Global kriz ve piyasalardaki belirsiz ortam Merkez Bankası'nın faiz politikasında değişikliğe neden oldu.
Abone olMerkez Bankası Mart ayı itibariyle faiz indirimine ara verdi. Global kriz ve piyasalardaki belirsizlik ortamı Merkez Bankası'nı politika değiştirmeye yöneltti. Başkan Durmuş Yılmaz faiz indirimine ara verdiklerini duyurdu.
EKONOMİ ŞOKLARA DAHA DAYANIKLI
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, uluslararası finansal krizin Türkiye ekonomisindeki etkilerinin, 2006 yılının Mayıs, Haziran aylarına göre daha sınırlı kaldığını belirterek, ''Bu da ülkemiz ekonomisinin, uluslararası şoklar karşısında göreli olarak daha esnek ve daha dayanıklı bir hale geldiğini göstermektedir'' dedi.
Yılmaz, bununla birlikte kırılganlıkların geçmiş dönemlere göre azalmış olmasının, (risklerin mevcut olmadığı) şeklinde algılanmaması gerektiğini vurguladı.
DEMOGRAFİK DEĞİŞİM SÜRECİ
Türkiye'nin yaşadığı demografik değişim sürecinin, toplam nüfus içinde çalışan nüfusun payının artmasına, bu da işsizlik oranının belli bir düzeyde katılık göstermesine yol açtığını ifade eden Yılmaz, önümüzdeki dönemde kadınların iş gücüne katılım oranının artacağı ve emeğin, sektörler arasındaki yeniden dağılımının devam edeceği göz önünde tutulduğunda, tarım dışı iş gücü arzındaki artışın sürmesinin beklendiğini bildirdi.
Yılmaz şöyle devam etti:
''Artan iş gücü arzına yeni istidam olanaklarının yaratılmasının, büyük ölçüde iş gücü piyasalarında esnekliği artırıcı ve maliyetleri düşürücü reformların yapılmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır.
Bu aynı zamanda, kayıtlı istihdamı artırarak sosyal güvenlik sistemimizdeki sorunların giderilmesine önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.
Reel birim ücretlerin enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunmaya devam edebilmesi için orta vadede verimliliği destekleyecek ve yatırım ortamını iyileştirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.''
YAPISAL ÖNLEMLER
Yılmaz, kamu kesiminde maliye politikasının etkinliğinin artırılmasına ve kurumsal yapının güçlendirilmesine yönelik önemli reformlar yapılmasına karşın, özellikle sosyal güvenlik sistemindeki yapısal sorunlardan kaynaklanan harcamaların kontrol altına alınmasını sağlayacak önlemlerin etkin olarak hayata geçirilememesi sonucunda, 2007 yılında maliye politikasının fiyat istikrarını sağlamaya yönelik katkısının ''sınırlı düzeyde'' gerçekleştiğini söyledi.
Nitekim, 2007'nin seçim yılı olması dolayısıyla bazı kalemlere ait harcamaların öngörülen düzeyden fazla artması ve 2007 yılının Kasım ayında tütün ve petrol ürünlerine yapılan dolaylı vergi artışlarının, enflasyon oranını artırıcı yönde etkide bulunduğunu belirten Yılmaz, şöyle dedi:
''Bu değerlendirmeden de görüleceği üzere, kamu kesimine ilişkin reformların tamamlanması, bir yandan kamu maliyesini daha sağlam temellere oturtmak, diğer yandan da fiyat istikrarının kalıcılığını sağlamak açısından hayati önemini korumaktadır.''
CARİ AÇIK
Yılmaz, cari açığın yükselmesine karşın, açığın finansman yapısında özellikle 2006-2007 döneminde kayda değer bir iyileşme olduğunun gözlendiğini belirterek, doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli kredi kullanımlarının, cari işlemler açığının tamamını karşılayabilir bir düzeye geldiğini vurguladı.
Portföy yatırımlarının ve kısa vadeli kredilerin ise finansman kaynakları içindeki ağırlığının önemli ölçüde azaldığını kaydeden Yılmaz, finansman tarafında gözlenen bu olumlu gelişmelerin, cari açığın sürdürülebilirliği konusundaki endişeleri azalttığını söyledi
Yılmaz, ''Ancak unutulmamalıdır ki, cari işlemler dengesinin daha sağlıklı bir yapıya kavuşması ve sürdürülebilir büyümenin devamlılığının sağlanması, orta ve uzun vadede verimlilik ve rekabet artışına dayanan ihracat performansına bağlıdır'' dedi
BANKACILIK SEKTÖRÜ
Son dönemde küresel piyasalarda ortaya çıkan çalkantıların, aynı zamanda bankaların likidite riski yönetiminin önemini de bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
''Bu kapsamda bankaların etkin likidite yönetimini özenle sürdürmeleri büyük önem taşımaktadır. Buna ilaveten, reel sektörün yabancı para cinsinden açık pozisyonunun bankacılık sektörü için dolaylı kredi riski oluşturduğu da unutulmamalıdır.
Firmaların tek yönlü kur varsayımında bulunmamaları, çeşitli finansal araçların yardımı ile kur riskine karşı koruma sağlamaları kritik önem taşımaktadır.''
ENFLASYON BEKLEYİŞLERİ
Mart ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranının yüzde 9,15 düzeyinde olduğunu ifade eden Yılmaz, gıda ve enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiğini söyledi.
Yılmaz ayrıca, 2007 yılı Ağustos ayından itibaren yoğunlaşan küresel finans piyasalarındaki dalgalanmaların devam etmesi ve YTL'nin değer kaybetmesinin de enflasyon ve bekleyişler üzerinde olumsuz etkiler yarattığını kaydetti.
Bu gelişmelerin gecikmeli etkilerinin kısa vadede temel enflasyon göstergelerini olumsuz etkilemeye devam etmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:
FAİZ İNDİRİMİNE ARA VERİLDİ
''Öte yandan, finansal piyasalardaki oynaklığın ve kredi koşullarındaki sıkılaşmanın önümüzdeki dönemde, kredi genişlemesini ve iç talebi sınırlamaya devam edeceği tahmin edilmektedir.
Ancak, ekonomik birimlerin bekleyişlerini oluştururken geçmiş enflasyona ağırlık vermeye başlaması, arz şoklarının ve küresel ekonomideki belirsizliklerin devam etmesi, enflasyon görünümüne ilişkin riskler oluşturmaktadır. Bu nedenle Merkez Bankası Mart ayı itibarıyla politika faizlerindeki indirim sürecine ara vermiştir.''