BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Farklı görüşleri barındıran gazete

Ertuğrul Özkök, tüm gazeteleri ilgilendiren bir polemiği köşesine taşıdı. Özkök, bu polemikle Hürriyet'e notunu verdi...

Abone ol Ertuğrul Özkök, tüm gazeteleri ilgilendiren bir polemiği köşesine taşıdı. Özkök, Ali Sirmen ve Murat Belge arasındaki yazar işten çıkarma tartışmasını yazdı. "Köşe yazarını işten atma içtihadı" konulu yazı Hürriyet'teki zıtları ve bunun soruna neden olmadığını ortaya koydu.

Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak :
www.hurriyetim.com.tr

‘CUMHURİYET’ ve ‘Radikal’ gazetelerinin iki köşesinde bir süredir ilginç bir polemik sürüyor.

‘Polemikten yağ çıkarmak’ gibi gazetecilik anlayışım olmasa da bu tartışmayı önemli bulduğum için ben de köşeme taşıyorum.

Ama şimdiden ilan edeyim.

Ben bu polemiğin taraflarından biri değilim.

Olsa olsa ‘üçüncü şahıs’ olarak kabul edilebilirim.

* * *

Bu gazeteleri okumayanlar için önce polemiği özetleyeyim.

Radikal yazarı Murat Belge İstanbul’daki Ermeni konferansı ile ilgili yazılar yazmaya başlayınca, doğal olarak bazı kişiler de onu eleştirdi.

Eleştirenlerden biri de Akşam gazetesinin yazarı Nihat Genç’ti.

Bu son eleştiri yazısı çıktıktan bir süre sonra gazetelerde şöyle bir yazı yayınlandı.

Nihat Genç’in kitapları, Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden biri olan İletişim tarafından yayınlanıyordu.

Murat Belge de ‘İletişim Yayınları’nın kurucularından biriydi.

Habere göre, ‘İletişim Yayınları’ bu eleştiriler yüzünden Nahit Genç’in kitaplarını yayınlamama kararı almıştı.

Bu haberler üzerine ‘Cumhuriyet’ gazetesi yazarı Ali Sirmen de köşesinde, Murat Belge ve onun gibi düşünenlerin ‘demokrasi anlayışını’ ve ‘hoşgörü kültürünü’ eleştiren bir yazı kaleme aldı.

Yani ‘Siz başkalarını demokrat olmamakla suçluyorsunuz ama bakın kendiniz nasıl antidemokratsınız’ demeye getirdi.

Murat Belge ise uzun süreden beri ‘İletişim Yayınları’ ile bir ilişkisinin bulunmadığını, Nihat Genç’le ilgili haberi gazetelerden öğrendiğini yazarak kendini savundu.

Buraya kadar benim için ilginç bir şey yok.

Ama polemiğin bundan sonrası, Türkiye’de gazetecilik yapan herkesi ilgilendiren yeni bir ‘mesleki içtihadın’ doğmasına yol açabilecek şekilde gelişmeye başladı.

* * *

Murat Belge geçmişte Ali Sirmen’in ‘Milliyet’ gazetesinde yazdığı bir yazıyı hatırlattı.

Ahmet Altan o tarihlerde Milliyet’te gazetenin yayın politikasına ters bir makale yayınlamış ve bunun üzerine gazete ile ilişkisi kesilmişti.

Ben unutmuşum. Ali Sirmen o günlerde Milliyet’in bu kararını savunan bir yazı yazmış ve şunu söylemiş:

‘Demokrasi her şeyin her yerde söylendiği başıbozukluk rejimi değildir... Özgürlüklerin savunulabilmesi, rejimin sağlam olabilmesi için, kurumların kendi ilan ettikleri ilkeleriyle tutarlılık içinde olmaları gerekir.’

* * *

Murat Belge bu yazıyı hatırlatıyor.

Hatırlatıyor ve arkasından bu görüşlere kendisinin de katıldığını şu sürpriz cümleyle açıklıyor:

‘Evet, bunun ilkesi budur. Benim de bunlara bir diyeceğim yok.’

İşte benim için asıl ilginç tartışma bu saptamadan sonra başlıyor.

Çünkü bu tartışma küçük tirajlı gazetelerden çok Hürriyet gibi büyük tirajlı gazeteleri ilgilendiriyor.

Neden derseniz, bu gazetelerde birbirinden çok farklı, hatta zıt doğrultuda yazılar yazan köşe yazarları var.

Mesela bu polemiğe konu olan Ermeni soykırımı iddiaları.

Hürriyet’te bu konuda Türk tezine yakın duran yazar da var, durmayan da.

Şimdi Murat Belge ile Ali Sirmen arasındaki polemiğin doğuracağı içtihada göre ne yapacağız?

Yaklaşımını uygun görmediğimiz yazarı işten çıkarma hakkı tescil oldu mu?

Türkiye’nin iki güzide aydınının tartışmasının ortaya koyduğu gerçek şu:

Evet teorik olarak yayın organlarının bu hakkı vardır.

İsterseniz bunu daha çarpıcı ve acıtıcı biçimde söyleyelim.

Bir gazete, görüşlerini uygun bulmadığı yazarını işten çıkarabilir.

Ve kimse çıkıp da buna ‘Yazarını susturdu’ veya ‘Antidemokratik davrandı’ diyerek eleştiremez.

Ama ben meseleye başka açıdan yaklaşacağım.

Hürriyet farklı seslere yer veren bir yayın organı. Emin Çölaşan’la Hadi Uluengin; Oktay Ekşi, Ahmet Hakan aynı gazetede yan yana yazabiliyor. Bunu yıllardır yapabiliyor.

* * *

Türkiye’nin öteki ülkelerden en büyük farkı da bu. Hürriyet gibi bir kitle gazetesi, demokrasinin en önemli kuralı olan ‘hoşgörü’ ve ‘çoksesliliği’ sağlayabiliyor.

Ama yıllardır ağızlarından demokrasi kelimesini düşürmeyen arkadaşlarımızın yarattığı bu mesleki içtihat da artık önümüzde duruyor.

Yani her yayın organının, görüşünü uygun bulmadığı kişiye, ‘Gidip kendi düşüncende bir yayın organında mesleğini sürdür’ deme hakkı doğuyor.

Lütfen dikkat. Bunu söyleyen ben değilim.

Ben sadece bu polemiği ve sonucunu sizlere aktardım.