BIST 10.682
DOLAR 32,54
EURO 35,09
ALTIN 2.465,69

Eyvahh.. Cumhuriyet tehlikede!

Bu köşeyi takip eden okurlar, polemiklere girmediğimi bilirler.

1959 yılında Erzurum'da askerlik yaparken 'şehit' olan ve ailesine sadece 'kara kağıdı' gelen bir amcanın isminin verildiği biriyim. Yaşamım boyunca asker ocağına ve 'askere' sevgi besledim, sempati duydum. Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir yaşam tarzım ve felsefem oldu. Bundan sonrada aynen devam edecek.

Ama okuduğum bir haber 'kanıma' dokundu. Beni bu satırları yazmaya adeta zorladı. Haber Zaman gazetesinde yayınlandı. Ayşegül Doğan'ın özel haberiydi.

"Sakalı 1,5 santimi geçen gaziyi hastaneye almadılar"

"Kore gazisi Abdürrahim Peker, sakalı 1,5 santimi aştığı gerekçesiyle Yeşilyurt Hava Harp Okulu Askerî Hastanesi’nden geri çevrildi."

Haberin içeriği yoruma gerek bırakmıyor.
75 yaşındaki gazi Abdürrahim Peker'le yapılan bir söyleşi var.
“Cephede savaşırken kimse bana sakalın kaç santim diye sormadı.” diyen gazi sitemlerini dile getiriyor.

Haberin özeti kısaca şöyle.

Kore'de 15 ay savaşan Peker, bel fıtığı ve kalp yetmezliği rahatsızlıklarından dolayı son yirmi yıl boyunca Haydarpaşa Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde tedavi görür ve hiçbir sorun yaşamaz. Fakat İstanbul Şirinevler'de oturan gazi Peker'in, GATA'ya her gidişinde 2,5 saatlik yol katetmesi aynı yolu tekrar o kadar saatte dönmesi doktorunu üzmüştür.

 “Amca senin evinin yanı başında Yeşilyurt Hastanesi var, oraya gidip tedavi olsana.”diye öneride bulunur.

Gazimiz bu öneriye çok sevinir. Yeşilyurt Askeri Hastanesi, Şirinevlere 2-3 kilometrelik uzaklıkta. Hergün bir taksiye binip gitse bile bütçesini etkileyecek bir para harcamamış olacak.
Gerekli belgelerini GATA'dan alan 75 yaşındaki Peker, 70 yaşında olan eşini de yanına alarak, Yeşilyurt Hava Harp Okulu Askerî Hastanesi'ne giderler.
Göğsünde 'gazi madalyası' asılı olan Peker'i, dış kapıda bir asker karşılar ve durdurur.

“Amca sen bu durumda hastaneye giremezsin.”
der.

Gazilik ünvanı
, belgeleri bir işe yaramaz. Yanlarına gelen ikinci askerinde tavrı değişmez. Gazinin sakalı uzundur ve kesin kural vardır.

'sakallılar içeriye alınmaz!'

Çaresiz geri dönmeye hazırlanan yaşlı gazi ve eşini, konudan haberdar edilen nöbetçi astsubay odasına aldırır ve özür diler. Ama sonucun değişmeyeceğini bu konuda kesin emir aldıklarını ve kendilerini bu 'kılıkla' içeriye alamayacaklarını açıklar. Yinede içi rahat etmeyen astsubay son bir umutla amirini arar ve durumu anlatır. Karşıdan gelen talimat çok nettir.

“Amcanın sakalı 1,5 santimden uzun mu?”
"Evet."
"Almayın."

Şimdi sormak lazım..
Hemen hemen Cumhuriyetimizin kurulmasıyla yaşıt olan ve Cumhuriyetimizin yaşaması için savaşlara katılmış, aldığı kurşun yarasıyla hayatının sonraki bölümünü sağlıksız geçirmiş, göğsünde 'gazi'lik madalyasını gururla takmış, taşımış 75 yaşında ki bir gazinin 1,5 santimden uzun olan sakalları nedeniyle bir askeri hastaneye (tedavi olabilmesi için bile) alınmaması revamı?

Bir daha sormak lazım..
Şurada kaç tane, bu yaşta gazimiz kaldı?
En küçükleri sanırım Abdürrahim Peker gibi en az 75 yaşındadır. 1,5 santimi geçen sakalları nedeniyle askeri bir hastaneye girip tedavi görmeleri acaba ne tehlike doğurur?
Hangi askeri sırları ifşa etlmelerinden korkarlar?
Uğruna girdikleri savaşlarda kurşunlar yedikleri, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne, şimdi uzattıkları sakalları acaba nasıl bir zarar verir?

GATA ve Erzurum Mareşal Askerî Hastanesi
’nde yıllarca bu 'kılıkla' girip tedavi olan bir 'gazinin' Yeşilyurt Hava Harp Okulu Askerî Hastanesi’ne, 'sakalı uzun' gerekçesiyle alınmamasının geçerli bir nedeni acaba varmıdır?
Biraz esnekliğin, biraz daha hoşgörülüğün imkanı acaba yokmudur?

'Vardır' umudunu ve iyi niyetini taşıyorum ama gazimizin şu sitemlerinide duymamazlıktan gelemiyorum.

"Ben bunları hak edecek ne yaptım?
75 yaşındayım gazilik unvanıma itibar etmiyorlarsa bari yaşıma itibar etsinler.
Hâlâ aldığım kurşun izlerinin hatıraları ile yaşıyorum. Kendileri uğruna savaştığım evlatlarım beni hakkım olan hastaneye almadılar. Canları sağolsun.
Ama bana ve 70 yaşındaki eşime gösterilen muameleyi her hatırladığımda ağlıyorum.”