bir başkasına inşa için verilmişse sorumlu olan anahtar teslim o işi alandır. Yer sahibinin, arsa sahibinin burada bir kusuru söz konusu değil. Binayı TOKİ yapıyorsa sorumluluk TOKİ'nindir, orada bulundurması gereken teknik tüm elemanları orada bulundurmak durumunda, o sorumluluktan TOKİ kaçamaz ama eğer siz bunu anahtar teslim bir başkasına, arsa sahibi olarak vermişseniz, o sorumluluk onu alan ve yapan firmadadır.
İSTANBUL’DAKİ ASANSÖR KAZASI
Bizzat asansörden sorumlu olan insanlar, yetkililer var. Bizzat inşaatın teknik inşasından sorumlu görevliler var ve bunların ortasında bu olay meydana geliyor. Burada, şunu sormamız gerekiyor, önce can mı mal mı? Türkiye, bu kararı vermek durumundadır. Çağdaş ülke olacaksak 'can mı mal mı' noktasındaki kararımızı netleştirmemiz gerekiyor.
"İNSANLARI KÖLELEŞTİREREK"
Neden oluyor bu işler? Çok açık ve net bunu görüyoruz, üretim zorlaması var. Bunun yanında maliyet zorlaması var. Siz işi daha ucuza yaptırmak için taşeronluk sistemini acımasız bir şekilde kullanarak, insanları, çalışanları adeta köleleştirerek bir uygulama içerisine girerseniz, burada maliyetin getirdiği baskılardan dolayı, çok kazanma hırsıyla bütünleşen bu anlayış, ister istemez güvenliği ikinci derecede bırakmaktadır.
SOMA'DA MÜFETTİŞLERE SORUŞTURMA İZNİ VERİLMEMESİ
(Soma'daki madende faciadan önce teftiş yapan müfettişlere soruşturma izni verilmemesi) Müfettişlerin idari olarak orada bir kusuru varsa bunlar zaten soruşturuluyor. Ama geriye dönük 2009 yılına kadar teftiş yapan tüm müfettişlerin soruşturulmasıyla ilgili izin isteniyor. 2009, 2010, 2011 yılında kaza olmamış ki o müfettişlere madalya takmamız gerekiyor o zaman. Onlarla ilgili neden soruşturma yapıyoruz? Burada bir adres sıkıntısı var."