Erdoğan, sağlık konusunda telkin ve tavsiye sevmiyor. Fatma Sibel YÜKSEK'in haberi
Abone ol Yakın çevresi ve koruma yetkilileri, Başbakan'ın 'tempo düşürmeyeceğinden' endişeli...
FATMA SİBEL YÜKSEK-İnternethaber/ANKARA
Geçirdiği rahatsızlıkla tüm Türkiye'yi korkutan Başbakan Erdoğan, bayramın sona ermesiyle birlikte rutin mesaisine başlıyor.Hastahane'den çıkar çıkmaz ilk sözü "Yola devam.." olan Başbakan, Börtübet'de gazetecilerle bayramlaşırken de "Bayramdan sonra işimizin başındayız" dedi.
Erdoğan'ın bu sözlerinin açılımı Ankara'da direkt olarak "Tempomu düşürmeyeceğim" şeklinde algılandı...
TAVSİYE VE TELKİN SEVMİYOR...
Başbakan'ın 'tempo düşürmeme kararlılığı' bazı yüreklere su serperken, bazılarını da derin düşüncelere, hatta 'endişelere' sevk etmiş durumda... Çünkü, Erdoğan'ın sağlık, dinlenme, uyuma, gıda alma vs. gibi konularda telkin ve tavsiyelerden fazla hoşlanmadığı, hatta ısrarcı olmaya kalkışanları "Sen kendi işine bak!" şeklinde 'terslediği' biliniyor..
Erdoğan'ın bayram sonrası 'hiç bir şey olmamış gibi' toplantı, açılış, kabul ve gezilerine devam edeceğini bilip de 'kara kara' düşünenlerin başında koruma yetkilileri, yakın çevresi ve kendisini takip etmekle görevli olan basın mensupları geliyor..Çünkü bu üç kesim, yeri geldiğinde Başbakan'ın yüksek temposunun sorumlusu, eleştirileni ve mağduru oluyorlar..
KORUMA YETKİLİLERİ TEDİRGİN; ÇÜNKÜ:
'Balyozla kurtarma' olayında eleştirilerin en fazla muhatabı olan koruma yetkililerinin de kendilerine göre sıkıntıları var..'Protokole mensup zevatın korunması' konusunda kitap yazmış olan Koruma Müdürü Ali Uzuner, Erdoğan'a söz dinletemeyenlerin başında geliyor.
Erdoğan, bütün uyarılara rağmen, kendisine 'sevgi gösterisinde bulunan' kalabalıkların arasına dalmaktan, 'sorun arzetmek' isteyenleri güvenlik riskine rağmen yanına getirtmekten vazgeçmiyor.
YAKIN ÇEVRE TEDİRGİN; ÇÜNKÜ:
Erdoğan'ın programlarını 'sadeleştirmek' mümkün olmuyor. Danışmanları, 'her davete icabet etmemek' konusunda kendisini ikna edemiyor.
Yurtiçi ve yurtdışı gezilerinden yorgun düşen yakın çevre, dinlenmeye, aileleri ile hasret gidermeye vakit bulamıyor. Kimse, bir türlü 'asli görevlerine' yoğunlaşamıyor. Siyasi danışmanlar, Başbakan'a refakat etmekten yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere kafa yoramıyor.
Basın danışmanları basın mensupları ile diyalog kurmaya, gazete okumaya bile fırsat bulamıyor..
BASIN MENSUPLARI TEDİRGİN; ÇÜNKÜ:
Erdoğan'ı izleyen gazetecilerde de yorgunluk var. Programların yoğunluğu, Başbakanlık muhabirlerini 'araçla takip personeline' dönüştürmüş durumda. Habercilik performansı her geçen gün düşüyor.Başbakan takip etmekten, haber kovalamaya fırsat bulunamıyor. Her an ortaya çıkabilecek olan program dışı, sürpriz gelişmeler 'haber atlama' riski doğuruyor.