BIST 9.639
DOLAR 34,58
EURO 36,24
ALTIN 2.963,19
HABER /  DÜNYA

Eylemi başlatanlarla da görüşeceğim

Başbakan Vekili Bülent Arınç, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili, "İlk eylemleri başlatan arkadaşlardan talep olursa onların da olaylara hangi g...

Abone ol

Başbakan Vekili Bülent Arınç, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili, "İlk eylemleri başlatan arkadaşlardan talep olursa onların da olaylara hangi gözle baktıklarını dinleme imkanı bulacağım" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, görüşmenin ardından Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Yeni Başbakanlık Binası’nda basın toplantısı düzenledi. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, "Gözaltı sayılarını da paylaşır mısınız, gözaltına alınanlar arasında tutuklananlar var mı?" şeklindeki sorusu üzerine, "Gözaltında çok fazla sayıda insan olmadığını biliyorum. Rakamı veremeyeceğim. Ama İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımızla sık sık görüşmeler yapıyoruz. Alınanlar bir saat sonra serbest bırakılıyorlar. Sadece olay yerinden uzaklaştırılmak amacıyla burada kolluk güçlerimiz çok itinalı davranıyor. Hiçbir vatandaşımızın gözaltında uzun süre kalmasını istemiyoruz. Ceza Muhakemesi Kanunun verdiği yetkileri de yargı kendisine tanınan imkanlar içerisinde minimize etmiş durumda. Bu bizce doğru bir davranıştır. Ama olayları sürükleyen, tahrik eden veya gösterilerin içerisinde yasa dışı bir takım faaliyette bulunduğu tespit edilenler veya araçları yakarken fiili saldırılarda bulunurken gözaltına alınan, olay yerinden uzaklaştırılan insanlar vardır. Bunların bir kısmı süratle bırakılmaktadır. Belki çok az bir kısmın içeride halen tutulduğunu biliyorum. Yargısal sürecin içindeler" cevabını verdi.

"BU EYLEMLER DOĞRUDUR, MEŞRUDUR, HAKLIDIR"
Bir gazetecinin "Önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen Tabiat Kanun Tasarısı var. Çevreci eylemlerin ardından bu tasarıya ilişkin bazı eleştiriler yöneltiliyordu. Tasarıyı yeniden ele almayı düşünüyor musunuz?" sorusuna yönelik Arınç, "Olayların başlangıcında Taksim’de bir yayalaştırma çalışması yapıldığını biliyoruz. Bu yayalaştırma çalışmasına karşı hiç kimsenin tepkisi olmadı. Zannediyorum son 7-8 aydan beri çalışmalar devam ediyor, önemli bir noktaya kadar da getirildi. Ancak Taksim’de ’Gezi Parkı’ diye bilinen, Topçu Kışlası diye bilinen yerde bir betonlaşma olacağı, bu yerlerde AVM yapılacağı veya başka ticari amaçlarla bir takım yapılaşma olacağı bilgisini edinen yurttaşlarımız, özellikle iş makinalarıyla 3-4 ağacın yerinden sökülmesi birkaç tanesinin tahrip edilmesi karşısında, yurtseverliğin gereği olarak ve çok samimi olarak söylüyorum, içlerinde çok iyi tanıdığımız, çok iyi ilişkide olduğumuz, tek ortak paydası insan ve çevre olan insanlar bir eylem başlattılar. Bu eylemler meşrudur, doğrudur ve haklıdır. İçlerinde bir sayın milletvekilimizin de olduğunu biliyorum. Sırrı Önder arkadaşımız da öncelikle bu olayın başında tepkilerini ortaya koymuşlardır. Fakat maalesef orada gösterilen bu haklı talepler karşı şu veya bu sebeple emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çığırından çıkarmıştır" ifadelerini kullandı.

"KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMEK ÜZERE BU KONUDA İYİ BİR DEĞERLENDİRMEYE İHTİYAÇ VAR"
Arınç, daha önce yaptığı basın toplantısında, mahkemenin "yürütmeyi durdurma" kararını olumlu karşıladığını ifade ettiğini hatırlattı. Yapılan bazı açıklamaların kafaları iyice karıştırdığını belirten Arınç, "AVM olacak mı, olmayacak mı? Betonlaşma olacak mı, olmayacak mı? Taksim Gezi Parkı’ndaki yeşil alanlar tamamen ortadan kalkacak mı, kalkmayacak mı? Aksini söyleyenler de var. ’Bundan daha fazlasını elbette dikeceğiz, biz çevreye duyarlıyız, orman demek bizim işimiz diyen’ bakanlarımız, belediye başkanlarımız var. Ama halkımızın kafa karışıklığını gidermek üzere bu konuda iyi bir bilgilendirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum" dedi.

"İLK EYLEMLERİ BAŞLATANLARI DA DİNLEYECEĞİM"
Dava açan, dernek yetkilileriyle bugün ya da yarın görüşeceğini bildiren Arınç, "Yine bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlardan talep olursa onların da olaylara hangi gözle baktıklarını dinleme imkanı bulacağım. O ayrı bir meseledir yani oraya ne yapılacağı konusunda, ağaçların kesilip kesilmeyeceği veya çevre duyarlılığının ihlal edilip edilmeyeceği konusunda bir itiraz, bir şikayet, bir endişe var. Bunları gidermek zorundayız. Taksim Gezi Parkı’yla ve oradaki şikayetlerle ilgili yeni gelecek kanun içerisinde bazı maddeler var veya aynı kapsamdaysa buna kesinlikle rıza göstermeyeceğimizi bilmenizi isterim. Peşinen, kategorik olarak karşı çıkmayalım, ama bize düşen ’bu kanun ne getiriyor, ne getirmiyor’ sadece Meclis’i değil kamuoyunu aydınlatma görevidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Şehirler elbette hepimizin gözdeleridir" diyen Arınç, şunları kaydetti:
"Şehirlerimiz konusunda hepimiz bir şeyler söyleyebiliriz. Ama bir kente yapılacak bir inşaat veya bir kentte yapılacak bir faaliyet konusunda herhalde yerel yöneticilerin, belediye başkanları da belediye meclisi de olsa, bu konuyla ilgili STK’ların çok daha fazla söz söyleme hakkı vardır. Çünkü karar alma mercileri onlardır, kurullar vardır, Kültür Bakanlığı’na bağlı kurumlar vardır. Onların bu konudaki ikazları dikkate almak gerekiyor. Bu olaylar bize şunu hatırlattı; bu konularda çok daha hassas olmalıyız, dikkatli olmalıyız ve kamuoyunun duyarlılıklarını peşin hükümle değil doğru, makul, haklı bularak tartışmalı ve görüşmeliyiz."

"OLAYLARA SOĞUKKANLI BAKMALIYIZ"
"Açıklamanızda öz eleştiri yapabileceğinizi söylediniz. Bu olaylar sonucunda siz hükümet olarak nasıl bir özeleştiri yaparsınız?" sorusuna ise Arınç, "Hükümet ülkeyi yönetiyor. Bu dünyanın bütün demokratik ülkelerinde böyledir ve hükümetimizde ortak sorumluluk esastır. Biz ülkeyi yönetirken yanlış da yapabiliriz, fazla da yapabiliriz, eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her şeyin bir yargısal denetimi vardır ve eğer istenmeyen olaylar olursa veya yanlış işlerimizin karşılığını düşünmek gerekirse, buna idari yargıda hizmet kusuru derler. Hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz. Bunu bize hatırlatacak olan insanlara peşin, ret gözüyle de bakmayız. Benim demokrasi anlayışım bu. Dolayısıyla yargısal denetimle, kamuoyunun denetimiyle ayakta durmaya çalışan bir hükümetin yapacağı şey, olaylara soğukkanlı bakmak, kamuoyunun duyarlılıklarını paylaşmak ve demokrasinin iki önemli koşulu var: Çoğulculuk ve katılımcılık. Bunları inkar etmeden, herkesin, 76 milyonun karar alma mekanizmalarındaki konumunu, söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek hareket etmek mecburiyetindeyiz. Olaylar başladığında meseleye çok daha net bakabilseydik, bunu bir çevre duyarlılığı olarak görmek ve kabul etmek durumunda kalırdık ama o sırda belki bir aşırı güç gösterimiyle olaylar çizgisinden kaçmış ve bugün maalesef hiçbirimizin tasvip etmediği bir noktaya gelmiştir" cevabını verdi.

"BUGÜN ÇÖZÜM SÜRECİ İÇERİSİNDE DEVASA BİR MESELEYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Taksim’de gezi parkındaki üç ağacın kesilmesiyle böyle bir olayın hedefinden sapmasına değil bugün çözüm süreci içerisinde devasa bir meseleyle karşı karşıya olunduğuna üzüldüğünü belirten Arınç, "Hamdolsun ki bugüne kadar çözüm süreci başarıyla devam ediyor. Sonuç olarak karşımızda 30-35 yıldır her şeyimizi mahveden bir terör sorununu çözebilecek ve sona erdirecekse bundan daha büyük bir başarı düşünülemez. Türkiye ekonomide en büyük göstergelere kavuşmuşsa, ülkemiz zenginleşiyorsa, temel hedefimiz bunu 2023’te daha da büyütmekse bizim bunların üzerinde odaklanmamız lazım... Elbette burada kamu görevlilerinin kademe kademe veya farklı farklı yanlış anlamaları, yanlış hareket etmeleri söz konusu olabilir. Bunu hükümetimiz içerisinde ilgili bakanlarımızla görüşürüz, bürokratlar içerisinde de görevli olanları yaptıkları görevde sınırı aşıp aşmadığı konusunda da elbette sadece eleştiri değil bir soruşturma da başlatabiliriz. Yani bir hükümetin bir olaydan dolayı kendisini sorumlu tutması olağan değildir. Bu hükümetin zafiyetini gösterir ama açık yüreklilikle söylüyorum; sadece bu olayda değil başka olaylarda da yanlışlıklar yapabiliriz, yapmış olabiliriz, bundan sonra da yapacak olabiliriz. Bize düşen görev, hükümetimizin ülkemizi en iyi şekilde yönetmesidir" ifadelerini kullandı.
(İHA)