BIST 9.611
DOLAR 34,58
EURO 36,18
ALTIN 2.966,26
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Ezanın çan sesiyle karıştığı şehir

Farklı dinlere mensup insanların bir arada yaşadığı Mardin "Barış Yurdu Mardin Konferansı"na ev sahipliği yapıyor.

Abone ol

Küresel Yenilenme ve Rehberlik Merkezi (GCRG) ile Canopus Danışmanlık tarafından organize edilen ''Barış Yurdu Mardin Konferansı'', yurt içi ve yurt dışından çok sayıda akademisyen ve İslam düşünürünün katılımıyla başladı.

Mardin Valisi Hasan Duruer, Artuklu Üniversitesi Atatürk ve Kültür Merkezi Konferans Salonu'ndaki konferansın açılışında, Mardin'in binlerce yıldır farklı kavim ve kültürlere ev sahipliği yaptığını, farklı dil ve dinlere mensup toplumların aynı mekanı paylaştığını söyledi.

Bu kavimlerin, kültürlerin ve dinlerin pek çoğunun zamana yenik düşmesine rağmen halen bugün Mardin'de onların izlerine rastlamanın mümkün olduğunu vurgulayan Duruer, şöyle konuştu:

''Ezan seslerinin çan seslerine karıştığı Mardin, putperestlikten Yezidiliğe, Yahudilikten Hristiyanlık ve Müslümanlığa kadar çeşitli dinlere mensup insanların gönül rahatlığıyla inançlarını yaşadığı hoşgörü merkezi olma özelliğini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Mardin, farklı din ve etnik kökenli insanların barış, kardeşlik ve toplumsal uzlaşmayla bir arada yaşadığı bir dünya kentidir. Kökleriyle ve gelenekleriyle olan bağlarını hala korumaya çalışan Anadolu'nun bu kadim halkı, yeniliklere de uyum sağlamasını bilmiştir. Mardin'de olmak, taşın içindeki kardeşlik ve özgürlük hikayelerini başka dillerde ama hep aynı alfabeyle okumaktır. Bu nedenle, kültür ve medeniyetin başkenti, barış ve huzurun sembolüdür Mardin.''

GCRG Kurucu Üyesi Şeyh Abdullah Bin Bayah, İslam dini dışına çıkmış davranışların tartışılması, sorunun iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti.

Fetvaların geçmişte büyük önemi olduğunu anlatan Bayah, şöyle devam etti:

''Bazı insanlar din adına insanları öldürüyor. Bunu aslında hırsızlığa benzetmeliyiz. Fetvalar geçmişte çok önemliydi. Bugün Mardin fetvasını ele alıyoruz. O dönemde fetva neden verildi, ona bakmalıyız. Fetvanın verildiği dönemde Moğollar ve Şeyhülislam arasında bir çatışma vardı. Şeyhülislam için İslamı savunmak Moğolları savunmaktan daha önemliydi. Bu nedenle fetvayı verdi.''

Aradan geçen zamandan sonra bazı gençlerin bu fetvayı farklı yorumladığını ifade eden Bayah, şunları kaydetti:

''Bu gençler 'İslam dininin olmadığı yer savaş alanı olmalıdır' dedi. Ama fetvanın içeriği bu değildir. İnsan, bu fetvanın gerçek değerinin üstünü örttü. Mardin fetvası bir kapıdır, bu kapı sayesinde pek çok soruna çözüm getirebiliriz. Bu fetva üzerine savaş açanlar yanlış yapıyor. Ben onlara yanlış yaptıklarını söylüyorum. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de de anlatımlar vardı. Londra ve başka yerde terörist saldırı yapmak İslam ile bağdaşmaz. Şeriatın sesi terörizmle ilgili değildir. Bu tür terörist saldırılar yanlıştır. Barışı savunmak ve barışı görmek istiyoruz. Bunu İslam diyarı adına söylemek istiyorum.''

Tabah Vakfı Direktörü Şeyh Habib Ali Al Jifri de İbni Teymiyye'nin verdiği cihat fetvasının Moğolların bu toprakları işgali döneminde yapıldığı bildirdi.

O dönemi ve şartları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Jifri, şöyle konuştu:

''İslam dini kişilerin amaçları doğrultusunda kullanılamaz. Bugünkü konferans sadece İslam alemini değil gayrimüslimleri de ilgilendiriyor. İbni Teymiyye'nin fetvasına dar alanda bakılmamalı. Katliamlar, direnişlerle aynı görülmemelidir. Cinayet, saldırı ve başkasına zarar vermeyle direniş arasında farklılıklar var. Bunları iyi değerlendirmek lazım.''

-METROPOLİT ELEŞTİRDİ-

Konferansı izleyen Deyrulzafaran Manastırı Metropoliti Saliba Özmen, gazetecilere yaptığı açıklamada, konferanstaki konuşmaların Mardin'in ruhuna uymadığını iddia etti.

''Biz Mardin'de binlerce yıldır Süryanisi, Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi, Hristiyanı, Müslümanı, Yahudisi ve Yezidisi bir arada, ortak değerler etrafında yaşamımızı sürdürüyoruz'' diyen Özmen, sempozyumun daha geniş alanda ve kucaklayıcı olması gerektiğini söyledi.