BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Evet-hayır'da Kıbrıs'ta ne olur?

Evet-evet, evet-hayır, hayır-evet, hayır-hayır senaryolarının dolaştığı adada referandumun sonrası şunlar olacak.

Abone ol

Kıbrıs'ta Annan Planı temelinde çözüm, 24 Nisan'da oylanacak. Referandumdan çıkabilecek sonuçlara ilişkin, Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde (DAÜ) 10 - 11 Nisan'da yapılan "Arama - Değerlendirme Konferansı"nda, akıllarda kalan sorulara yanıt arandı. DAÜ Avrupa Araştırmaları ve Enformasyon Merkezi ile Arı Hareketi'nin işbirliğiyle gerçekleştirilen konferansta "Federal Yasalar ve Yönetim", "AB ve Derogasyonlar", "Ekonomi ve Maliye", "Rehabilitasyon ve Mülkiyet", "Güvenlik ve Garantiler" konularında "Fırsatlar / Üstünlükler / Tehditler / Zayıflıklar" analizi yapıldı, olası 4 farklı sonucun taraflar açısından ekonomik ve siyasal boyutları, olumlu ve olumsuz yanları irdelendi. Türk tarafının "evet", Rumların "hayır", Türk tarafının "hayır", Rumların "evet" ve her iki tarafın da "hayır" demesi halinde ortaya çıkacak senaryoları, bugün yayımlıyoruz. Her iki tarafın da "evet" demesi halinde oluşacak tablo da yarın sayfalarımızda yer bulacak. Türkler: Evet Rumlar: Hayır Rum Kesimi'nde oy potansiyeli yüksek olan siyasi partilerin 'hayır'dan yana tavır koymalarıyla birlikte gerçekleşme olasılığı artan bu senaryo, Türk tarafı açısından şu fayda ve sakıncaları beraberinde getirecek: AB İLE İLİŞKİLER 1. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) hayır derse AB'nin çok kısa bir sürede politik ve diplomatik baskı yoluyla Güney'de ikinci bir referandum yapılmasını sağlaması olasılığı, zayıf da olsa, vardır. 2. AB, Kıbrıs Türk toplumunun birlik yapısına dahil edilebilmesi için yeni formül arayışları içine girebilir. Bu arayışların başlaması ve ulaşılacak çözüm konusunda sıkı bir diplomatik atak başlatılması gerekmektedir. 3. AB'nin çeşitli kurumları ile çeşitli düzeyde geliştirilen ilişkilerin artarak devam etmesi için girişimde bulunmak gerekmektedir. 4. Özellikle KOBİ'lere verilen destekten yararlanılabilmesi için var olan ilişkilerin canlı tutulması gerekmektedir. 5. AB'nin çeşitli fonlarından sivil toplum düzeyinde yararlanma olasılığı artacaktır. EKONOMİ 1. Direkt uçuşlar, ihracat sertifikaları, posta işlemleri, dış yardımlar konusunda yeni açılımların ortaya çıkması durumunda bunların ekonomiye olumlu etkileri olacaktır. 2. Uluslararası tur operatörlerinin Kuzey'e kitlesel turist getirme olasılığı artacaktır. Bunun ekonomiye olumlu etkileri olmasına karşın, uzun vadede göreceli turizm avantajımız olan çevre faktörümüzü olumsuz etkileyebilecektir. 3. Yabancı yatırımcıların gelme olasılığı, az da olsa, vardır. 4. Yabancı uçak şirketlerinin direkt turlar düzenleme konusunda daha olumlu bir yaklaşım sergilemeleri beklenmektedir. Özellikle ICAO gibi örgütlere üyelikle tanınmamanın getirdiği olumsuzlukları azaltma olasılığı artacaktır. 5. Reel sektörün de bu durumdan olumlu etkilenmesi beklenmektedir. Özellikle KTTO ve KTSO ile AB arasındaki mevcut ilişkilerin daha da artması olasılığı ekonomimize olumlu yansımalar getirecektir. 6. KOBİ'lerin yeni rekabet ortamına ayak uydurabilmesi için AB'den teknik yardım almaları gerekecektir. EVET durumunda AB ile ilişkilerin daha da yakınlaşacağı varsayımı ile bunun mümkün olacağı düşünülmektedir. SİYASİ SONUÇLAR 1. Adada tam bir barışın sağlanamaması KKTC'de bir siyasi istikrarsızlılığa yol açabilir. 2. Referandum sonrası BM Güvenlik Konseyi'nde oylanacak Kıbrıs raporu, Kıbrıslı Türklerin ve KKTC'nin gelecekteki konumu açısından çok önemlidir. Bu nedenle özellikle Türk Dışişleri'nin bu konuda sıkı bir diplomatik atak başlatması gerekmektedir. 3. Uluslararası toplumun ilgisini canlı tutmak ve barış sürecinin gündemden düşmesini engellemek gerekmektedir. SOSYAL SONUÇLAR 1. Ada üzerinde bir barışın gerçekleşmemiş olması, toplumda hayal kırıklığı yaratabilecektir. Bu hayal kırıklığı yeni durumu lehimize kullanmak için gerekenleri yapmak konusunda ihtiyacımız olacak enerji ve motivasyonu olumsuz yönde etkileyecektir. 2. Son bir yıl içinde Kıbrıs Rum Toplumu ile başlatılan olumlu ilişkilerin ve güvenin sarsılması olasılığı vardır. 3. Toplumun bireysel çözüm yolları aramaya başlaması sonucu toplumsal bir çözülmeye gitme riskine karşı birtakım sosyal önlemler alınması gerekmektedir. SONUÇ 1. EVET / HAYIR olasılığı çözümsüzlüğün her alana yansıyan olumsuz etkilerini azaltacaktır. 2. Türkiye, AB sürecinde (özellikle müzakerelere başlama açısından) önemli bir engeli aşmış olacaktır. 3. Mevcut durum AB için sorun olmaya devam edeceğinden, AB bunu aşmanın yollarını arayacaktır. 4. EVET / HAYIR'ın yaratabileceği olanaklardan yararlanabilmek ve hatta bu olanakları yaratmak, yoğun toplumsal ve diplomatik çabaları gerektirecektir. O nedenle toplumun bir atalete düşmesinin önlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmayı gerçekleştiren grupta şu isimler yer aldı: Hacer Adaoğlu (moderatör), Tamer Gazıoğlu, Bülent Kanol, Turgut Turhan, Ertan Oktay, İlter Türkmen, Süleyman Ergüçlü, Hasan Sarper, Hakan Karahasan. Türkler: Hayır, Rumlar: Evet Bu senaryo gerçekleşirse, Türkiye'nin AB yolculuğu büyük darbe alacak Gerçekleşme ihtimali en düşük olan bu seçenek hayata geçerse, meydana gelecek olası gelişmeler şunlar: • Kıbrıs, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ile AB üyesi olur, Türk kesiminde "aquie communitaire" uygulanmaz, Kuzey Kıbrıs AB hukuku açısından AB toprakları olur. • Annan Planı hukuken yok ve batıl sayılır. "Hayır" diyen Türk tarafına, yok ve batıl sayılan planın tüm fiili ve olumsuz sonuçları yansır. Kıbrıs sorunu AB sorunu haline gelir. • Bu sonucun sorumluluğu Türkiye'ye çıkarılabilecek. Türkiye'nin AB üyelik sürecine olumsuz yansıyacak. AİHM'de Rumların mülkiyet davalarının geçici olarak askıya alınması durumu Avrupa Konseyi tarafından Türkiye aleyhine gözden geçirilecek. (Kıbrıs Türkleri uzlaşmazlıkla, Türkiye de çözüm için elinden geleni yapmamakla suçlanabilecektir). • Türkiye'de iktidarın konumu, ekonomik istikrar ve AB beklentileri olumsuz etkilenecektir. Türkiye, "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanımak zorunda kalır. • AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin çözümle birlikte yeni bir devlete dönüşmesi ihtimali ortadan kalkar, çözüm Rum tarafının talep ettiği şekilde uluslararası toplumun tanıdığı Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hukuki kimliği ve anayasal düzeni içinde bulunmak zorunda kalır. • 1 Mayıs sonrası Kıbrıslı Türkler AB vatandaşı olma hakkı kazanır. Kimlik ikilemi doğar. Ekonomik güçlükler dikkate alındığında, kişisel çıkış arayışları artar. Türk tarafının tüm politik tezlerinin toplumsal temeli ve desteği erime sürecine girer. EKONOMİ KÖTÜYE GİDER • Ekonomik durum daha iyiye gitmeyecek. KKTC'nin ekonomisinin dünya ekonomisinden marjinalleşmesi hızlanacak. KKTC'nin dış yardım ihtiyacı (Türkiye'nin mali katkıları) mevcut ekonomik düzeyi koruyabilmek için artarak devam edecek. İşsizlik sorunu devam edeceğinden, göç nedeniyle beşeri sermaye kalitesi zayıflayacak. AB'nin Kıbrıslı Türklere yönelik 10. Protokol altındaki unsurları, Kıbrıs Türklerinin aleyhine olacak şekilde gözden geçirilecek. • Türkiye'nin adada, Batı'nın gözünde yasadışı askeri varlığı, birlik topraklarında yasadışı varlığa dönüşerek Türk dış politikasını derinden etkileyebilecek ve Türkiye - AB ilişkilerinde yeni bir uyuşmazlık noktası yaratacaktır. Ayrıca Kıbrıs adasının silahlanmışlığı durumu da devam edecektir. • Kıbrıs sorununu çözüm çabaları AB eksenine kayarak devam edecektir. AB'nin işlevsellik tercihlerine uygun olarak Annan Planı benzeri bir ortaklık yerine, çoğunluk prensibinin hâkim olduğu çözüm modelleri gündeme gelebilecektir. Bu çerçevede üç özgürlük prensibinin sınırlanmadan tam olarak uygulanması tercihi Kıbrıs Rum tarafının istediği şekilde güç kazanacaktır. • Türkiye'den gelen ve KKTC vatandaşı olanlar, AB vatandaşlık hakkına sahip olamayacak ve göçmen konumuna düşeceklerdir. Bu durum, toplumsal sıkıntılar yaratabilecektir. • Mülkiyet konusunda Annan Planı ile elde edilen ve iki kesimliliği güçlendiren kazanımlar hukuken geçerlilik kazanamayacağından, Kıbrıs Türk tarafındaki mülkiyete yönelik yansımalar ekonomik ve sosyal sorunlar yaratacaktır. Türk ve Rumların ekonomik farklılığı Güneydeki Türk mülklerinin elden çıkarılmasına yol açacak. 'Hayır - evet' senaryosunun çalışma grubunda yer alan isimler şunlardı: Kudret Özersay (moderatör), Ahmet Şavkın, Acar Şensoy, Şadi Ergüvenç, Vargın Varer, Abdullah Tüver, Yücel Tandoğan, Hakan Özaktaş, Çiğdem Say, Fevzi Kızılkılınç, Salih Kaçak. Türkler: Hayır, Rumlar: Hayır İki taraf da hayır derse, KKTC'ye siyasi tecrit sürecek, Türk tarafı sıkıntıya girecek. Belirsizlik ekonomiyi vuracak Faydaları: • Barış süreci uzamakla birlikte her iki taraf açısından önerilen modelin rasyonel olarak incelenmesi, toplumlar tarafından benimsenmesi ortaya çıkabilir. Farklı çözümlerin araştırılmasına yol açabilir. • Bireyler davranışlarını Annan Planı'ndaki mülkiyet düzenlemeleri çerçevesinde düzenleyebilirler. • Annan Planı'nda öngörülen mülkiyet rejimine geçişte yaşanabilecek servet kaybı mağduriyeti önlenebilir. Sakıncaları: • Siyasi izolasyon devam edebilir. • KKTC hükümetinde sıkıntılar yaşanabilir. • Toplumsal barış ve birlik açısından mahzurlu durumlar ortaya çıkabilir. • Türkiye, AB sürecinde zorluklarla karşı karşıya kalabilir. • Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'ndaki mülkiyetle ilgili bireysel haklar mahfuz kalacaktır. • Mal mülk spekülasyonları ortaya çıkabilir ve belirsizlik ortamı devam edebilir. • Mal mülkteki belirsizliklerden dolayı bankacılık ve finans sektöründe sıkıntılar yaşanabilir. • Mal mülkteki belirsizliklerden dolayı muhtemel yatırımlar durabilir. Muhtemel gelİŞmeler: • KKTC ve TC arasında siyasi yakınlaşma ve destek devam edecektir. • Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB üyesi olması nedeniyle Kuzey Kıbrıs'ın Güney Kıbrıs'a entegrasyonu yönünde baskılar artabilir. "Hayır - hayır" senaryosu çalışma grubunda şu isimler yer aldı: Cahit Adaoğlu (moderatör), Ercan Birol, Hakan Öncel, Yücel Vural, Salih Turan, Kemal Kirişçi, Necdet Ar, Mustafa Besim, Ahmet Fevzi Koçer, Hüseyin Öntaş, Mehtap Köse. Milliyet